Sayfalar

15 Mart 2011 Salı

Şamlar Medresesi

Yeşilırmak’ın kuzey yakasında Şamlar Mahallesi’nde Şamlar Camisi’nin kuzeyindedir. Kapı Ağası Ayas Ağa tarafından yaptırılmıştır. Şamlar Camisi’nin son cemaat yerinin uzantısında yer alıp, moloz taştan yapılmıştır. Dershanesi olmayan medresenin avlusunda on bir sütunun taşıdığı 13 kubbe ile örtülü revaklar bulunmakta, bunların arkasında da 17 öğrenci hücresi bulunmaktadır. Ayrıca medresenin kuzeydoğusuna da beşik tonozla örtülü bir sıbyan mektebi eklenmiştir.

Büyük Kapu Ağası Medresesi

 








Şamlar Mahallesi’nde Beyazıt Paşa Camii’nin karşısındadır. Halk arasında Büyük Ağa Medresesi olarak da tanınmaktadır. Medreseyi II.Beyazıt’ın Kapı Ağası Abdülmûinoğlu Hüseyin Ağa 1488’de yaptırmıştır.

Osmanlı medrese mimarisinde benzerine çok az rastlanan sekizgen plân tipindeki medrese olup, son yıllarda onarılmıştır. Ön Asya ve Selçuklu mezar anıtlarında görülen sekizgen plan şeması fonksiyon itibariyle ilk defa bu medresede tatbik edilmiştir. Duvarları moloz taş ve tuğla hatıllıdır.

Medreseye kuzeybatı köşesindeki büyük yay kemerli bir kapıdan girilmektedir. Sekizgen plânlı avlunun her kenarında dörder sütun üzerine sivri Bursa Kemeri revaklarla çevrilmiştir. Bunların arkasında 20 medrese hücresiyle bir dershane vardır. Dershane aynı zamanda mescit olarak kullanılır ve üzeri büyük bir kubbe ile örtülüdür.

Gökmedrese

Amasya’nın batısında, yer alan camiyi Amasya Beylerbeyi Emir Seyfeddin Torumtay 1266-1267’de yaptırmıştır. Cami, medrese ve mezar odası ile kapalı bir külliye şeklindedir.
Caminin yanında bulunan kümbet, mavi renkte çinilerle süslendiğinden Gökmedrese adını almıştır. Sadece kesme taş mimarisi olgun nispetleri ve süslemeleri bakımından Anadolu’da eyvan biçimli portali olan bir camidir.
Türbe tuğla ve tek renkli koyu yeşil çinilerden meydana gelmiş zikzak motiflidir. Cami Anadolu Selçuklu mimarisinin en güzel örneklerinden biridir. XIX.yüzyılda onarım gören Cami, 1926-1977 yılları arasında Amasya Müzesi olarak kullanılmıştır. Dikdörtgen plânlı, kesme taştan kalın duvarlıdır. Hem cami hem de medrese olarak kullanılmıştır. Kapısında II.Abdülhamid’in yaptırdığı onarım yazıtı bulunmaktadır.
Ağaç işçiliğinin güzel bir örneği olan kapısı günümüzde Amasya Müzesinde sergilenmektedir. Çevresi geometrik motiflerle süslü ana kapının iki yanındaki pencereler Selçuklu taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Pencereler zengin mukarnaslarla yukarı doğru daralmaktadır. İki sırada dörderden 8 kalın ayakla mihraba dik 3 bölüme ayrılan mekân sivri kemerler üzerine oturan kubbe ve tonozlarla örtülüdür. Girişte soldaki üç sandukadan biri Torumtay’ın soyundan gelen Necip Bey’e aittir.
Mihrap yarım silindirik biçimiyle basit bir görünümdedir. Medreseye bitişik, kuzeydoğudaki türbe, mimarisi ve süslemeleriyle Selçuklu sanatını yansıtmaktadır. Kesme taştan yapılmıştır. Kare plan üzerine, sekizgen yüksek kasnaklı, yıldız piramidal, tuğla bir külahla örtülüdür. Torumtay’ın türbesi caminin karşısındadır.

Amasya Bimarhanesi (Şifahane), Amasya


İlhanlı Döneminden günümüze ulaşan tek eserdir. Yakutiye mahallesinde, Yeşilırmak'a paralel olarak uzanan cadde kenarında medrese plan şemasında inşa edilmiş olan Darüşşifanın portali üzerinde portal nişini üç yönde tek satır halinde dolanan Arapça kitabesinden, yapıyı 1308 yılında, İlhanlı hükümdarı Sultan Olcaytu Mehmed Han'ın karısı İlduş Hatun'un kölesi olan Anber b.Abdullah ile Anadolu Emiri Ahmed Bey'in inşa ettirdiği öğrenilmektedir.Ancak mimarı hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Darüşşifanın günümüze ulaşmamış vakfiyesinin 1312 ‘de düzenlendiği de bilinmektedir.
Dikdörtgen bir avlu etrafında, uzun eksene paralel iki revak sırası ve bu revakların gerisinde çeşitli mekanlar yeralmış, giriş eyvanı ile karşısındaki ana eyvanla da yapı, avlulu iki eyvanlı bir şemaya sahip olmuştur. Ana eyvan sivri bir kemerle avluya açılmıştır. Üstü ise çatı-tonoz sistemiyle örtülmüştür.Ana eyvanın doğu duvarında iki yanı tuğla örgü söveli yüksek bir dikdörtgen pencere bulunur. Eyvanın iki yanında yeralan köşe mekanlarına, revaklara açılan yay kemerli birer kapı ile girilir. Enine dikdörtgen olan bu köşe mekanlarının üstü birer beşik tonozla örtülmüştür. Avlunun iki tarafındaki revaklar ise zar, mukarnaslı ve profilli olarak çeşitlilik gösteren başlıklara sahip sütunlara dayanan muntazam kesme taştan sivri kemerlerle meydana getirilmiştir. Üzeri düz taş bloklarla geçilerek örtülmüş revakların gerisinde yeralan uzun salonlar halindeki mekanlar yay kemerli üçer kapı ile revaklara açılır. Bu salonlar tuğladan sivri kemerlerin desteklediği uzun beşik tonozla kapatılmıştır. Bu kemerler beden duvarları içine yerleştirilmiş bingi taşlarına oturmakta ve mekanlar da mazgal pencerelerle dışa açılmaktadır.

Sofular Camii

Sofular Mahallesi’nde, Beşikdüzü Caddesindeki cami Abdullah Paşa Camisi olarak da anılmaktadır.Cami, Sultan II. Bayezid’ın Beylerbeyi Abdullah Paşa tarafından 1502 yılında darülhadis olarak yaptırılmıştır.

Köşelerde kesme taş kullanılarak, moloz taştan yapılmış olan caminin, yay kemerli giriş kapısı üzerinde yapım kitabesi bulunmaktadır. Girişte kare biçimli tonoz örtülü mekanın sağ ve solunda yine tonoz örtülü ikişer oda yer almaktadır. Buradan merdivenlerle biraz yüksek zemine sahip kare planlı tek kubbeli esas ibadet mekanına girilir. Camiyi yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir.


II. Beyazıd Medresesi

Amasya Ziya paşa Bulvarı’nda Beyazıt Camisi’nin batısında olup, II.Beyazıt tarafından 1486’da yaptırılmıştır. Kesme taştan olan bu medrese U plânlı olup, avlunun etrafını kubbeli revaklar ve bunların arkasındaki dershane hücreleri çevirmektedir. Revakların ucunda, giriş kapısının karşısındaki dershane sekiz kasnaklı bir kubbe ile örtülü ve kare plânlıdır.

Medresenin ilk müderrisliğini Şeyhülislam Amasyalı Cemalîzade Zembilî Ali Efendi yapmıştır. Daha sonra devrin alimlerinden Çorumlu Ahmed Efendi, Mütevellizade Ahmed Efendi, ünlü hattat Kâtipzade es-Seyyid Ahmed Kemal Efendi burada ders vermişlerdir.

Günümüzde Amasya İl Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.

Magdinus Köprüsü, Amasya

Mağdenüs Köprüsü, Sultan Bayezit Camisi önündedir. Mevlevi Tacibeyzade Sadi Çelebi’nin kızı Fatma Hatun tarafından 1485 yılında yaptırıldığı sanılmaktadır. Ancak büyük bir ihtimalle, Roma Dönemi öncesinde yaptırılmış olmalıdır. Çünkü geçmişte iç kaleye açılan kapılardan biri bu köprü ile bağlantılıdır.

Ahşap bir köprü olduğu için bir çok kez sel sularına maruz kalmış ve zarar görmüştür. 1968 yılında meydana gelen ırmak taşkınında sele kapılarak yıkılmış, yerine beton ayaklı ve demir gövdeli yeni bir köprü yapılmıştır. Halk tarafından Maydonoz ve Madenüs Köprüsü olarak anılmaktadır.

Meydan (İstasyon) Köprüsü, Amasya

Ziyapaşa Bulvarı’nın bitiminde Üçler Mahallesi’ni İstasyon mevkiine bağlayan köprüdür.
Selçuklu Sultanı I. Mesut tarafından, kesme taştan, 5 gözlü, kemerli, harpuşta tarzında 1145 yılında inşaa ettirilmiştir.
1374 yılındaki depremde yıkılan köprü, Şadgeldi Paşa zamanının yapı karakteri korunarak kesme taştan yeniden yapılmıştır.
Yapı, en son Amasya Ayanı Özlü Yusuf Ağa tarafından 1828 yılında onarımı yaptırılmıştır.

Bir başka kaynakta ise şu bilgiler yer almaktadır:
Köprü, ilk olarak Amasya Emiri Şadgeldi Paşa (1360-1382) zamanında yapılmıştır.
Kesme taştan, 5 gözlü olan, 1824 yılındaki ırmak taşkınında büyük zarar gören köprü, Amasya Ayanı Özlü Yusuf Ağa tarafından 1828’de yenilenmiştir. 1940 yılında yeniden büyük bir onarımdan geçmiştir.

Çağlayan Köprüsü


Günümüzdeki Amasya-Tokat karayolunun Amasya bitiminde, şehre 6 km. uzaklıkta Yeşilırmak’ın üzerinde yer alan Çağlayan (Çalakçalık) Köprüsü’nün XII. Yüzyılın birinci yarısı içinde Melik Nizameddin Yağıbasan’ın emirlerinden İltegin Gazi oğlu Hüsamüddevle Hasan tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Tuğla hatıllı kesme taştan almaşık bir örgü gösteren 70 m . Uzunluğundaki köprünün altı geniş açıklığı tuğladan yuvarlak kemerlerle geçilmiş, ayaklar batı yönünde mahmuzlarla donatılmıştır. Aynı yönde köprünün ekseninde yükselen burç görünümlü bölümün bir tür tarih köşkü olduğu tahmin edilmektedir. Çağlayan Köprüsü, erken dönem Anadolu Türk mimarisinde pek görülmeyen, ancak XIV. Yüzyılda Batı Anadolu Beyliklerinin yapılarında yaygınlaşan almaşık örgüsü özel bir mahiyet gösterir. Ayrıca ileride Osmanlı köprü tasarımının vazgeçilmez unsuru haline gelecek olan tarih köşklerinin en erken örneğini teşkil etmesiyle de kendi türünün gelişme çizgisi içinde önemli bir yere sahiptir.

13 Mart 2011 Pazar

Mutfak ve Banyoyu Geniş Gösterecek Tüyolar

 

Geniş banyo ve mutfaklar her ev hanımının rüyası olsa da apartman kültürüyle bağdaştığı pek söylenemez. Siz de kutu gibi mutfak ve banyolardan sıkıldıysanız, işte bu mekânları genişletmenin püf noktaları...
Mutfak, özellikle ev hanımları için sadece yemek pişirilen yer değil. Bir yaşam alanı aynı zamanda. Kocaman, ferah bir mutfak hemen her kadının hayali olsa da, çoğu zaman bu pek mümkün olmuyor. Ya banyolar?.. Kapısı çekilmeyen, sürekli kullanılan bu alan, evin süsüdür adeta. Günümüzde geniş banyo-mutfak ikilisini apartmanlarda görmek pek mümkün değil maalesef. Burada 'Ele geçmezse istediğimiz, ne çare eldekini sevmeliyiz.' felsefesi devreye giriyor. Çok büyük mutfağa sahip olamayanlar için, küçük alanları geniş görünümlü ve kullannışlı hale getirmek mümkün. Bunun püf noktalarını Bağdaş Ahşap'ın mimarlarından Özcan Yavuz anlatıyor. 
***
Mutfağınız nasıl daha büyük görünür?