Sayfalar

28 Şubat 2010 Pazar

KABİRDEN GELEN KOKU

İsa aleyhisselam, bir kabre uğradı. Bu kabirden nur lemean etmekte ve güzel kokular gelmekte idi. Allah’u Teala’ya münacaat edip, bu kabir sahibinin dirilip kendisi ile konuşmasını istedi. O anda kabir ikiye şak oldu. İsa aleyhisselam gördü ki, bir zat oturmuş, önünde Cennet sofrası, Cennet nimetleri yiyor. Bu mübarek kokunun bu nimetlerden geldiğini anladı ve kabir sahibine sordu:

“Sen kimsin?”

Kabir sahibi.

“Ya ruhullah, sizi Yahudi taifesi öldürmek murad ettiklerinde size kaçın diye haber veren kişiyim.”

”Peki bu nimete ne sebeple, hangi amelle nail oldun?” dediğinde “Bu nimet benim amelimle değil. Dünyada benim bir salih torunum var. Daima benim ruhum için sadaka ve hayır eder. İşte bunlar o sadakaların sevabıdır. Bu nimetleri, bu nurlar. O Allah’a muti, salih olan torunumun bana olan hediyesidir.” Dedi.

İsa aleyhisselam “Bize evladın faidesinden haber ver” dediğinde o kişi.”Ya ruhullah ! Siz ki dünyada nübüvvetle biliniyorsunuz. Biz de kabirde; dünyada salih evlat, ahfad iletefahur edip tanınırız. Bahusus, Cuma gecesi olunca, Allah’ü Teala o evladın sadakatından, istiğfar ve duasından Melek’lerle nurdan tabaklar içinde kabir ehline böyle nimetler ihsan olunur. Bu gelen nimetlerden dolayı bayramlar ederiz. Herkese evladının gönderdiği hayrı, sadakası miktarı, nimetler ihsan olunur. Oğlu olmayan, torunu bulunmayan mevtalar, yahud oğlu akrabası olup ta kendilerinden hayır hasanat alamayan mevtalar “Benim oğlum yok. Benim torunum yok. Beni hayır ile yad etmiyorlar diye mahzum olurlar.” Dedi.

Resulüllah “Bir kimse, her Cuma gecesi ana ve babasının kabrini ziyaret etse, (yani ikindiden sonra) onlara ihsan edenlerden sayılır.” (Beşaretini haber vermişlerdir.)

Şer’a şehrinde, ana baba kılınacak namaz bildirilmiş lakin ne sureler okunacağı yazılmamıştı. Ben fakir, burada bu vesile ile bazı ehlullahın eserlerinde, bu namazda ne okunacağını beyan ettiklerini bildiriyorum:

Cuma gecesi iki rekat namaz kılıp, bir rekatında bir Fatiha yani bir Elham suresi, bir Ayet-el-kürsi, bir İhlas, bir Rabbil-Felak suresi okunur.

İkinci rekatta ayni sureler okunup, selamdan sonra yirmi salavat verilir ve ana babanın ruhuna hediye edilir.

Yahut Resül Aleyhisselam da rivayeten:

Bir kimse akşam ile yatsı namazı arasında iki rekat namaz kılıp her bir rekatında birer Fatiha, onbeş İhlası şerif okusa, selamdan sonra yirmi kere salavat getirse ve bu kıldığı namazın sevabını ana va babasının ruhlarına hediye eylese, muhakkak o kimse ana ve babasının hakkını eda etmiş, onlara ihsan etmiş olur. Bu namazı kılan kimseye Allah’ü Teala şehidler, derecesi veliler kerameti ihsan eder.

Sıratı geçerken sağında Cebrail (A.S), solunda İsrafil (A.S), önünde Melaikei kiram, istiğfar, tekbir, tehlil ve tahmidlerle Cennet’e idhal edip, İsmail ve İshak nebi civarında bir ak inciden kubbeye iletirler.

Vaideyn hakkında kılınacak ikinci namaz şudur ki;

Bir kimse Cuma gecesi, akşam ile yatsı namazı arasında iki rekat namaz kılıp her rekatta bir Fatiha, beş Ayet-el-kürsi, bir İhlas ve beşer defa Felak ve Nas surelerini okuyup her iki rekatta da aynı sureleri tekrar edip, namazdan selam verdikten sonra hasıl olan sevabı ana ve babasının ruhuna hibe etse, onların hakkını ödemiş olur.

Tabbi, hayatta iseler onlara ihsan şarttır. Hayatta iken, cehaletle onların kıymetini bilmeyip, hakkını eda edemeyip sonradan din ve diyanete vakıf olarak ana baba hakkını öğrenen ve lakin öldükleri için onlara olan evlatlık borcunu bu şekilde eda etmek isteyenler bu tertipdeki namazları kılmakla Allah’ü Teala Zülcelalin affına mahzar olurlar ve ana babasını razı etmiş olurlar.

- Ey aşıkı sadık. Cuma kılmak için bir Cuma’dan, bir Cuma’ya kadar yani yedi gün yol yürüsen ve namazı kılıp mescidden yedi günde evine dönebilsen bilsen yine de Cuma namazını terk etmemek gerekir. İşcine, uşağına emrinde çalışanlara Cuma kılmayı men etme ! Cuma vaktinde kaçırdığın alış veriş için üzülme. İşim geri kaldı diye mahzum olma, Ticaret için, keyfin için, tenbelliğinden dolayı Cuma’yı terk eyleme! Bu namazda sana verilen eciri, sevabı bir bilsen. Dünyalar dolusu altına bu zikri-ilahiyyeyi değişmezsin.

Cuma namazını kıldıktan sonra, Allah’ın rızasını ara. Allah’ı zikir et ki; felaha, necata eresin. Felaha ermek, Cennet’e girmektir. Necata ermek, narı-cahimden kurtulmaktır. İşçine, uşağına, hakkını terleri soğumadan ver. onların hakkını yerine getirmemezlik eyleme! İbadet ve taatlerine mani olma! Bir gün seni ağa yapan Allah, elinde malını emlakını alıp uşak da yapabilir. Ağır ağır kiralar yükleme. Bir gün elinden malın çıkar da kiracı olursun. Yetimlere yoksullara merhametli ol. Onların da anaları babaları var idi. Bir gün sen de ölüp, senin de çocukların yetim kalacaktır. Yoksullar hep yoksul değildir. bir zaman onlar da variyetli idiler. Belki bir gün sende yoksul olabilirsin. Hep bunlar dünyaya aittir. Bir de ahiret vardır. Buradaki yoksulluk fani, oradaki yoksulluk bakidir. İman ile göçmeyenler ebedi narda kalacaktır.

Rütbene güvenme. Ariyettir.(geri vermek üzere alınan, geçici.) soyunursun. Kasana dayanma,bekası yoktur. Elinden çıkabilir. Kasasına güvenip “Benimdir !” diyenlerin eline sadaka verdiğimiz oluyor.

Akşam zelil olan, sabah aziz; sabah aziz olan kimse, akşama zelil olmada. Karşına alıp konuşmaya tenezül etmediğin kişi, senin amirin olarak geldiği gibi, akşamdan zülmu ile korktuğun kişi, sabah zelil oluverir. Görenedir, görene. Köre nedir ? Köre ne ?

Daima Allah’tan kork ! Onun rızasını ara ! Resulünü çok sev ! İmanın kemali, onu her şeyinden fazla sevmektir. Cuma’nın Beş vakit namazın kıymetini bil !..

Resul Aleyhisselatu vesselem; Cuma günü hutbe irad etmek üzere minbere çıkıp, mübarek cemalini cemaate karşı döndürmüşlerdi. Ayak üstü durup beliğ bir hutbe irad buyuruyorlardı. O sırada, Şam’dan gelen bir kervan şehre yaklaşıyor ve şehre girdiğini bildirmek üzere defler vuruyor, önde bulunan bir adam da gelişlerini halka ilan ediyordu. Mescidde bulunanlardan, kervanın gelişini bu suretkle öğrenenler Resülullahın hutbesini bırakıp, kervanı karşılamaya koştular. Mescidde on iki kişi kalmıştı.

Allah Resulü buyurdu ki;

“Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki; Sizden eğer bu on iki kişi kalmasa idi, bu vadi ateş ile dolacaktı.”

Ey Cuma namazı kılmayanlar! İyi biliniz ki, Cumayı kılanlar olmasa bulunduğunuz beldeler belki ateşle dolabilir, helak olabilirdiniz. Bu köyü huy,bu tenbelliğinizin inkar ve itaatsizliğinizin cezasını görmeyeşinizi Allah’a itaatkar olan mü’minlere borçlusunuz. Nasıl ki, Resul Aleyhissalatü veselem ile birlikte diğer itaatsizler ceza görmediler ise, sizler de bu devirde Allah’ın ibadet ve taatine koşan sadıkların, salihlerin ve aşıkların yüzü suyu hürmetine bu dünya yüzünde azaptan kurtuluyorsunuz.

Evet; dikkat edin ! Bu dünya yüzünde böylece dünya azabından kurtulmuş oluyorsunuz. Ahiret aleminde böyle olmayacaktır. Zira Resulüllah (S.A.V) efendimizin şu sözleri ne kadar korkutucudur:

“Özürsüz olarak üç Cuma namazını kılmayan banden şefaat ummasın !”

Müminler! dikkat buyurunuz. Bu büyük bir tehdittir ve tehdit de beş vakit namazıedip te, özürsüz Cuma cemaatle kılınan Cuma namazına gelmeyenlere yapılan tehdittir. Beri tarafta beş vakit namazdan, hatta bayram, cenaze namazından bile bihaber olanların ne dereceye düşeceğini sizlerin iz’an ve irfanınıza terk rdiyorum.

Ey mümin kardeşim ! Cuma namazını kılmakta gayret gösterenlere yapılan şu müjdeye bakınız. Eba Bekir Sıddık Radiyallahu anh, efendimiz sallallahü aleyhi vesselemden şu müjdeyi vermektedir:

“Bir kimse Cuma günü, Cuma namazı için gusl etse, yani baştan aşağı yıkansa, temizlense. O kimsenin günahları örtülür. Mescide giderken, oraya varıncaya kadar her bir adımına yirmi sene ibadet etmiş sevabı verilir. Namazı kıldığı takdirde ona yüz sene ibadet etmiş sevabı ihsan buyrulur.

Nebi Aleyhisselam rivayet ettiler ki, Cebrail Alehisselam bena geldi, elinde beyaz bir ayna vardı. Sordum.

Bu nedir ya Cebrail?

Rabbim sana Cuma gününü bununla arz ve beyan etti. Cumayı da, sana ve senin ümmetine bayram kıldı. Aynanın ortasında bir nokta vardı. (Bu nokta nedir ?) diye sordum,

Cevaben bana dedi ki:

Yirmi dört saatte bir saat vardır ki, o saate edilen dua kabul olunur. İşte, bu nokta o saate işarettir. Cuma, günlerin efendisidir. Cumada bir saat vardır ki, o saate edilen dualar red olunmaz. O saatin ise, hatiplerin hutbe okuduğu vakit içersinde bulunduğu mükaşefe erbabı tarafından bildirilmiştir.

Hatib minbere çıktığında, iki rekatlık farzdan selam verinceye kadar yapılacak alış veriş, ticaret haramdır. Bütün hafta alışveriş yapabilirsin. Lakin bu vakitte haramdır.

Peygamber Efendimiz (S.A.V) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuştur:

“Cumaya ilk giden kişi, Allah yolunda bir deve kurban etmiş gibi sevab kazanır. Ikinci giden kişi, Allah yolunda bir inek kurban etmiş gibi; Üçüncü giden ise, koyun kurban etmiş gibi; dördüncü olarak giden bir tavuk sadaka vermiş gibi. Beşinci olarak giden ise, bir yumurta sadaka etmiş gibi sevaba nail olur.”

Hatip minbere çıktığı vakit, mescid kapısında durup bu sevapları yazan Melaike kalemlerini ve defterlerini alıp minberin yanında toplanırlar ve hutbeyi dinlerler. Hatip minbere çıktıktan sonra gelenler ise yukardaki sevaplara erişemez. Resmen üzerine farz olan borcunu eda etmiş olur. Bu vakitte gelen zevatın aldığı ecri ise dersin başında beyan etmiştik.

Cuma namazı kılmak için yolu uzak olan yerlere gitmeye gayret et. Her bir adımı için verilen sevabı beyan ettik. Temiz elbise giy ! Fakat, yanlız üstünü başını temizlemekle kalma. Kalbini ve amelini de temizlemeye çok dikkat et, gayret göster. Hutbeyi dinlerken konuşma, hele hele hiç uyuma. Çünkü Cuma hutbesi, iki rekat namaz yerine kaimdir. Nasıl namazda konuşulmaz ve uyunmaz ise hutbe de böyledir.

Geç geldinse, ön tarafa geçeceğim diye ibadullahı eze eze ön safa geçmeye çalışma! Güzel koku sürün. Vaktin müsaitse i,şin yok ise, camiye erken gel ve geç çık. Fukaraya tasadduk et. O gün evine ve ailene hergünden fazla ikram ve ihsan eyle. Onlara güler yüz göster. Günahtan, mes’uliyetten çok kaçın. Zira, Cumaya hürmet eden nasıl pek büyük ecir ve sevaplar verilirse, ona hürmetsizlik eden kimselere de o derece azab verilir. Tıpkı, bir padişaha karşı kalkavukluk yapmaksızın hürmet gösteren kimse. O padişah tarafından ihsan ve ikram içersinde bırakılır ve padişaha karşı hürmetsizlik eden, edepsizlik yapan kişi de nasıl cezalandırılırsa bu da böyledir.

Sakın özürsüz Cuma namazını terk etme, münafıklardan olursun, zira Resul Aleyhisselam Efendimiz hadisi şeriflerinde:

“Bir kimse tebellikle üç Cumayı terk etse o kimsenin Allah kalbini mühürler.”

Diğer bir hadisi şerifte de:

“Özürsüz üç Cuma namazını terk eden münafıklardan yazılır diyorlar.”

Şerefi, izzeti, faidesi çok olan birşey, fesada uğrayınca o hepsinden kötü bir duruma düşer. Basit bir misal: Taze vaziyette iken içilen veya yenilen yumurta ne kadar faydalı ise, bayatlayan, fesada uğrayan, bozulan yumurta insanı zehirler.

Buna misal olarak Cumaya ne kadar hürmet ve tazim gösterirsen, o derece sevap alırsın. Ne kadar hürmetsizlik gösterirsen, o Cuma namazı senin helakına sebap olur. Safları düzgün tut. Sıklaştır. Yapıldığı vakit mükafatı büyük olan bir işin terkedildiği zaman cezası o nisbetle büyük olur.

Namazda saf olmak, yanlız namaz kılarken ki, sıraların düzgün olması demek değildir. safları iyi ve düzgün olması ile birlikte senin kalbinin de saf ve temiz olması demektir. Kötülükten kendini tathir etmendir.

“İstekıymü yerhamkümullah” istikamet ediniz ki, Allah size merhamet etsin kavli nesebinden murad, sadece namaz esnasında saf olmak değil; aynı zamanda kalbini de saf hale getirmeye murattır. Her işinde istikamet yani özü sözü doğru olmayı muradttır. Namazda safı düzeltip, saf’a istikamet verip; namaz haricinde kalbini kötülükten tasfiye, nefsini fenalıktan tezkiye etmeyen, işinde sözünde doğru olmayan yalancılık yapan, nerede kaldı ki, Allah’ın Rahmetine nail olabilir.

M Ü N A C A T

(D U A)

Ya Rabbi ! Bizi Cumanın şefaatine nail eyle ! O günde sana ibadet kılıp, senin rahnmetine erişen salihler zümresine bizi de dahil eyle ! Cuma günü bizim muradımızı ihsan eyle ! Muradımız senin rızandır. Bize daima rızai şerifine muafık ameller işlemeyi nasip eyle ! Belki kıldığımız bu Cuma namazı bizim son namazımızdır. Haftaya yetişemezsek, iman ile göçür. Salihlere ihlak eyle ! bizi zalimlere kul eyleme ! Kafire esir, namerde muhtaç, nefsimiz elinde zebun eyleme ! Cumanın şefaatine nail kıl. Şikayetinden emin eyle ! Sana hakkı ile ibadet edemedik, aczimizi itiraf ediyoruz. Kusur ile kıldığımız ibadetlerimizi red etme. Senin celal ve azametini lütfunu ve keremini bilemedik. Bilmemize de imkan yok. Verdiğin bu sınırlı akıl ile, senin nihayetsiz hikmetlerini nasıl idrak edebiliriz ? aczimizi bilmek, seni bilmektir. Affın ile nazar kıl, bizi mesrur et, sevindir.

Seni hakkı ile zikir edemedik. Bizi bu noksanımızla kabul et. Verdiğin sonsuz nimetlere şükür etmek mümkün mü ? Balığın denizde etrafını, her tarafını su kapladığı gibi, bizim etrafımızı da senin nimetlerin öylece sarıldığı halde, biz bunların bir katresine dahi şükr etmekten aciziz. Verdiğin nimetleri saymaktan da aciziz. Sana gecede, gündüzde, varlıkta ve darlıkta şükr ederiz.

Kıyamımız secdemiz sanadır. Seni, noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Seni, tesbih ve taksid ederiz. Birsin, varsın, varlığına nihayet yok. Bizleri, doğru yoldan ayırma ! sıratı mustakıym olan İslam dininde sabit-kadem eyle ! Bizleri, hışım ettiğin ve gazabına uğrattığın kimselerden eyleme ! Bizler asiyiz günahkarız ama, senin sevgili Muhammed’inin ümmetiyiz. Merhametinden ümidimizi kesmedik. Divanına geldik. Bizi boş çevirme ! Bizi kapından kovma. Rahmetinden ümidimizi kesmediğimiz gibi bu ümitten de ayrılmıyoruz. Bize Rahmetinle tecelli et. Sıhhat nimetini, iman devletini üzerimizden kaldırma !.

Bizi, nefsi ile uğraşıp, seni unutanlardan eyleme ! Azabından korkarız. Rahmetini ümid ederiz. Sen O Allah’sın ki, bir kez Allah diyeni af edersin. Biz seni her gün anıyoruz.şanına layık mıdır ki, bizleri af etmeyesin ? Azap edersen senin kullarınız. Af edersen ilahımız, melceimiz, (sığınılacak yer, kutulacak yer.) sensin. Sen günahları af edicisin.

İlahi ! Bizlere hışm etme. Bizi asilere katma. Cehennem narına atma. Sen bizleri kapından kovarsan, biz hangi kapıya iltica eder, nereye sığınabiliriz ? Bize gazap edersen, bizi senin gazabından kim kurtara bilir ? Bize ikram edersen, bu ikramına kim mani olabilir ? Ya Hannan ! Ya Mennan ! Ya Deyyan ! Ya Sübhan ! Ya Kadimel-Gufran ve Ya Kadimel-İhsan ! Bize lütfun ile muamele eyle ! Bütün hayırlı işlerimizde bizlere kolaylık ihsan eyle ! Bizi kibir, gurur, ucub ve riyadan beri eyle ! Bize kendimizi küçük göster. Kahrından necat ver. Bizi zalimlere ezdirme ! Nefsimize zebun etme. Gönlümüzü pak, anlımızı ak eyle. Kalplerimizi nuru Kur’an ile pürnur, dillerimizi tevhid ile süsle. Ya Rab ! İsmimizi defteri İslamdan silme, cisimlerimizi tebdil etme. İmandan sonra küfre, hidayetten sonra delalete, nurdan zulmete bizleri itme ! Yoktuk, var ettin. Zelil idik, aziz ettin. Bizi şekli insana bürüdün. Çıplaktık giydirdin. Açtık, doyurdun. Cahil idik, ilim verdin. Kendine kul, Habibine ümmet eyledin. Bizi kulluğunda kaim, dininde daim eyle ! şeklimizi insan yarattığın gibi, batınımızı da insan eyle ! Bizi affınla şad eyle !

Bu yazdığımız risaleyi şerifeyi indi-ilahide ve indi Resülde makbul eyle ! Tesirini halk eyle ! Okuyup, amil olan kullarını hesapsız olarak Cennet’ine kabul eyle ! Bizi duadan unutmayanları, iki cihanda habibinin nigahı iltifatına nail eyle ! Bu dersimizden Resulüllahı haberdar eyleyip, ruhu Resulüllahı bizden hoşnut ve razı eyle !..

Bi- hürmeti seyyidil mürselin ve bi- hürmeti al-i aba ve bi-hürmeti la ilahe illallah. Taha ve Yasin velhamdü-lillahi Rabbil Alemin.

Sübhane rabbike rabbil izzeti amma yasifun ve selamün elel mürselin vel hamdü lillahi rabbil alemin.

Rızaen lillah ve rızaen li resülillah ve rızaen li ricalillah.

El Fatiha...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder