Sayfalar

28 Nisan 2010 Çarşamba

İSTANBUL'UN FETHi'nde Manevi Yardımlar

Sultan Fatih, istanbul'un Fethi hakkında Akşemseddin Hz. ile sohbet ederken, "Bana öyle bir dua öğret ki, fetih için bana yardimi olsun" der. Akşemseddin Hz. de:
"Zikrin, 'Destur Ya Ahmed' demek olsun. Şeyh Ahmed'den himmet (yardım)taleb et, der.
Bu zikre devam eden Fatih sorar: "Şeyh Ahmed kimdir ki, tazarru ve niyaz eyledim?"
Akşemseddin Hz.nin cevabı:
"Şeyh Ahmed, bu zamanın tasarruf sahibi ve kutbudur."
Şeyh Ahmed, Özbekistan'da / Semerkand'da bulunan Ubeydullah Ahrar Hazretleridir.
Fatih, bu zikrini fetih esnasında devamlı surette tekrarladı ve fetih müyesser oldu..
(Enîsî, Menakıb-ı Akşemseddin. Süleymaniye Kütüb. Hacı Mahm. kısm. No:4666, v.10a-10b)
ismi geçen Ubeydullah Ahrar Hz.nin torunu Hace Muhammed Kasım şunları anlatıyor:
"Ubeydullah Ahrar Hz. bir gün, öğleden sonra aniden atınin hazırlanmasını istedi. Atı hazırlanınca, binip Semerkand'dan sür'atle çıktı. Talebelerinden bir kısmı da arkasından gittiler. Biraz yol aldıktan sonra, Semerkand'ın dışında bir yerde talebelerine:
"Siz burada durunuz" dedi.

Kendisi, atını Abbas Sahrasi'na doğru hızla sürdü. Onu bir müddet daha takip eden Mevlana Şeyh ismindeki meşhur tatebesi diyor ki:
"Sahraya vardığımda, atını sağa-sola sürmeye başladı. Sonra birdenbire gözden kayboldu.
Hazret daha sonra evine döndüğünde, talebeleri nereye/niçin gittiğini sordular. O da, "Türk Sultanı Muhammed Han (Fatih) kafirlerle harb ediyordu. Benden yardım istedi. Ona yardıma gittim. Allahü Teala'mn izniyle galib geldi, zafer kazanıldı" buyurdu.
Ubeydullah Ahrar Hz.nin, bu hadiseyi nakleden torunu Muhammed Kasım, babası Hace Abdülhadî'nin de şunları anlattiğını naklediyor:
"Bilad-i Rüm'a (Anadolu'ya) gittîğimde, Fatih Sultan Mehmed Han'ın oğlu Sultan Bayezid Han, bana babam Ubeydullah Ahrar'ın şeklini tarif etti ve
"O mübarek zatın beyaz bir atı var mıydı?" diye sordu.
Ben de, beyaz bir atınin olduğunu ve bazan ona bindiğini söyledim. Bunun üzerine Sultan Bayezid bana şunları anlattı:
"Babam Fatih Sultan Mehmed Han bana şunları anlattı:
istanbul'u fethetmek üzere harb ettiğim sırada, harbin en şiddetli bir anında, Şeyh Ubeydullah Semerkandî Hazretleri'nin imdadıma yetişmesini istedim. Bir zat, beyaz bir atın üstünde hemen yanıma geldi ve bana
"Korkma" buyurdu.
Ben de:
"Nasıl korkmayayım, bir türlü kale düşmüyor" dedim.
Ben böyle söyleyince, elbisesinin yeninden bakmamı söyledi. Baktım, büyük bir ordu gördüm, "işte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şimdi sen falan tepenin üzerine çık. Üç defa kös vurdur ve orduna hücum emri ver" buyurdu. Emirlerini aynen yerine getirdim. O da, bana gösterdiği ordusuyla hücuma geçti. Böylece düşman hezimete uğradı ve istanbul'un Fethi müyesser oldu."
(Hoca Sadeddin Efendi, Tacü't Tevarîh, 1, s. 437; Nişancızade Mehmed bin Ahmed Muhammed b. Ramazan, Mir'at-ı Kainat, istanbul 1290,1-11, s. 58-59)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder