Sayfalar

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Ağrı İle İlgili Genel Bilgiler

Ağrı Dağı Genel Görünüm
 















Doğu Anadolu Bölgesi’nin Yukarı Murat-Van bölümü içinde kalan yüksek Anadolu yaylasının devamı üzerinde yer alan Ağrı, deniz seviyesinden 1640 m yükseklikte kurulmuştur. Anadolu’nun İran’la bağlantısını sağlayan yolun üzerinde bulunması ile önemi artan Ağrı İli, doğusunda İran, batısında Muş ve Erzurum, kuzeyinde Kars, güneyinde Van ve Bitlis ile kuzeydoğusunda Iğdır ili ile çevrilidir.

Yüzölçümü 11376 kilometre karedir. Topraklarının %46’sını dağlık alanlar, %29’unu ovalar, %18’ini platolar ve %7’sini yaylalar oluşturmaktadır.

1834 yılında bucak, 1869 yılında ilçe olan Ağrı, 1927 yılında il merkezi olmuştur. 5165m. yüksekliğiyle Türkiye’nin en büyük dağı olan Ağrı Dağı’ndan dolayı da Ağrı adını almıştır.

Ağrı’nın kuruluşundan buyana ekonomik etkinliğini hayvancılık karşılamaktadır. Türkiye çapında önem taşıyan koyunculuk, Ağrı ve Tendürek Dağları üzerindeki yaylalarda göçerler tarafından yapılmaktadır. Ayrıca Merkez İlçede kurulan hayvan pazarı Doğu Anadolu’nun önemli pazarlarından birisidir. Burada açılan süt ve yem fabrikaları ile et kombinaları hayvancılığın gelişmesinde etken olmaktadır.
Doğubeyazıt Kalesi
















Ağrı, Orta Asya’dan gelen kavimlerin Anadolu’ya girişleri sırasında bir geçiş oluşturmuş, dolayısıyla bir çok uygarlığa sahne olmuştur. Ancak bu uygarlıklar, Ağrı’yı bir giriş kapısı olarak gördüklerinden burada çok köklü bir uygarlık oluşturamamışlardır. Bölgede egemenlik kurdukları sanılan Hititler’in güçlerini yitirmeleri üzerine, MÖ.1340-M.Ö.1200 tarihleri arasında Hurriler bölgeye yerleşmişlerdir. Hurriler krallık merkezi olan Urfa’dan uzak olan Ağrı’yı ellerinde tutamamışlardır. En köklü uygarlığı Urartular oluşturmuştur.

Urartu’nun Van Gölü’nün kuzey ve kuzeydoğusundaki ülkeler üzerine, Kral İspuini ( MÖ.825-M.Ö.810 ) döneminde seferler başlamış, Kral Menua ( MÖ.810-M.Ö.786 ) döneminde bu akınlar daha da ağırlık kazanmıştır. Kuzeye ve kuzeydoğuya giden yollar üzerinde inşa edilen kaleler, buraya yapılan seferlerin önceden planlandığını göstermektedir.

Ağrı Dağı’nın yamaçlarında, Karakoyunlu ve Taşburun köylerinin arasında ele geçen bir Urartu yazıtı Kral Menua’nın bu bölgedeki egemenliğini kanıtlamaktadır. MÖ.712 yıllarında Kızılırmak boylarına kadar uzanan Kimmerler, Ağrı’da geçici de olsa bir hakimiyet kurmuşlardır. Medler ( MÖ.708-MÖ.555 ) Asur Devleti’nin yıkılması ile birlikte bir yayılma sürecine girmiş, bunun sonucu olarak ta Ağrı ve çevresini topraklarına katmışlardır. Medler’in yıkılması ile birlikte Persler; Büyük İskender’in Pers Kralı lll. Darius’u yenerek Anadolu’yu ele geçirdiği ( MÖ.331 ) zamana kadar bölgede yaşamışlardır. Büyük İskender’in ölümü üzerine oluşan boşluktan faydalanan Ermeniler bölgeyi ele geçirmişlerdir. Doğu Anadolu’ya gelip bölgeye, MÖ.680 yılında gelip yerleşenler Sakalardır. Murat Nehri ve Doğubeyazıt çevrelerine kısa sürede yerleşmişlerdir. Daha sonraları Arsaklılar ve Artaksıyaslı Krallığı, Ağrı ve çevresine hakim olmuştur. Bölge, Hz. Osman zamanında Arap orduları tarafından fethedilmiştir. 872 yılına kadar Abbasilerin egemenliği altında kalan Ağrı, daha sonra Bizans’ın eline geçmiştir.
İshak Paşa Sarayı
















1071 Malazgirt Savaşı sonrası bölgeye Türk boyları gelmeye başlamıştır. Ağrı, yüzyıla yakın bir süre Sökmenli Devleti’nin sınırları içine girmiştir. 1027-1225 yılları arasında Ani Atabekleri, 1239’da Moğollar, 1256-1358 yılları arasında İlhanlılar Ağrı’da hüküm sürmüşlerdir. İlhanlılar zaman zaman kurultaylarını Ağrı Dağı’nda yapmış, Anadolu ve İran’ı buradan yönetmişlerdir. 1393’de Timur, Ağrı bölgesini ele geçirmiştir. 1405-1468 tarihleri arasında Ağrı, Karakoyunlu toprakları içinde yer almış, Karakoyunlular yıkılınca da Akkoyunlular’ın egemenliğine geçmiştir.

Yavuz Sultan Selim tarafından Çaldıran Savaşı’ndan (1514) sonra Ağrı yöresi sonrası Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde Şorbulak ismiyle anılan ilin adı, Ermeniler zamanında Karakilise olarak değiştirilmiştir. Kazım Karabekir Paşa zamanında Karakilise ismi değiştirilerek Karaköse diye adlandırılmıştır. Nuh Tufanı ile ilgisinden dolayı Tevrat’ta adı geçen Ararat Dağı ve ülkesinin, Ağrı ve çevresinin olduğu sanılmaktadır. Bu konuda yabancı ve yerli araştırmacılar Ağrı Dağı ile ilgili araştırmalarını yoğunlaştırarak Nuh’un gemisinin kalıntılarını araştırmaktadırlar. Bugüne kadar bu konuda her hangi bir olumlu sonuca ulaşılamamıştır.
Hamur Kümbeti















Ağrı ve yöresinde tarihi eser olarak günümüze ulaşanlar;

Doğubeyazıt’ın 5 km.doğusunda Belleburç denilen yerdeki Doğubeyazıt Kalesi, Kalenin doğusunda, güney eteğinde Beyazıt Eski Cami, Diyadin’in güneyinde, Murat Irmağı kıyısında Diyadin Kalesi, Diyadin İlçe Merkezi yakınlarında Avnik Kalesi, Avnik kalesi yakınlarında Kuje Kalesi, Doğubeyazıt’ta İshak Paşa Sarayı, Balıklıgöl Köyü’nde Kızılziyaret Kalesi, Merkez ilçenin 20 km uzağında yer alan Yukarı Küpkıran ile Güneysu köyü arasında Küpkıran Kalesi,Küpkıran Köyü ile Kalender Köyü arasında Pazı Kalesi, Eleşkirt’in 14 km. uzaklığındaki Toprakkale, Hamur İlçe Merkezinden geçen dere üzerindeki kayalıkta Havaran Kalesi, Hamur Karlıca (Şoşik) Köyü’nde Şoşik Kalesi, Karlıca Köyü’nde Karlıca Kız Kalesi, Tutak’ın 15 km. batısındaki Dönertaş (Kalekul) Köyü yakınlarında Kan Kalesi, Tutak yakınında Kadavin Dağı’nda Zencir Kale, Hamur İlçe Merkezin’deki Hamur Kümbeti, Toprakkale Köyü’nde Toprakkale Camisi, Doğubeyazıt’ın doğusunda, kalenin eteğinde Beyazıt Eski Cami, Taşlıçay’ın 18 km.doğusunda Taşteker Köyü’nde Üçkilise, Tutak’ın 26 km. batısında Dayapınarı (Noktulu) Köyü yakınında Karagöz Kilisesi, Patnos’un 2 km. kuzeybatısında Patnos Kalesi olarak tanınan Aznavur Tepe, Patnos’un 1 km. güneydoğusunda Değirmentepe’de Urartular tarafından kurulmuş Girik Tepe’dir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder