Sayfalar
▼
27 Eylül 2010 Pazartesi
Didyma (Didymaion-Didim)
Aydın ilinin Söke ilçesi, Yeni Hisar köyü (Yoran) sınırları içerisinde yeralan Didyma, Apollon Tapınağı ile ünlüdür.
Didymaion, Miletus’a bağlı bir kâhinin ikamet yeri ve mabet olarak bilinir. Son kazılardan Didyma’nın sadece bir kâhinin ikametgâhı değil, aynı zamanda yoğun bir yerleşim yeri olduğu da anlaşılmıştır. Antik Tarihçilerden Thoukydides ve Pausanios'tan öğrenildiğine göre Sicilya'nın kuzeyindeki Lipari takım adalarından iki tanesi de bu ismle anılmıştır. Bunun yanı sıra Yunanistan'ın Thessalia bölgesinde de Strabon tanrılar anası Dinayme'nin tapınağından söz eder. XIX.Yüzyılda Sir Charles Newton "iki dev sütun ile üzerindeki architrav parçası ve tamamlanmamış üçüncü bir sütun, Apollon Tapınağı'ndan tek ayakta kalandır. Anıtsal kalıntılar düştükleri yerde parçalanmış buzullar gibi üst üste yığılmış duruyorlar" diyerek o zamanki tapınağın durumunu açıklamıştır.
Didyma Apollon Tapınağı'nın bulunduğu yöre hiç bir zaman bir kent niteliği taşımamış, Claros gibi bie kehânet merkezi olmaktan öteye gidememiştir. Branchidai (Brankhidai) ismi verilen Delphoi kökenli, soylu bir aileden gelen rahiplerin yönetimindeki Didyma'da her yıl veya dört yılda bir ayinler düzenlenmiş, bayramlar yapılmış, şenlikler, geceleri meşale koşuları birbirini izlemiştir. Branchidai sözcüğü Didyma'nın yanında zaman zaman ikinci bir isim olarak kullanılmıştır. Roma döneminde de bu şenlikler sürdürülmüştür.
Etimoloji yönünden incelendiğinde, Didyma sözcüğünün Grekçe olmayıp Anadolu kökenli olduğu görülür. Bununla birlikte Grekçe'de ikizler anlamında "didymi" sözcüğünün Didyma'ya benzemesi Apollon ile kız kardeşi Artemis'i çağrıştırmıştır. Ancak Didiyma'da Artemis kültünden de söz edilmişse de bu kült ikinci planda kalmıştır. Anadolu'nun bir çok yerindeki Artemis, Aphrodite, hekate Tapınakları Apollon veya Zeus'un isimleriyle tanınmıştır. Bu nedenle Didyma Apollon Tapınağı'nın da anatanrıça yerine Apollon ismiyle tanınmıştır.
Didyma Apollon Tapınağı'nın bulunduğu yerde, İon göçünde ve Miletos'un kuruluşundan kalan arkaik bir tapınak vardı. Büyük bir olasılıkla Apollon'a ithaf edilen bu tapınak, bir çok hükümdar, özellikle Lidya kralı Kroisos da ziyaret etmiştir. Pausanias kehanetin İon göçünden de önce bu yörede var olduğunu ileri sürmüştür.. Didyma'da ele geçen yazıtlar da M.Ö.600 yıllarında burada yapılmış bazı öğütleri içermektedir.
M.Ö.V.Yüzyılda Perslarin Anadolu'ya yaptıkları akınlarda arkaik devirde yapılmış olan ilk Apollon Tapınağı Kral Darius tarafından M.Ö.494'de yıkılmış, içerideki bronz Apollon heykeli de Ekbatana'ya götürülmüştür. Herodot, M.Ö.494'te İonia ayaklanması başarısızlıkla sonuçlanıp Miletos düşünce Dareios'un hem tapınağı hem de kehanet yerini yağmalayıp yaktığını belirtmiştir.
Strabon ile Pausanias ise aynı eylemin Kserkes'in M.Ö.479'da Plataia yenilgisinden sonra Yunanistan'a dönerken yaptıklarını öne sürmüştür. Bu olaylardan sonra Brankhidler tanrılara karşı sadakatsiz tutumlarından dolayı suçlanmışlar, tanrılara sunulmuş hazineleri Pers kralına teslim etmişler ve sonra da pers ülkesine kaçmışlardır. Pers kralı onları Sogdiana yakınlarına yerleştirmiştir. Aradan geçen 150 yıl sonra İskender buraya geldiği zaman ordusundaki Miletosluların isteği ile Brakhidlerin yerleştiği köyleri yerle bir etmiştir. İskender, pers İmparatorluğu'nun başkenti Ekbatana'da Kserkses'in Didyma'dan almış olduğu Apollon'un heykelini de geri vermiştir. Bundan sonra tapınak yaklaşık 160 yıl kadar harap durumda kalmış, İskender'in Pers zaferinden sonra Helenistik devirde (M.Ö.300 - M.S.30) yapılmıştır. Bundan sonra Didyma kutsal alanı kısa zamanda zenginleşmiş ve eski canlılığına kavuşmuştur. M.Ö.278'de Galat saldırılarından çok etkilenerek zarar görmüş, Romalılar ise Didyma'ya ilgi göstermiş, M.S.100'de İmparator Traianus Miletos'tan Didyma kutsal alanına giden 17.70 km. uzunluğundaki yolun yapımına katkıda bulunmuştur. M.S.III.Yüzyılda geçtikleri her yeri yağmalayan Gotlar Anadolu'nun batı kıyılarında da ilerlemeye başlayınca Didyma Apollon Tapınağı korunma amacıyla kaleye dönüştürülmüştür. Hıristiyanlık döneminde de burası canlılığını korumuş, tapınağın yanına bir de kilise yapılmıştır.
Didyma Apollon Tapınağı
Helenistik dönemde yapılan Didyma Apollon Tapınağı’nın mimarları Efesoslu Paionius ile Miletoslu Dapnistir. M.Ö.300’de yapımına başlanan tapınağın planı çok fazla büyük düşünüldüğünden yapım çalışmaları M.S.II.yüzyılın ortalarına kadar sürmüş ancak tam olarak bitirilememiştir. Bazı duvarlarda son işçilik yapılmamış, taşlar traşlanmamıştır. Günümüze ulaşan sütunlardan birinin yivsiz oluşu bunu kanıtlamaktadır.
Didyma Apollon tapınağı dipteros plan düzeninde, çift sıra sütunla çevrelenmiş bir yapıdır. Tapınağın kısa tarafında on, uzun tarafında ise yirmi bir sütun bulunmaktadır. Tapınak yedi basamaklı bir kaide üzerinde olup, böyle yüksek bir kaide, Helenistik dönemde Anadolu’da yaşayan bir geleneği gösterdiği gibi, arazi konumundan dolayı da çukurda kalan tapınağın yükseklik kazanmasını sağlamıştır.
Mabet sütunlarının her birinin ayrı birer kaideleri bulunmaktadır. Burada kare Plinhos’lar üstüne üst üste ve konkav levhalar (toros) ile konveks levhaların (troçhilos) yerleştirildikleri görülür. Eski İon üslubu denilen bu şekildeki kaideler cephenin ortasındaki sekiz sütun kaidesi dışında kalanların hepsinde uygulanmıştır.
Didyma Apollon Tapınağı’nın pronaus, iki sütunlu salon, sekos ve naiskos olmak üzere dört bölümlü bir plan düzeninde olduğu dikkati çeker. Pronaos’da her sırada üçer tane olmak üzere dört dizinin oluşturduğu on iki sütun vardır. Buradaki döşeme taş levhalarla kaplanmıştır. Buradaki iki sütunlu salona açılan kapı 19x5.60 m. yüksekliğinde ve anıtsal bir görünümdedir. Ancak 1.45 m. yüksekliğindeki eşik içeriye girişi engellemektedir. Anadolu’nun diğer Grek ve Roma tapınaklarında görülmeyen bu eşik dini bir görüşten kaynaklanmaktadır.
Antik çağlardaki dini görüşe göre ibadete gelen insanlar tapınakların içerisine giremez, dışarıdaki sunağın bulunduğu yerde toplanırlardı. İçeriye sadece rahipler ve Apollon kültü ile ilgili olanlar girebilirdi. Ölümlülerin buradan geçmesine izin verilmediğinden bu anıtsal kapının yalnızca Apollon’a ait olabileceği düşünülmektedir.
Tapınağın Naosu’ndan 22 m. genişliğinde, 22 mermer basamakla ayrılan iki sütunlu salon olup, penceresi bulunmamaktadır. Salonun ortasında çok kalın iki sütun tavanı desteklemektedir. Buradaki merdivenlerden üst kata çıkılabilmektedir.
Didyma Apollon tapınağında Pronaos’tan Sekos’a (Neos) anıtsal kapının iki yanındaki küçük kapıdan geçilmektedir. Sekos 21.30 m. yüksekliğindeki iri taş blokların oluştuduğu duvarlarlarla bir avlu görünümündedir. Tapınağın üzeri açık olduğundan Sekos’un içerisinde bulunması gereken Apollon’un kült heykeli prostilos üslubunda yapılmış, küçük bir İon tapınağında korunuyordu. Bizans döneminde bu tapınak taşlarından yararlanılabilmek için yıkılmış, yerine de basilika yapılmıştır.
Tapınağın güneyinde stadium bulunmaktadır. Ayrıca tapınağın basamaklarından bazıları da yarışlarda belirli kişilerin oturması için ayrılmıştır. Yarışların başlangıç noktası doğu yönünde ve günümüzde de görülebilmektedir.
Didyma Apollon tapınağı ile ilgili araştırmalar 1834’te Anadolu’yu dolaşan Fransız gezgin Charles Texier ile Halikarnasis’daki kazıları yapan İngiliz arkeolog Charles T.Newton tarafından yapılmıştır. Onların ardından Berlin Müzesi adına Theodor Wiegant 1904’te bilimsel çalışmaları başlatmış ve 1913 yılına kadar sürdürmüştür. Didyma çalışmaları 1962’de Alman Arkeoloji Enstitüsü adına Klaus Tucheld tarafından yeniden başlamış ve günümüzde de devam etmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder