Sayfalar

27 Eylül 2010 Pazartesi

Neapolis (Scala Nuova)














Kuşadası’nın 1 km.güneyindeki Yılanca Burnu denilen ve denize doğru çıkıntı yapan kara parçası üzerinde idi.
Hellen dilinde “Yeni Kent” anlamına gelir. Anadolu’da Neapolis sözcüğü ile bilinen başka kentler de vardır. Bunların başında Bursa’da, Karadeniz’deki Ponus yöresinde, Dağlık Klikia’da, Karia’da, Psidia’da, Galatia’dakiler gelmektedir. Strabon ise buradaki Neapolis’e şöyle değinir:
“ ..Sonra önceleri Neapolis gelir. Şimdi burası Samoslularındır ve burasını,daha yakın olduğu için Marathesion ile değişmişlerdir.”
Günümüzde Kuşadası yerleşim alanı içerisinde kalan Neapolis’in ismi ilk defa Ephesos yönetiminde bir kent olarak duyulmuştur. Neapolis çoğu kez de Marathesion ile karıştırılmış, bazen her ikisinin de aynı kent olduğu düşünülmüştür. Neapolis ile Marathesion’un birbirine çok yakın iki ayrı kent olmaları çok daha mümkündür.













Pauly Wissowa, “Marathesion önce Sisamlılara ait küçük bir kent olup,Ephesos ile Neapolis arasındadır. Sonradan bu kenti Sisamlılar kendi bölgelerine daha yakın olan Ephesos’luların Neapolis’i ile takas etmişlerdir” diyerek konuya açıklık getirmiştir.
Ayrıca Kiepert 1890 tarihli haritasında da Kuşadası’nın güneyinde Neapolis’in yerini işaret etmiştir, Ardından 1911’de yapmış olduğu diğer bir çalışmada da Neapolis’i bugünkü Aslan Burnu’nun olduğu yerde göstermiştir. W.M.Calder ile George E.Bean de aynı konuda birleşmişlerdir.
İlk Çağdan günümüze yapı kalıntıları gelemeyen Neapolis,Hellenistik çağda liman kenti olarak en yüksek konumuna gelmiştir.
Kent Orta Çağda sönükleşmiş, Venedik ve Cenevizlilerin yöreye hâkim oldukları yıllarda yine gelişmiş ve buradan Scala Nuova (Yeni İskele) olarak söz edilmiştir.
Çok daha sonraları buraya uğrayan Evliya Çelebi Seyyahatnâmesinde buradan şöyle bahseder:
Kuşadası limanında bir küçük adacık vardır. Bir yalçın kaya üzerinde yuvarlak sağlam kaleciği vardır. Etrafı yüz adımdır. Kırk neferleri, on balyemez topu vardır. Kuşadası denilmesinin sebebi her sene bu adacığa yüzbinlerce kuş gelip ziyaret etmesindendir. Tılsımlı bir adadır.”














Günümüzde Evliya Çelebi’nin bahsettiği Güvercin Adası’nın kara ile arası doldurulmuş ve ada yarımadaya dönüşmüştür. Yöre Osmanlı döneminde de önemini korumuştur. XVI.yüzyılda Barbaros’un yaptırdığı cephanelik, Öküz Mehmet Paşa’nın kervansarayı, Kaleiçi Camii ve hamamının da ayrı bir önemi vardır. Özellikle Kervansaray adayı koruyacak kale biçiminde yapılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder