Sayfalar

23 Şubat 2011 Çarşamba

Sultan Mesud Türbesi

Doç. Dr. Tanju CANTAY
Amasya'da, Yeşilırmak'ın karşı kıyısında, kalenin yer aldığı kayalığa oyulan İ.Ö. III.-I. yüzyılların Pontus kral mezarlarına benzeyen cephesi ile ilgi çeken Sultan Mesud Türbesi, inşa yılı bilinmeyen, kitabesi olmayan bir yapı olarak günümüze ulaşmıştır1. Yapının adı ile ilgili olarak da, kesin bir açıklama yapmak imkânı yoktur.
Genel kuruluşu ile dikdörtgen planlı, ortada bir kemerle desteklenen beşik tonozlu bir eyvan türbe olarak inşa edilen yapıyı, mimarlık ve süsleme özellikleri ile incelemek, duruma belirli bir açıklık getirmekte, eserin 1386 yılında Amasya'nın Osmanlı ülkesine katılması ile yapıldığını göstermektedir. Yapının bulunduğu yerin, Narlıbahçe mezarlığı olarak anılması, çevresinin zamanla bir mezarlık haline gelmesi ile ilgilidir.
Yapıda, kuzeye açılan cephe, üstte yer alan kalkan duvarı ile geniş bir yüzey olarak tasarlanmış, kesme taşlarla inşa edilmiştir. Yan ve arka yüzlerde, altta devşirme iri kesme taş bloklar kullanılmış, bu yüzler, düzensiz taş olarak iri dere taşları ile örülmüştür. Yapılan onarımda, kalkan duvarı yeniden inşa edilmiştir. Yapının ana özelliği olan kemer açıklığının kapatılması, eski bir onarımla ilgilidir, iki yanda yer alan dilimli köşe ayakları, altta yan yüzlerde ince dallı rumî süslemelerle kaplıdır.
Sultan Mesud Türbesi’nin cephe kuruluşu, kemer açıklığına yerleşen söveli yapı uygulaması ile, 1385 yılı dolaylarına tarihlenir. İlk olarak, Mudurnu Yıldırım Camii (1382 yılı dolayları) ve İznik Yeşil Camii (1378-1392)'de görülen, son cemaat yerinde orta kemer açıklığı içine yerleşen söveli kapı uygulamaları, bu tarihlemeye imkân sağlar. Yıldırım Bayezid (1389-1402)'in şehzadeliği sırasında inşa edilen Mudurnu Yıldırım Camii'ndeki uygulama, Şehzade Bayezid'in 1386 yılı Ekim/Kasım aylarında (Hicrî 788 Şevval), Amasya'ya ilk vali olarak atandığını bildiren Kemal Paşazade'nin kaydı ile2, ayrı bir önem kazanır. Amasya valisi olan Şehzade Bayezid'in, çevrede saygı gören Sultan Mesud Türbesi’ni yeniden yaptırdığı söylenebilir.
Kapı açıklığının tavan süslemesi, ortada oniki ışınlı geometrik yıldız geçme - köşelerde küçük sekizgenler kuruluşlu süslemeden alınan bir kesit olarak belirir. Sekizgen tabanlı mukarnaslı bir sarkıt, üç boyutlu görünüşlerle yüzey alanında bütünü değerlendirmiştir. Süslemede, öndeki geometrik yıldız geçme dizisi, yarısından katlanarak tavandan ön yüze alınmıştır.
Kapı açıklığı tavanını süsleyen geometrik yıldız geçmenin, 1395 yılı dolaylarına tarihlenen iki yapıda, Edirne Yıldırım Camii tabhane mekânlarında ve Bursa Yıldırım Camii güney-batı tabhane mekânında görülmesi de, 1385 yılı dolaylarına yapılan tarihlemeyi doğrular.
Ağaç tavan kaplamaları ile ilgili olan bu süslemenin en gelişmiş örneği, Bursa'da II. Murad Türbesi (1451) giriş saçağında görülür.
Sultan Mesud Türbesi'nin yakınındaki, genelde aynı ölçüler, aynı taş örgülerle inşa edilen iki eyvan türbe, Şadgeldi Paşa Türbesi (1382 yılı dolayları) ve Kadılar Türbesi (XIV. yüzyılın sonu) de, 1385 yılı dolaylarına yapılan tarihleme için, güçlü dayanaklar olarak belirirler.
____________________________________________________________________________
1 Yapıyı inceleyen iki araştırma, eseri XIV. yüzyılın ilk yarısına ve XIV. yüzyılın ortasına yerleştirmişlerdir. Albert Gabriel, Monuments Turcs d'Anatolie, II.cilt, Paris, 1934, s.63; Metin Sözen, "Anadolu'da Eyvan Tipi Türbeler", Anadolu Sanatı Araştırmaları, 1, İstanbul, 1968, s.191-192. Hüseyin Hüsameddin Yaşar'ın andığı kûfî kitabe, eskiden alt bölümleri yerin altında olan köşe ayaklarının, yan yüzlerindeki ince dallı rumî süslemenin görünüşü ile ilgilidir. Hüseyin Hüsameddin (Yaşar), Amasya Tarihi, I. Cilt, İstanbul, 1327-1330, s.200.
2 Hüseyin Hüsameddin (Yaşar), a.e., III. cilt, İstanbul, 1927, s.142.

Yapının altında, Hüseyin Hüsameddin Yaşar’ın ve Prof.Albert Gabriel'in varolduğunu bildirdikleri dikdörtgen planlı mezar odası (3), eyvan türbe kuruluşu ile beraber yapıda yaşatılan Anadolu Selçuklu geleneğini açıklar, Amasya'nın önemli yapıları arasında yer alan Sultan Mesud Türbesi’nin, cephe kuruluşu ile, karşısında yükselen kaya mezarları ile olan benzerliği, yapı - çevre ilişkisinin, tasarıma yansıyan çevre etkilerinin anlamlı bir görünüşüdür.
____________________________________________________________________________
3 Hüseyin Hüsameddin (Yaşar), a.e., I. cilt, s.200 Albert Gabriel, a.g.e., II. cilt, s.61.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder