Sayfalar

10 Kasım 2012 Cumartesi

Urartular Döneminde Hakkari

İÖ 2000'lerde, Hakkari'yi de içine alan Doğu Anadolu yüksek yaylalarında yaşayan insan topluluklarına ilişkin ilk bilgiler, IÖ XIII. yy'a tarihlenen Asur kralı I.Salmanassar'ın (IÖ 1280-1261) bir kitabesinde Asur krallığıyla savaşan bazı ülkelerden söz edilmekte ve Uriatri etnik bir topluluğun adı olmayıp Asur dilinde " dağlık bölge" anlamına gelmektedir.
Yine, Asur yazıtlarından kralın, Uriatri adı altındaki sekiz ülkeyi ele geçirdiği anlaşılmaktadır. Bu ülkelerin, Van gölünün güneydoğusundaki dağlık bölgede. Büyük Zap suyunun yukarı vadisinde bulunduğu sanılmaktadır. Bir başka Asur kitabesinde, Kral I. Tukultininurtaya'nın yazıtında ise çok sayıda akarsu bulunan bu bölgeye " Nairi Ülkeleri" (Nehirler Ülkeleri) adı verilmektedir. Nitekim, Asur kralı II.Asur Banipal'in IÖ IX. yy'ın ikinci çeyreğindeki egemenlik yıllarından başlayarak, Uriatri, Urartu sözcüğüyle aynı anlamda kullanıla gelmiştir. Buna karşın, " Nairi Ülkesinin kralı" sanı, yöre insanlarının dilinde "Bianili Ülkesinin Kralı" olarak yer almıştır. Urartu dilindeki Kelişin yazıtından da açıkça anlaşılacağı gibi, Urartular (Uratriler- Uriatri Ülkesinin insanları), IÖ IX. yy'den başlayarak, ülkelerini "Biznili Ülkesi" olarak adlandırmışlardır. Ancak, eski Ön Asya'da Urartu adı daha yaygın bir biçimde kullanıldığı için bu ad zamanla, "Bianili" adının yerini almıştır.

Asur yazıtlarında belirtildiğine göre, bu dağlık yöredeki topluluklar, IÖ II. Binin ikinci yarısında, birbirinden bağımsız beylikler biçiminde varlıklarını sürdürüyorlardı. Bu durum, IÖ'dan önce 1000'lere değin devam etti.

Ancak, IÖ IX.yy başlarında, Asur krallığının güneyden gelen ve ardı arkası kesilmeyen yağma seferlerine karşı koymak üzere, Hurri kökenli boylardan oluşan Uriatri (Uratri) ve Nairi federasyonları bir araya geldi, daha sonra Urartu krallığına verilecek olan devlet böyle doğdu.Urartu devleti, IÖ VI.yy başlarına değin, güçlü bir siyasal yapı olarak, Doğu Anadolu Yüksek yaylalarında varlığını sürdürdü. Çekirdeği, Vangölü çevresindeki topluluklardan oluşan krallığın, toprakları IÖ VIII.yy başlarında kuzeyde Transkafkasya'ya, doğuda kuzeybatı İran'a ,batıda Malatya yöresine, güneyde de Halfeti dolaylarına dek uzandı. Doğu Anadolu'da küçük çapta bağcılık, bahçecilik ve tarımla uğraşarak kendine yeterli üretim yapan yerli halk ile avcılık ve hayvancılıkla uğraşan yarı göçebe topluluklar bir boylar federasyonu oluşturuyordu. Bunların merkezi devlete dönüşmesinin de bir başka önemli nedeni de, demiri yaygın olarak işlenmeye başlamasıydı. Gerek daha önceleri, gerekse Urartu krallığının yıkılmasından sonra, bu dağlık yörede başka hiçbir topluluğun güçlü bir devlet kurmayı başaramaması, Urartu devletinin gücünü ve örgütlenme yeteneğini ortaya koyması bakımından anılmaya değer bir olgudur. Urartu insanları, bu son derece zorlu arazi koşullarına egemen olmayı başararak askeri ve sivil amaçlı, yaygın bir ulaşım ağı kurmuşlardır. Daha önce "özgür aşiretler" ve "bağımsız beylıikler" halinde yaşayan boylar IÖ. Bin yılın başlarında biraz daha merkezileşerek küçük yöresel krallıklara kurdukları görülüyor. Doğu Hakkari coğrafyasında Muşaşir (Micicir), güneyinde Kırhi, kuzeyinde de Hubişkia krallıkları bunların başlıcalarıdır. Asur belgelerinde bu krallıklarla ilgili kısmen de olsa bilgi verilmektedir. Urartu baş tanrısı Haldi adına Muşaşir krallık merkezinde bir tapınak yapıldığı, çağın en büyük zenginlikleriyle donatılmış prestgahın IÖ.714 yılında Asur kralı II.Sargon tarafından işgal edilerek yağlandığı biliniyor. 1998 yılında tarihi Hakkari Kalesinin eteklerinde bulunan 13 stelin Hubişkia krallıklarına ait olabileceği saptanmıştır. Bu yerel krallıklar bağımsızlıklarını korumak koşuluyla Urartu federasyonu içinde yer almışlardı.
Yine bu dönemde Urartu'nun ünlü projelerinden olan "Ordu yolu " nun da Tuşba'dan sonra Yüksekova-Şemdinli coğrafyasından geçerek Revandız'a ulaştığı yazılı olarak, tarih ve arkeolojik kaynaklarda bulunmaktadır.
Bu ağın en önemli bölümünü "ordu yolu" adı verilen yol oluşturmaktaydı. Asur yazıtlarından, bu yola, Asurluların da büyük bir önem verdikleri ve III.Salmanassar' ın bu yoldan düzenlediği Muşaşir Seferinde, Muşaşir'in yanı sıra, 46 kenti ve güçlü Sapparila Kalesini ele geçirdiği anlaşılmaktadır. Nitekim Urartuların Hakkari yöresindeki en önemli kentlerinden biri olan Muşaşir'in Asurlularca ele geçirilmesi, Urartu ülkesinde büyük bir sarsıntı yaratmış, Urartu kralı Ispuini ile oğlu Mennua'nın IÖ IX.yy sonundaki başlıca çabaları, Muşaşir'in yeniden alınması doğrultusunda olmuştur. Urartular, sonunda kendilerince kutsal sayılan bu kenti yeniden ele geçirerek, kent yakınlarındaki Kelişin Geçidine, üzerine Akad ve Urartu diliyle yazılmış yazıtlar bulunan bir zafer anıtı (Stel) dikmişlerdir.
Urartu krallığının en güçlü dönemi, kral I.Argistis'in egemenlik yıllarına rastlamaktadır. Bu dönemde, IV. Salmanassar yönetimindeki Asur krallığı da gücünü büyük ölçüden yitirmiş olduğundan, Urartu krallığı yörenin en üstün devleti durumundaydı. Nitekim kral I.Argistis bir yazıtında, kendisine boyun eğen bir çok prenslik arasında Kummuh (Diyarbakır) ve Tabal (Malatya'nın batısı) prensliklerini de saymaktadır. Urartu devleti bu güçlü yapısını sonraki kral II.Sardur döneminde de sürdürmüştür. Ancak IÖ VIII. yy ortalarında Asurlular yeniden güç kazanmışlardır. Nitekim bu dönemde devletin başında bulunan Tiglatplassar, Urartu başkenti Tuşpa'ya (bugünkü Van kalesi) girmiş ve kenti yakıp yıkmıştır. Ama Urartu kralı I.Rusa, dağılan devlet örgütünü yeniden toparlamış, orduyu düzenlemiş, yakılan Tuşpa'nın yerine de daha doğuda Zizim dağlarının eteklerinde, günümüzde Toprakkale adı verilen kenti kurmuştur. Ancak çok geçmeden, Urartu toprakları da bu kez de Asur kralı II.Sargun'nun istilasına uğramış, I.Rusa Muşaşir tapınak ve sarayını yağmalamaktan kurtaramamıştır.
Hakkari yöresi yaklaşık 300 yıl Asur-Urartu savaşlarına sahne olmuş, yöre halkı Huri kökenli olduğundan hep Urartu'nun yanında yer almıştır. Çünkü Asuriler sami ırkından olup güneyli bir kavimdi. Orta Mezopotamya'nın güneyinden gelerek yerleşmişlerdi. Hakkari Asur başkenti Ninova ile Urartu başkenti Tuşba ortasında olduğu için stratejik bir öneme sahipti.
Asur istilasının ardından, kuzeyden gelen Kimmerler de Urartu topraklarına girince, Urartu Kralı II. Rusa Asurlularla iyi geçinmenin yollarını aramış ama krallık, son kez, IÖ 560'ta Medlerin saldırısına uğrayarak ortadan kalkmıştır.


HAKKÂRİ TARİHÇESİ

HAKKÂRİ SAYFASINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder