Sayfalar

5 Ocak 2022 Çarşamba

Ummadık yerden gelen para...

Altı öksüz çocuğu ve bir de ihtiyar ana...
Kadın geçimi sağlamak üzere, hafta boyu el emeği verir, göz nuru döker, iplik eğirir, pazara çıkar ve anası ile çocuklarının rızkını temin etmeye çalışırdı.
Vakti tamam olunca bu dul kadın vefat eder, çocukların bakımı ise ihtiyar kadına kalır.
Kadın pazara her hafta çıkamıyor, ip eğiriyordu.
Bir zaman baktı ki altı yüz dirhem kadar ip eğirmişti, pazara götürmeye karar verdi.
- Ya Rabbi! Bu öksüzlerin, yetimlerin rızkını ver, diyerek sabah erkenden pazarın yolunu tuttu.
Yolda giderken
Şeyh Abdülkadir Geylani Hazretlerinin evinin önünden geçiyordu.
Onu görünce durakladı.
Şeyh mürüdleriyle sabah namazından çıkmıştı, yaşlı kadını görünce duraklayarak:
- Hoş geldin bacı, nereye gidiyorsun?
- Bir miktar ipliğim var, pazara götürüp satacağım.
- Ver bakalım.
Benden altı yüz dirhem ip isteniyor, bunu ver de ben satayım.
- Memnuniyetle, lütuf buyurmuş olursunuz, efendim dedi ve ipi verdi.
Abdülkadir Geylani Hazretleri eline aldığı ipi şaka yollu mescidin damına atınca hemen nereden geldiği belli olmayan büyük bir kuş gelip, ipi kapıp gider.
Kadın "bu ne biçim şaka" diye kendi kendine söylenmeye başlayınca, müridler kadına itiraz etmemesi için işaret ettiler.
Kadın da daha fazla bir şey demedi.
Abdülkadir Geylani Hazretleri kadına dönerek.
- Hatun canını sıkma, ipliği satmaya gönderdim, parası gelsin ne kadar etti ise alırsın.
- Pekala, diyerek gider, ertesi gün gelir.
- İpilik satıldı mı?
Abdülkadir Geylani Hazretleri:...
- İplik satıldı, fakat parası henüz gelmedi.
Bir hafta kadar bir zaman içinde gelir.
Kadın bir hafta sonra gelir, para henüz gelmemiştir.
Kadına:
- Yarın gel, paranı al....
Kadın, pazara niye gitmedim, şimdi param elimde olurdu diye hayıflana hayıflana evine gitmek üzere iken, Müridler:
- Bir gün daha sabret bakalım.
Mevla ne gösterecek, derken bu işin sade bir şaka olmadığının farkında idiler.
Ertesi gün oldu.
Abdülkadir Geylani Hazretlerinin huzuruna o ana kadar görülmeyen bir heyet geldi.
Bin altın takdim ettiler.
Müridler heyete bu kadar paranın ne olduğunu, niçin Şeyhe takdim ettiklerini sordular.
Gelenler tüccar olduklarını belirterek:
- Altınlar Hazreti Şeyhindir.
Denizde yolculuk yaparken fırtına sebebiyle geminin yelkeni delindi, yol alamaz olduk, denizin ortasında kalacaktık.
Kaptana bir çaresi yok mu diye sorduğumuzda:
- Altıyüz dirhem ip olsa geminin yelkenini tamir eder, yolumuza devam ederdik.
Ama, şu anda nerede bulacağız, dedi.
Biz ellerimizi kaldırarak Allaha dua ettik ve duamızda:
- Ya Sultane'l Ârifîn, bize altı yüz dirhem kadar ip gönder, sana bin altın vereceğiz diye yalvardık.
Bir de baktık ki, bir kuş gelip altı yüz dirhem ipliği geminin güvertesine bırakıp uçtu gitti.
Şimdi o adağımızı yerine getirdik, dediler.
Tüccarlar ayrıldıktan bir müddet sonra, ihtiyar kadın gelip sordu:
- Para geldi mi efendim?
Şeyh bin altını kadına verirken:
- Benim satışım seninki kadar kârlı olmuş mu?
Kadın bir anda zengin olmuştu.
Abdülkadir Geylani Hazretleri'ne teşekkür ederek huzurdan ayrıldı.

Sait Davran

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder