Sayfalar

22 Ocak 2019 Salı

Tarihin ilk Ayakkabılı Eylemi

Tarihin ilk ayakkabılı eylemi Erbakan’ın milli sanayi mücadelesiyle yapılıyordu
Dünyada ilk ayakkabılı protestonun patenti de bu idi.

Peki, ayakkabıyı fırlatan ile muhatap olan kim olmaktaydı?
Yıl 1961.
Yer Ankara…
Birinci Otomotiv Sanayi Kongresi yapılmaktaydı.
Kongre’ye katılanlar arasında işadamları, bürokratlar, mühendisler, gazeteciler vardı.
Kongre’nin öncülüğünü yapan isimse daha sonra Türkiye’nin siyasi hayatına damgasını vuracak olan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dı.

Erbakan,1956 yılında daha 30 yaşında iken Gümüş Motor Fabrikasını kurarak Türkiye’nin ilk büyük sanayi hamlesini gerçekleştirmiş, yine 1960 yılında Ankara’da yapılan Sanayi Kongresi’nde ilk kez “Türkiye’nin kendi otomobilini üretebileceği” fikrini ortaya atmıştı.
1961 yılındaki Otomotiv Kongresi bu çabaların bir sonucu toplanmıştı.
Kongre salonu oldukça kalabalık ve heyecanlıydı.
Salonda Türkiye’nin kendi otomobilini üretebileceğinin inancı ile heyecanlanan mühendislerin yanı sıra, yerli otomobil fikrine karşı çıkan işbirlikçi masonlar da bulunmaktaydı.
Bunlardan biri de, Bernar Nahum’dur.
Bernar Nahum, Lozan gizli danışmanlarından olan ve Türkiyenin adım adım İslam’dan uzaklaştırılmasını, her yönden zayıflatılıp parçalanmasını amaçlayan Siyonist Yahudi planın fikir babası Haham Hayim Nahum takımındandı.

Bernar Nahum, Koç Otomotiv Grubu’nun temsilcisi olarak toplantıdaydı.

Parantez açalım:
Vehbi Koç ile Bernar Nahum 1944 yılında tanışmış, bu tanışma Koç Grubu için tarihi bir dönüm noktası olmuş, Grup hızla büyümeye ve küresel bir şirket olmaya başlamıştı.
Koç ile Nahum ortaklaşa Otokoç’u kurmuş ve başına da Nahum atanmıştı.
Bir iddiaya göre Bernar Nahum, Lozan anlaşmasının mimarı meşhur Hayim Nahum’un oğlu olmaktaydı. Bir iddiaya göre de Koç grubu’na ait, BEKO’nun BE’si Bernar’dan, KO’su Koç’tan alınmaydı.

Gelelim ayakkabılı eyleme:

Bernar Nahum, Birinci Otomotiv Kongresi’nde konuşurken salondaki hava giderek elektriklenmeye başlamıştı.
Çünkü Otokoç’un ortağı ve yöneticisi Nahum, salondaki heyecanın aksine otomotiv sanayinin zorluklarından bahsetmekte ve yerli otomobil fikrine karşı çıkmaktaydı.

O sırada ön sıralarda oturan genç bir mühendis, bir kürsüde konuşan Bernar Nahum’a, bir de ayakkabılarına bakmaktaydı.
Makina Kimya Endüstrisi’nde (MKE) çalışan Erbakan’ın Millici ekibinden olduğu anlaşılan mühendisin ayağında kurumun yeni dağıttığı postallardan vardı.
Nahum konuşmasına devam ederken ön sıradaki genç ise, postalının bağcıklarını çözmeye çalışmaktaydı. Çünkü öfkesi iyice kabarmıştı.

Nahum; “Bursa’da şeftali üretmek otomotiv üretmekten hem daha kolay hem daha kazançlıdır” dediği anda da ortalık karışmıştı.
Nahum’un “otomotiv yerine şeftali üretmeyi” tavsiyesine dayanamayan genç mühendis ayağından çıkardığı postalı kürsüye fırlatmıştı.

Postal, Nahum’un alnına çarparken, MKE’li vatansever:
“Bize otomobili siz ürettirmiyorsunuz, sizler bizi batıya mahkûm ve mecbur ediyorsunuz” diye bağırmaktaydı.
Ve bu genç mühendis de Erbakan gibi, milli ve yerli kalkınma sevdalısıydı.

Herkes unutmuş olsa da işte bu olay ilk ayakkabılı protesto eylemi olarak tarihe geçmiş bulunmaktadır.

Artık yazmak zorundayız.
Her şeye rağmen Türkiye’nin ilk yerli otomobili “Devrim”i yapma fikri bu kongre’nin sonucunda ortaya çıkmıştır.
Yapılmıştır da…
Ama biliyorsunuz benzin koymayı unuttukları(!) için yürümemiş ve öylece kalmıştır.

Oysa, Erbakan ilk yerli otomobil fikrini 50 yıl önce ortaya attığında, ne Kore’nin Hyundai’ı, Ne İran’ın Samand’ı, ne Hindistan’ın Tata’sı, ne Çin’in Cherry’si vardı.
Ne kadar acıdır ki, şimdi sokaklarımız Hyundai, Tata, Cherry ile dolup taşmaktadır.

Son bir not:
Türkiye’ye “Otomobil yerine şeftali üretilmesini” teklif eden Bernar Nahum hakkında bakın Rahmi Koç yıllar sonra ne buyurmuşlardı:

“Koç’un otomotiv sanayi işine girmesini, büyümesini ve kâr etmesini sağlayan Mösyö Bernar’dır.
Vehbi Bey’in büyük itimadını kazanmış biriydi ve Vehbi Bey, o ne derse kabul ederdi.
Bernar Nahum eldeki paranın daima otomotiv işine yatırılmasını istemiştir.”
(Capital Dergisi-2008)

Erbakan’ın Hatıralarından: (1977 Nisan-Günaydın Gazetesi)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder