Sayfalar

4 Mayıs 2022 Çarşamba

Ahmed Ağa'ya Dert Yanan Yatır

 
"Lâdikli Ahmed Ağa" Kitabının Kapağı

Bir gün bize geldi Ahmed Ağa. 
Erenköy'de evimiz. 
Akşam oturduk, konuştuk. 
Sonra yatma vakti gelince, babamla aynı odada istirahata çekildiler.
Sabah namazına yakın odalarına girdim, baktım Ahmed Ağa yok. 

Babam da uyandı: 
Nere gitti Ahmed Ağa baba? diye sordum. 
Erkenden Camiye gidiyorum diyerek çıktı gitti, dedi babam.
Sonra sabah ezanları okundu, ben namazı kıldım çıktım.
Ahmed Ağa dönmedi daha.
O zamanlar erken gelirdim işe. 
Neyse ben işe gittim, döndüm, Ahmed Ağa gine yok: 
-Ahmed Ağa dönmedi mi baba? dedim.
-Oğlum, geldi biraz durdu gitti, dedi.
-Bu sabahla ilgili bir şey anlattı mı? dedim.
-Sordu anlattı, dedi.
Evden çıkmış, Zihni Paşa Camii'ne gitmiş. 
Vakit daha erken olduğu için cami de açık olmayınca, taaa ötedeki Galip Paşa Camii'ne gitmiş.
Giderken Ahmed Ağa:
-Yolun kenarında iyi bir adam vardı yatır, onunla selâmlaştık, konuştuk. 
Fakat adam çok üzgün: "Olur olmaz dinli dinsiz besmelesiz insanlar gelip geçiyor, çok üzülüyorum!" diye dertlendi bana.
Böyle anlatmış Ahmed Ağa babama. 

Ahmed Ağa'nın sözünü ettiği yol Ethem Efendi Caddesi, bir ucu Bağdat Caddesine çıkıyor. 
-Şimdi orada bir türbe veya kabir var mı?
- Hayır, görünürde hiçbir şey yok. 
Ama orada, Edhem Efendi Caddesi üstünde bir yatır varmış. 
Bir kısmı yolun kenarında, bir kısmı da duvarın içindeymiş. 
Ahmed Ağa'ya malum olan bir şey bu. 
Edhem Efendi Caddesinin tam orta tarafı Ahmed Ağa'nın sözünü ettiği yer.

Hacı Musa Uğur'la konuştuktan sonra, Ahmed Ağa'nın sözünü ettiği zat kim diye epey merak ettim. 
Bir sürü kitap karıştırdım, hiç birisinde bir kayıt çıkmadı. 
İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğündeki Hayrat-ı Şerife Defterinde, Sahra-yı Cedid Mahallesi Edhem Efendi Caddesinde 300 arşınlık bir Namazgâh kaydı var. 
Bugün orada böyle bir Namazgâh yok.
Bu caddeye adını veren Edhem Efendi kimdir?
Bu namazgâh hangi vakıftandır? 
Ahmed Ağa'nın sözünü ettiği zat, caddeye adını veren Edhem Efendi olabilir mi? 
Bilemiyoruz, şu dünyada bilmediğimiz, bilemediğimiz, mahiyetine akıl sır erdiremediğimiz o kadar çok şey var ki, bildiklerimiz bilmediklerimizin yanında sıfır kalıyor.

Kaynak: Lâdikli Ahmed Ağa, Mustafa ÖZDAMAR Sh.: 202, 203

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder