Sayfalar

4 Ağustos 2022 Perşembe

Ne işiniz var burada, memleketinize dönün!

Gönenli Mehmet Efendi Kitap Kapağı
Üsküdar Selimiye Camii İmamı Fahri Duran, Gönenli Mehmet Efendi ile alakalı bir hatırasını anlatıyor:
İlk görüşmemiz şöyle oldu. 
Biz İstanbul'a okumaya geldik. 
Üç arkadaş gittik Hacı Hasan Camii'ne.
Gönenli Hoca Efendi daha bizi görür görmez: -Ne işiniz var burada, memleketinize dönün! dedi, bizi bir azarladı amma...
Kovdu bizi.
"Alın şu yol paralarınızı memleketinize dönün" dedi kesti.

O gün boynumuzu büktük döndük ama, biz kararlıyız. 
Ertesi gün yine müracaat ettik Hocaya. 
Gene kovdu bizi. 
Derken bir kaç gün sürdü bu macera. 
Hocanın taktiği bu. 
Acaba İstanbul'a ekmek elden su gölden macerasına mı geldiler, yoksa gerçekten okumak mı istiyorlar diye sınıyor bizi.

Ama biz kararlıydık tabii. 
Hoca bizi kovdukça bizim azmimiz bilendi. 
Ve en sonunda imtihanı kazandık Elhamdülillah.
Öyle bir durumdaydık ki o zaman. 
Babam, ayağında ayakkabı değil, çarık bile olmadığı halde, yirmi lira harçlık koydu cebime. 
Yirmi dedem, yirmi de amcam koydu, altmış lirayla yola çıktım ben. 
Onun yirmi iki buçuk lirasını yolda harcadım zaten. 
Otuz-otuzbeş lira para kaldı cebimde. 
Üç günde geliniyordu o zaman Amasya'dan İstanbul'a.

Biz üçüncü gün yine gittik Hoca'ya. 
Gene azarladı bizi: 
-Siz daha gitmediniz mi? Hadi çabuk gidin!.. deyince, ben: 
-Hocam, bizi istersen öldür ama, köye gönderme! 
Biz okumaya geldik buraya! 
Anamız babamız da kabul etmez bizi köye gönderirsen!.. 

O zaman yumuşadı Hoca işte. 
Kendisinde müsbet bir kanaat hasıl oldu ki, başkana talebelerin başkanına: 
-Bunları Kilise Câmii'ne götür yerleştir! dedi.

Ondan sonra Kilise Câmii'ne gittik. 
Zeyrek'de Kilise Camii'ne gittik. 
Gittik vardık ki, Kilise Câmii çağıl çağıl talebe dolu. 
Orada okumaya başladık Hocada işte. 
Amel defteri kapanmayan bir kâmil insandır Gönenli Hoca. 
Yeme içme, yatma kalkma gibi her türlü ihtiyacımızı sağladığı gibi, muhtelif zevattan da feyiz almamıza vesile oldu Hoca, Allah rahmet eylesin.

* Gönenli Mehmet Efendi, Mustafa Özdamar, Sh. 138, 139.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder