Sayfalar

16 Ağustos 2022 Salı

Yahu, bu kadar kesin konuşma, fazla abartıyorsun!

"Gönenli Mehmet Efendi" Kitap Kapağı
Gönenli öyle bir insan ki, şu İstanbul'da nerdeyse herkes bi şeyler almış ondan.
İstanbul deyip geçmeyin, İstanbul bir dünyadır. 
Ve bu dün yada Gönenli'nin ayrı bir yeri, yani farklılığı vardır. 
Herkesin kafasında kalbinde, gönlünde ya da cebinde cüzdanında, kursağında bir şeyler var ondan.
Ben, Doç. Dr. Yusuf Kılıç Hocayla görüşmeye gittim İlâhiyat'a.Onun peşinde koşarken, değerli Hattatımız Doç.Dr Hüsrev Subaşı bir şey anlattı:
Vaktiyle Yüksek İslâm'da talebeyiz. 
Kantinde Gönenli konuşuluyor arkadaşlar arasında. 
Arkadaşlardan biri şöyle bir şey söyledi: 
-Türkiye'de, köyler, kazalar, şuralar buralar dahil, nerede ne kadar cami varsa, oralarda vazife yapanlar arasında Gönenli'den istifade etmeyen yok gibidir. 
Hepsinin kursağında bir şey var Hocadan. 
Hepsine bir şeyler vermiştir.

Arkadaş böyle söyleyince: 
-Yahu, bu kadar kesin konuşma! 
Fazla abartıyorsun!.. 
Gönenli Hoca Efendi elbette büyük bir insan... 
Evet pek çok insana maddi, manevi çok büyük desteği olmuştur ama... 
Çok fazla abartıyorsun sen!.. 
Sözgelimi ben!.. Bende, bana Hocadan intikal etmiş bir lokma ya da tek kuruş para yok!.. filân, dedim, teneffüs bitti, derse girdik, konu da kaynadı gitti.

Sonra... 
Ya bir gün sonra, ya iki gün sonra -üç gün değil-, Üsküdar'da vapurdan indim.
Bağlarbaşı'na gitmek için dolmuşa bineceğim, aaaa!.. 
Baktım Gönenli Hoca Efendi!.. 
Hemen elini öpmeye çalıştım filân ama, öptürmezdi rahmetli biliyorsunuz: 
-Nereye? dedi.
-Okula Hocam, Yüksek İslâm'a, dedim.
O da artık nereye gidiyor idiyse, aynı dolmuşa bindik, aynı koltuğa oturduk. 
Bir kişi daha var yanımızda, bir genç.
Ben tabii Hoca Efendi'yle şereflenmenin zevki ve şevki içinde dolmuş paralarını vermeye yeltendimse de, Gönenli Hoca Efendi, hani insanın ağzından red ifade eden bir cık sesi çıkar ya!.. 
İşte aynen öyle yaparak: 
-Hisssssst! talebe adam, dedi.

-Hocam, müsâade buyursanız da biz... filân dedikse de, konuşturmadı ve hızla çıkardı, kendisi verdi. Benimkini de, o yanımızdaki gençinkini de.
Sonra Bağlarbaşı'na gelince, dolmuştan inip de okula yürürken, bir veya iki gün önceki konuşma aklıma geldi. 
-Kafam dank etti ve Estağfirullaaaah, vallahi, estağfirullah!..dedi.
 

* Gönenli Mehmet Efendi, Mustafa Özdamar, Sh.150, 151.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder