Sayfalar

14 Mart 2023 Salı

Evliyanın bid'atleri, Enbiyânın sünnetleri mesâbesindedir.

 

Hazreti Mevlânâ 1273'lerde Hakka yürüdüğü zaman, tasavvuf neş'esi ve tarikat aşısı bulunmayan mollalar, Selçuklu Veziri Muîneddin Süleyman Pervane'ye:
-Sema haramdır! 
Mevlânâ'nın, zamanında sema yaptığını ve bunun kendisine mahsus olduğunu kabul ediyoruz; fakat, şimdi, onun bu âdeti arkadaşlarına geçti. 
Onlar bu bid'ate sarılıyor ve aşırı dereceye vardırıyorlar. 
Sizin bunu önlemeniz lâzım! diyorlar.
Vezir Pervâne, mollaların bu tepkisini kalabalık bir heyet huzurunda Şeyh Sadreddin Konevi'ye:
-Mollalar böyle söylüyor, siz ne dersiniz üstâdım? diye sorunca, hem âlim, hem ârif bir zât olan Sadreddin Konevî:
-Eğer, beni dinlerseniz, dervişlere itimadınız varsa, Mevlânâ'nın şan ve şerefi hakkındaki itikadınız sağlamsa, bu hususta hiçbir müdahelede bulunmayın! 
Evliyanın bu bid'atleri, Enbiyânın sünnetleri mesâbesindedir. 
Onların hikmetini Evliya bilir. 
Kadir Mevlâ'nın işareti olmadan onlardan bir şey sâdır olmaz. 
Bu işaret ikliminde boy atan büyükler: "Evliyânın olgunlarından sâdır olan güzel bid'atler, peygamberlerden vârid olan parlak sünnetler gibidir! demişlerdir.  

Şeyh Sadreddin Konevî böyle söyleyince, Vezir Pervâne müdaheleden vazgeçti. 
Bir müddet sonra aynı topluluk, Kadı Siraceddin'e müracaat ederek, Hüsâmeddin Çelebi'nin de hazır bulunduğu duruşmada:
-Rebab çalmak haramdır, sema etmek caiz değildir! 
İddiasını öne sürünce, Kadı Siraceddin, şikayet sahiblerinin iddialarına katıldığını belirttikten sonra, Hüsameddin Çelebi'ye
-Sen ne diyorsun bu hususta? diye sordu.
Hüsameddin Çelebi de:
-Ben de sizden soruyorum. 
Sizin gözleriniz Musa'nın asâsını bir değnek mi, yoksa bir ejderha olarak mı görüyor.
Orada bulunanlar bu soruya cevap veremediler, tıkandılar. 
Bunun üzerine Hüsameddin Çelebi şöyle devam etti.
-Bizim rebabımız da nihâyet yüzüne bakılmayan bir köşeye atılan bir tahta parçası idi. 
Mustafa'nın sırrının mazharı ve zamanın Mûsâ'sı olan Mevlânâmız bu tahta parçasını seçti, ona inâyet nazarı ile baktı. 
Bu rebâb onun elinde ejderha oldu. 
Bütün hilekârların hayal iplerini yuttu.
Onun nazarının iksiriyle haramlığı helâle tebdil oldu.
İlletli (hasta) bir adamın tuttuğu, illet (hastalık) olur. 
Ermiş -geçeğin gökcek yüzünü görmüş, mahir- bir kişi ise, küfrü tutsa -din olur- şeriat olur!

"İnsanlığın Pîri Hazreti Mevlânâ" Kitap Kapağı

* İnsanlığın Pîri Hazreti Mevlânâ, Mustafa ÖZDAMAR, Sh.:84, 85.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder