Sayfalar

20 Ağustos 2023 Pazar

"Bizim Habalı", Hızır Aleyhisselâm mı?

Ladikli Hacı Ahmet Ağa

Emekli memur Nazım Erkal anlatıyor:
Bizim burda -Kadınhanı'nda Kamber Hoca diye bir Hocamız vardı. 
Ahmed Ağa'nın dostuydu, Allah rahmet eylesin öldü o. 
İşte onunla birlikte bir gidişimizde Ahmed Ağa bize şiirlerini okuyordu. 
Şimdi o şiiri hatırlayamıyorum, ezberimde değil. 

Yalnız şiirde bir şerbet içme hadisesi geçiyordu. 
Kamber Hoca sordu: 
Hacı Baba, içtiğiniz şerbet maddi miydi, manevi miydi? dedi.
Ahmed Ağa da: 
-Hem maddiydi, hem maneviydi, dedi. 
-Nasıl oldu bu? diye sordu Kamber Hoca. 
Söyle anlattı Ahmed Ağa bunu: 
-Cihan harbinde Tih sahrasında yaralandığım zaman, n'ağadar yattım orada ölü gibi sekerât halinde bilmiyorum. 
Bizim asker geri çekilmek zorunda kalınca, beni de öldü zannitmişler, gitmişler. 
Azıcık kendime gelince şöyle etrafıma bir bakındım.
Uçsuz bucaksız sahrada yapayalnızım. 
Orada burada sereserpe yatan ölülerden başka in cin yok.
Karşıda, ilerde Tur dağı, ay ışığında daha bir heybetli... 
Ben Tur'a bakıyorum. Tur bana sanki...
Hem içimden hem dışımdan doluktum doluktum ağladım orda: 
"Ya Rabbi, ya öleydim şehit olaydım, ya da yaralı bereli birliğimde olaydım.
Şimdi ne yaparım ben burada, nere gidebilirim, ne yapabilirim?" diye ince ince sızlanırken, bir atlı peyda oldu aniden.

Şunu söğledi o anda bana:

Garib garib bakan Tih ile Tur'a, 
Hakka kavuşturdu seni bu yara! dedi ve kırbasını uzattı: 

-Yanmışsındır iç! dedi. 

İşte orada içtim şerbeti. 
Hem maddi hem manevi. 
Valla guzum, bende yalan yok, o anda orada içtiğim şerbetin dadını, lezzetini tırnaklarıma varıncaya kadar hissettim.
Ondan sonra beni ata bindirdi. 
Ufak bir attı, kır. 
Hastaneye götürdü beni şimşek hızıyla.
Oraya varınca, o girmedi içeri. 
Cebinden çevresini çıkardı ve askerlere salladı şöyle... 
Beni bıraktı gitti: "Tekrar geleceğim seni görmeye" diyerek.
-Peki, sonra tekrar ziyaretine geldi mi o zat Hacı Baba? diye sorduk.
-Geldi! dedi, geldi!

Kamber Hoca tekrar:
-Peki Hacı Baba, o zat şimdi gine geliyor mu, gelir mi? diye sordu.

Ahmed Ağa, "bizim Habalı" derdi o zat için. 
Kamber Hoca öyle sorunca, Ahmed Ağa: 
-Evet, gelir guzum, gelir görüşürüz hala... 
Ama o şöyle normal bir havada değil de esrarengiz bir şekilde gelir. 

Bunun üzerine şunu sordu Kamber Hoca:
-Hacı Baba, sizin o "bizim Habalı" dediğiniz zat Hızır Aleyhisselâm mı? diye sordu.
Ahmed Ağa:
-Guzum, Hızır olduğunu bilmiyorum amma, çok eski devirleri biliyor. dedi.

"Ladikli Ahmed Ağa" Kitabının Kapağı


 Kaynak: Lâdikli Ahmed Ağa, Mustafa ÖZDAMAR Sh.:151, 152, 153.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder