Sayfalar

24 Şubat 2024 Cumartesi

Hz.Mevlânâ ile Seyyid Mahmud Hayranî'nin Münasebeti

Seyyid Mahmud Hayranî'nin, Hz.Mevlânâ ile gerek zaman ve gerekse gönül bakımından büyük yakınlıkları bulunduğu anlaşılmaktadır. 
Nitekim, Selçuklu ahşap sanduka işçiliğinin nefis örneklerinden olan, Seyyid Mahmud'un ahşap sandukasının yazı süslemeleri arasında Hz.Mevlânâ'nın mısralarına geniş yer verilmiştir.
Yazıya, ahşaba, san'ata geçen bu yakınlık ve anlayış, aslında, onların gönül birlik ve beraberliğinden kaynaklanmıştır. 
Çünkü, Hz.Mevlânâ, Seyyid'i; Seyyid de Hz.Mevlânâ'yi çok iyi anlıyorlardı. 
Onların birbirleriyle olan bu bağlılıkları, aradan geçen yediyüz yılı aşkın zaman süresinden sonra bile, bazı hoş hatıralar şeklinde bize kadar ulaşabilmiştir. 

Hz.Mevlânâ gününün aynası diyebileceğimiz şekilde bir eserin, Ariflerin Menkıbeleri'nin yazarı olan Eflâki, bize bu unutulmaz hatıralardan birisini şöyle anlatır:

Arifler'in iftiharı, sırlar madeni, basiret sahibi, Abdal'ın sultanı Akşehir'li Şeyh Sinâneddin Külahdüz (Allah onun nefsini iyi etsin), birçok seyahatlerden sonra dönüp Hz.Mevlânâ'ya geldi.
Hz.Mevlâna:
-Bu seyahatlerinde hiçbir Allah Erine ulaştın mı? 
Seyyid Mahmud'u ne halde buldun? 
Ne ile meşguldür? diye sordu.

Şeyh Sinan baş koyup: 
-Onu, tüyleri birbirine karışmış bir tilki gibi, bir köşede oturmuş ve sizin âleminize karşı tamamiyle gözlerini kapamış bir halde buldum, dedi.

Hz.Mevlânâ gülümsedi, fakat hiçbir şey söylemedi.
Şeyh Sinan, Akşehir'e döndüğünde, Seyyid Mahmud'u çarşıda uyumuş gördü. 
Seyyid Mahmud gözünü açıp:
-Ey Şeyh Sinâneddin! 
Eğer biz başların başı ve hür insanların reislerinin sultanı zamanında bir tilki olursak canımıza minnet, diye bağırdı. 
Bunun üzerine Şeyh Sinåneddin, Seyyid Mahmud'un elini ayağını öperek gönlünü aldı. 

İkince defa Konya'ya gelip Hz.Mevlânâ'yı gördüğü vakit Hz.Mevlânâ: 
-Dünyada yüreği aydın kimseler çoktur. 
Onda kalma, buyurdu. 

Sonra şu beyitleri okudu:
Eğer o mecnun sağsa, söyle gelsin; benden benzeri görülmemiş bir mecnunluk öğrensin. 
Eğer sen deli olmak istersen, elbisene benim nakşımı dik.

Bundan sonra şu beyti okudu:
Her delilik için bir müddet sonra şifa bulmak vardır.
Ey Mecnun! Sana ne oldu da bu hastalıktan kurtulmadın.

Şeyh Sinâneddin: 
-Hz.Mevlânâ'nın bu ateşli sözlerinin heybetinden, bana öyle bir hal geldi ki, huzurundan deli gibi çıkıp dağların yolunu tuttum. 
Bir yıl kadar kendime gelemedim. 
O Ulu Kişi'nin hakkı için söylüyorum ki, kendime geldiğim vakit yine kendimden geçmiştim ve hâlâ o durumda yaşıyorum, dedi.

  1. Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 154, 155, 156.
  2. Âriflerin Menkıbeleri, II, 70-71.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder