Sayfalar

14 Şubat 2024 Çarşamba

İmâm-ı Beğavî Türbesi, Meram, Konya

İmâm-ı Beğavî Türbesi, Meram, Konya
İmam-ı Beğavi (Ö:H.516/M.1122) Türbesi, Konya'nın Merkez Meram İlçesi'nde, Şeyh Sadreddin Konevî Türbesi'nin yanında bulunmaktadır.

İmam-ı Beğavi Hazretleri'nin, eskiden kendi adıyla anılan bir türbesi biliniyordu. 
Şatoform'dan, Şeyh Sadreddin Konevî Türbes'ne giden sokağın köşesinde idi. 
Yanlış belediyecilik ve affedilemez istimlâklerin yok ettiği nice tarihî değer ve eserlerimiz gibi İmam Begavî'nin türbesi de yıktırılarak, yok edilmiştir. 
Yerinde şimdi yüksek binalar yer almış bulunmaktadır. 

Kemiklerinin, Sadreddin-i Konevî Türbesi avlusuna nakledildiği söylenilir. 
Şeyh Sadreddin Konevi Türbesi'nin etrafı, gayet geniş alana sahip tarihi bir mezarlık durumunda idi. 
Maddede ve mânâ'da çok büyük şahsiyetlerin kabirlerinin yeraldığı Selçuklulardan kalma yediyüz yıllık bu mezarlık, 1932 yılında istimlâk edilerek, bazı şahıslar tarafından mülk edinilmiştir. 
Bu tarihî mezarlık bu gün hemen hemen yüz metre karelik kısmıyla kendini kurtarabilmiştir. 
İşte büyük Türk mütefekkir ve mutasavvıfı Şeyh Sadreddin-i Konev'nin türbesinin himayesinde kalabilen ve son yıllarda bir bahçe durumuna getirilen mezarlıkta görülen yeni yapılmış kabirlerden biri de, Îmam Beğavi'nin buraya nakledildiği ifade olunan kemiklerinin gömülü bulunduğu yerdir. 
Bu sade ve mütevazı kabir kaba Sille taşından yapılmıştır. 
Baş taşında yeni yazı ile yazılmış, bozuk imlâlı şu satırlar okunmaktadır:

"Bu makam Ulemadan İmam-ı Beğavî'nin olup, 
Hicri 516'da vefat etmiştir. 
Allah Rahmet eylesin."

Merhum tarihçi İbrahim Hakkı Konyalı'nın ifadesine göre İmam Beğavî'nin esas türbesi, Konya'yı kuşatan dış surların bu civarda bulunan "Çeşmekapısı" nın karşısında idi. 
Bu tarihi kapının güney tarafında yeralmıştı.
Zamanla harap olduğu için asrımızın başında yerine mütevâzı bir türbe yapıldığı anlaşılmaktadır. 
1943 yılındaki vaziyeti, "Basit kerpiç duvarlı ve ahşap örtülü sâde bir yapı idi. 
Bu metrûk ve harap türbedeki sandukanın herhangi bir kitabesi bulunmamakta idi" şeklinde tanıtılır.

Diğer taraftan, değerli araştırmacı merhum Veli Sabri Uyar (D:1874-0:20.1.1954) ise, Konya'ya dair özel notlarında, Beğavî'nin türbesi hakkında şu bilgileri verir: 
"Vakfiye kaydına tesadüf edilemiyenlerden biri de İmam-ı Bagavi'dir. 
Müşarun-ileyhin tarih-i tevellüdü ve vefatına mütedair bir malûmåt yoktur. 
Fakat merhum sådät- kiramdan ve meşâyih-i izâmdan sahib-i tefsir-i Ebu'l-Leys olduğu Evkaf İdaresinde mukayyed berat hülasasından anlaşılmaktadır. 
Bu türbenin türbedarlığı ve ittisalinde bulunan musluğun ab-keşliği ve vakfın tevliyeti için Sultan Selim-i Sânî evkafından vazife tahsis olunduğu ve yakın zamana kadar verilegeldiği malumât-ı kuyudiyedendir. 
Fazail ve ahlâk-ı hasene sahibi ile temâyüz eden merhum müşarunileyhin ahşaptan mamul olan türbesinde şâyan-ı kayıt hiçbir şey olmayıp, ancak dörtbeş dönüm miktarı bahçesi türbenin muhafazası uğrunda hasr-ı nefs ve vâkıf-i vücûd eden bekçi tarafından ziraat edilmekte bulunmuştur.

İmam Bagavi'nin tekkesi kapısı üzerindeki kitabeyi, yanı başında olan çeşmesinin tamiri zamanında çeşmeye koymuşlar. 
Kitabe:
"Ammere hâze'lmescidi'l-mübarek el-abde'zzaîf errâcî ile Rahmet-i İlâhî Teâlâ... bin Mesûd el-Beğavî fi'ttârîhi cemâdiye'l ûla senet-i selåse aşera ve sittemie"

Demek ki, tekkenin aslı bir mescid idi. 
Zamanla tekke halini almış olmalıdır.

İmam Bagavi Türbesi, yüzyıllar boyunca Konya'nın meşhur ziyaret yerlerinden biri olarak anılmıştır. 
1193/1779 yılında Konya'ya gelen Edib bin Mehmed Derviş'in "Nehcetü'l- Menâzîl"inde olduğu gibi Mevlânâ İhtisas Kütüphanesindeki "Tûmår-ı Silsile-i Benî Âdem" isimli yazma eserde de, İmâm'ı Beğavî'nin Türbesi, tanınmış ziyaret yerlerinden biri olarak kaydedilmiştir.

Hattat Silleli Sültânü'l-Hamdî'nin yazdığı Konya Nebî ve Velileri'ne dair yazma eserde adı geçen büyük isimlerden birisi İmam-ı Beğavî'dir.
Tefsir ve Hadîs ilimleri tarihinde adı zikredilen birkaç daha İmam-ı Beğavî biliyoruz. 
Bunların yaşadıkları yıllar ve yerler ayrı olduğu gibi, kabirlerinin bulunduğu yerler de farklıdır.

Kimliği ve hayatı hakkında fazla bilgiye maalesef sahip olamadığımız Konya'daki İmam-ı Beğavî'ye halkımızın asırlardan beri gösterdiği engin sevgi ve derin saygı duyguları bugün de devam etmektedir. 
Özellikle cuma namazından sonra Şeyh Sadreddin Konevi Hazretleri'ni ziyarete gelen ziyaretçilerin ikinci ziyaret ettikleri yer, İmam-ı Beğavî'ye ait bu kabirdir. 
Bu "makam" vasfı, mezarlıktan yaklaşık üçyüz metre kadar doğuda iken sonradan yok edilen esas türbeye işaret olarak mı verilmiştir; yoksa daha başka tarihi maksada mı yöneliktir, bilemiyoruz. 
Ama bilinen şey, yukarıda belirttiğimiz çeşitli tarihi kayıtlarda zikredildiği gibi Konya'da bir İmam-ı Beğavî Türbesinin varlığıdır.

Araştırmalar, asırlar boyunca gösterilen nemelâzımcılıkların ve ihmâllerin biriktirdiği kalın sis bulutlarını şimdilik bu kadar aralayabilmiştir. 
İleride yapılacak tetkikler, yeni vesika ve bilgileri gün ışığına çıkaracaktır. 
Bu, gayet uzun zaman tüneli sonunda şimdilik varılabilen durak, İmam-ı Beğavî'nin, yüzyıllardan beri halkın sevgi ve hürmetini kazanan ve tarihi belgelerde Konya'nın ünlü ziyaret yerlerinden biri olduğudur. 
Halkımızın engin sezgi ve feraseti gözönünde bulundurulursa, İmam-ı Beğavî'nin ne kadar büyük bir tesir gücüne sahip olduğu gayet rahat bir şekilde anlaşılacaktır.

İmam Begavî’nin künyesi, Ebu Muhammed Muhyissünne el-Hüseyin b. Mes’ud b. Muhammed el-Ferrâ el-Begavî’dir. 
Muhaddis, müfessir ve Şafiî fıkıh âlimi olarak tanınmıştır. Ferrâ, lakabı babasının kürkçülük yapmasından dolayıdır.

İmam-ı Beğavi, merhum, Hacı Veyiszade Hocamızın dualarında adını zikrettiği dört-beş zattan birisidir. 
Diğerleri Hazreti Mevlânâ, Şeyh Sadreddin Konevî, Bahâ Veled ve Hacı Fettah Kabristanı’nda medfun, Şeyh Muhammed Bahaüddin Hazretleri idi.

Tekke, Konya’da vaktinde yürüyemeyen çocuklar için sınanmış yerlerdendir. 
Bir kısım halk bu kabrin, yürümesi geciken çocuklara şifa vesilesi olduğuna inandıkları için, ziyarete ayrı bir itina gösterirler.
Çocuklar orada bulunan bir taş üzerine oturtulur, çocukların bundan sonra yürüyeceğine inanılır.

Mehmet Önder, Yeni Meram gazetesinde neşrettiği ‘İmam-ı Beğavî Konya’da mı metfundur?” başlıklı makalesinde:
“…Birinci ihtimale göre, İmam-ı Begavî’nin Konya’daki türbesi de bir makamdır. 
Yani bu şöhretli bilginin adına bir türbe yaptırılmış, bir türbedar yerleştirilmiş, zengin vakıfar bağlanmış ve ziyaret edilmiştir.

Diğer bir ihtimale göre, İmam-ı Begavî hakikaten Konya’da vefat etmiştir. 
İmam-ı Begavî’nin vefat ettiği XIII. yüzyılın başlarında Konya, Anadolu Selçuklu Devleti’nin Başkenti ve bir ilim yuvasıdır. 
Horasan’dan, Hindistan’dan, Arabistan’dan yüzlerce bilgin, derviş, seyyah, şair tüccar, talebe Konya’ya akın etmekte bu ünlü Türk şehrinden feyz almaktadır. 
Bu devirde, ilim ve sanat eserlerine karşı sempati geniştir. 
Alimler hürmet görmekle, bunların ders vermesi vaaz etmesi için geniş medreseler inşa edilmektedir. 
İmam-ı Begavî’ nin de Merve’l-Rus’dan kalkarak Konya’ya gelmiş olması ve burada vefat etmesi kuvvetle muhtemeldir.”

İmam-ı Beğavî meselesinde zayıf bir ihtimal, adı geçen Horasanlı İmam-ı Beğavî’nin Anadolu’nun fethine katılarak Konya’ya gelip yerleşmiş olmasıdır. 
Bu duruma göre İmam-ı Beğavî, Hazret-i Mevlâna’nın babası, Baha Veled’in doğumundan otuz yıl kadar önce vefat etmiştir.

İmam-ı Begavî Zaviyesi, Osmanlı’nın son dönemlerinde mektep olarak kullanılmıştır. 
Şeyh Sadreddin Konevî’ye giden yolun köşesinde bulunan zaviye, 1935-1940’lı yıllarda harap durumda ayaktadır. 
Bu tarihten sonra yıkılmıştır.

Kaynaklar:

  1. Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 107, 108, 109, 110.
  2. konyaninalimvehocalari.konyacami.com/imam-i-begavi/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder