Sayfalar

28 Mart 2024 Perşembe

İlk cebir kitabını yazan ve Batı'ya cebiri öğreten Âlim Hârizmî

İsmi Muhammed bin Musa el-Harezmi, künyesi Ebu Abdullah'tır (D.780-Ö.850). 

Adı Latince'ye Alkhorizmi, Fransızca'ya Algoritme, İngilizce'ye ise Augrim şeklinde geçmiştir.
Harizmi, 9. yüzyılın ilk yarısında matematikte en önemli devri yaşatan, Batı'da daha çok 12. yüzyıldan itibaren tanınan büyük bir Türk matematik alimidir.

Bu büyük alim matematik, astronomi ve coğrafya alanlarında hizmetlerle çağını aşabilmiş, ilim tarihinin öncüleri arasına haklı olarak girmiştir.
Aritmetik ve cebirin kurucusu denecek kadar ilim tarihinde iz bırakan Harizmi, tarihte cebirle ilgili ilk eseri yazmıştır. 
Cebir ilmini metodik ve sistematik olarak ilk defa ortaya koyan odur. 
Uzun araştırma ve çalışmalardan sonra kaleme aldığı "el-Cebr ve'l Mukabele" adlı eseri XII. yüzyıldan sonra yaşayan Batılı matematikçilere yol göstermiştir.

Mezopotamya menşeli olan "cebir" kelimesi Harizmi'nin el Cebr ve'l Mukabele adlı eseriyle dünyaya yayılmış kitabı, Batı dillerine çevrilirken, kelime hiç değiştirilmeden Fransızca'ya algebre (cebir), İngilizce'ye de algebra (cebir) şeklinde geçmiştir.

Harizmi'nin matematikteki en büyük hizmetlerinden birisi de, eserlerinde hem "sıfır" hem de diğer rakamları kullanmış olmasıdır. 
Batılıları "Arap Rakamları" dediği bu rakamlara Müslümanlar "Hind Rakamları" adını vermişlerdi. 
Bazıları ismine bakarak bu rakamların Hindistan'dan geldiğini iddia etmektedirler.
Aslında bu yanlıştır. 
Arapça lügatlar "Hind" kelimesinin "100 ve daha çok deveyi ifade eden" manaya da geldiğini bildirirler. 
Buradan bu kelimenin "sayı" manasına gelen bir tabir olduğu anlaşılmaktadır. 

Matematik tarihçisi ünlü bilgin Prof. L.P.E.A Sedillot (1803- 1875) bu konuda, "Materlaux pour servir a l'historie compare des sciences mathematique" (c. 2, s. 460) adlı eserinde şu fikirlere yer vermektedir:
"Şu hususa dikkat edilmiştir ki, Hindistan'da rakamların kullanılmaya başlama tarihi, bu rakamların İslâm alemine giriş tarihi olan 9. asırdan daha önceki devirlere gitmemektedir. 
Her ne kadar Müslümanlar bizim "Arap Rakamları" dediğimiz sisteme "Hind Rakamları" diyorlarsa da, bu durum, o rakamların kaynağını Hindistan saymamıza yeterli bir sebep değildir. 
Çünkü Müslümanlar, "Proclus"un tarif ettiği bir alete de "Hind Çemberi" adını vermişlerdir.
Zaten Arap rakamlarının şekil itibariyle Hind rakamlarından büsbütün başka türlü olduğu da tesbit edilmiştir."

Bugün kullandığımız rakamların tarihi gelişimini gösteren bir levha. 

Hindlilerle Müslümanların kullandıkları rakamların çıkış tarihleri hemen hemen aynı tarihlere rastlamaktadır. (9. yüzyıl) 
Levhada görüldüğü gibi aralarında büyük ölçüde farklılıklar vardır. 
Bugün Arapça yazan bütün milletler Doğu Arap Rakamları denilen İslam rakamlarını kullanmaktadırlar. 
Bizim bugün kullandığımız rakamlar ise zamanla değişikliğe uğrayan Batı Arap Rakamları denilen Müslümanların kullandığı rakamlardan başka birşey değildi.

Kitab-ül-Muhtasar fi Hisab-il-Cebri ve Mukabele:

Meşhur kitabının 1.Bölümünde, ikinci dereceden tam olmayan denklemlerin geometrik çözümü konu edilir. 
Her tip denklem için ayrı çözüm yolu gösterilmiştir. 
Bugünkü cebirde Harizmi'nin kullandığı bu geometrik çözüm metodu matematikte cebir ile geometri arasında bağlantı kuran ilk çözüm yoludur. 
Matematik tarihi bakımından pek orijinal olan bu bölüm, analitik geometrinin ilk öncüsü olması bakımından son derece önemlidir.
Kitap, 16. yüzyıla kadar Avrupa üniversitelerinde esas olarak kabul edilmiş, ana matematik kitabı olarak okutulmuştur.
Eserde sinüs tabiri yerine ceyb kelimesinin kullanılması dikkatleri çekmekte, buna dayanarak bazı bilginler "ceyb (sinüs)" kelimesini ilk defa kullananin Harizmi olduğunu söylemektedirler.

    Özetle söylemek gerekirse:

  1. Harizmi, tarihte cebirle ilgili ilk eseri yazmıştır. 
  2. Cebir ilmini metodik ve sistematik olarak ilk defa ortaya koyan O'dur. 
  3. Bulduğu Geometrik Çözüm Metodu, matematikte cebir ile geometri arasında bağlantı kuran ilk çözüm yoludur. 
  • Bilime Yön Veren İslam Alimleri, 1996, 1.Cild, S.328/335


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder