Hacı Veyiszâde'nin oğlu Hafız Mehmet Hoca anlatıyor:
Kebapçı Deli İzzet, Hacı Veyiszâde Hoca Efendiyi bir gün câmide cemaatin dağıldığı, kimsenin olmadığı bir anda zorla sırtına alarak caminin içinde iyice bir dolaştırmış.
Hadise şöyle cereyan etmiş:
Deli İzzet'i kışkırtmışlar:
-Sen şu kadar zamandır tanırsın, bilirsin, kendisinden hiç ahretlik istedin mi, aldın mı? demişler.
O da onun üzerine kafaya koymuş, şefaat teminatı alacak babamdan!..
İşte onun üzerine bir gün, namaz kılınmış, cemaat dağılmış..
Herkes çıkıp gittikten sonra, caminin tenha bir zamanında bu Deli İzzet babama:
-Hoca, Allah'ı seven mi, Rasûlullahı seven mi?
Hiç böğle soru sorulur da babam yerinde durabilir mi?
Ayağa fırlayıvırmış:
-Candan içeru, candan içeru, filân dirken, Deli İzzet:
-Öğleyse, Allah ve Rasûlullah aşkı için seni mihrabdan odana kadar sırtımda taşıyacağım!
Böyle didiği gibi babamı sırtına almış, başlamış câminin içinde dönmeye.
Babam:
-Yapma, etme, indir beni deli oğlan! filân dediyse de, bizim Deli İzzet diretmiş:
-Hayır Hoca, bana öte dünyada şefaat ideceğine söz virmeden indirmem!
Ne yapsın babam:
-Tamam babam tamam, Rabbım Allahım, Mabud-u zîşânım bana fırsat verirse, söz veriyorum seni kollarım!..
Bunun üzerine Deli İzzet: "Hah!" demiş, indirmiş...
Amma şunu da ilâve etmiş:
-Bak Hoca, ben seni sırtıma aldım, câminin içini dolaştırdım!
Sende alacağım var, bunu öte dünyada şefaat olarak isterim!
Meğer, bu Deli İzzet; Deli İzzet değil, akıllı İzzetmiş?
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.385, 386.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder