Bediuzzaman Said-i Nursî için, sürgünmüş, hapismiş, zindanmış, hiç fark etmiyordu.
O kendisine yapılanları zerre kadar umursamadan, her şart altında Kur'an hizmetine devam ediyordu.
1934 ortalarında Isparta'ya getirilen Bediuzzaman, burada sürgünde şu eserleri telif etti:
- Yirmi Birinci Lem'a (İhlas Risalesi)
- Yirmi Dördüncü Lem'a'nın büyük ekseriyeti
- Yirmi Beşinci Lem'a (Hastalar Risalesi)
- Yirmi Altıncı Lem'a'nın (İhtiyarlar Risalesi) bir kısmı
- On Dokuzuncu Lem'a...
Şükrü Kaya'nın şehre gelişinin hemen ardından tevkifler başlamıştı.
25 Nisan 1935'te bir kısım Nur talebeleri evlerinden ve işyerlerinden alınarak tevkif edildi.
27 Nisan 1935'te de Bediuzzaman ve diğer talebeleri tevkif edildi.
Böylece çok kısa zamanda tevkif edilenlerin sayısı 120'ye ulaştı.
Tevkif edilenlerin elleri kelepçelenmiş, kelepçe yetişmeyince bazılarının elleri çamaşır ipiyle bağlanmıştı.
Mazlumlar bu şekilde kamyonlarla Eskişehir'e sevkedilip hapishaneye konuldu.
Müslümanlara bu zulmü reva görenler bu arada trajikomik hadiseler sergilemişlerdi.
Tevkif edilenler arasında, Bediuzzaman'la, Risale-i Nur'la hiç ilgisi olmayan kimseler de vardı.
Meselâ;
Evlere yapılan baskınlardan birinde, kitapların üzerinde "Ramazan'a aittir" yazısını görünce, "Kimdir bu Ramazan?" diye aramaya başlamış ve neticede Atabey'in bir köyünde Ramazan isimli bir şahsı yakalayıp götürmüşlerdi.
O gariban köylü vatandaş; "Yahu ben okuma yazma bilmem. Risale-i Nur'un yüzünü bile görmedim. Bediuzzaman'la bir kere bile görüşmedim" derse de kimseye dinletemez ve o da Eskişehir'e sevkedilip hapse konulur.
Sonradan gerçek ortaya çıkacaktır.
Bu "Ramazan'a Dairdir" yazısının aslı şudur:
Bu kitap, Ramazan-ı Şerif orucunun hikmetlerini anlatan bir eserdir.
"Ramazan'a Dairdir" yazısı ise eserin başlığıdır.
Yani kitap ismidir.
"Çokbilmiş beyler" kitap ismini şahıs ismiyle karıştırmış ve "Ramazan avına" çıkmışlardır.
* Çağa İz bırakan Müslüman Önderler Said Nursi, Burhan Bozgeyik, 3.Baskı, 2009, İstanbul, İlke Yayınları, s.125, 126, 127.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder