Constantinus Sütunu (Çemberlitaş), İstanbul
İmparator Contantinus, kenti yeni baştan kurarken yaptırmış olduğu Constantinus Forumu’nun ortasına ismini taşıyan bir dikilitaş koydurmuştur. Bu meydanı 328’de yaptırırken orada bulunan daha önceki dönemlere ait nekropolü toprakla doldurmuş ve zemini 15 m. yükseltmiştir.İstanbul’un 1919-1923 Yıllarındaki işgali sırasında burada kaçak bir kazı yapılmıştır. Bunun ardından C.Vett ile E.Mamboury tarafından yapılan araştırmada forumun döşemesi ile onun 5 m. altında nekropolle karşılaşılmıştır.
Dikilitaşın gövdesini oluşturan porfirden yontulmuş, silindirik, vişne çürüğü rengindeki taşlar Roma’dan getirilmiştir. Sütun parçalarının uçları kabartma çelenkler biçiminde işlenmiş ve ek yerleri gizlenmiştir. Yüksekliğinin 50 m.yi bulduğu iddia edilmişse de bugün 35x37 m. arasında olup dört basamaklı bir kaide üzerine oturtulmuştur. Bu sütunun Romalılar tarafından Frygia’dan getirilerek Roma’daki Apollon Mabedi önünde olduğu ve üzerinde de güneşi selamlar konumda Apollon’un heykelinin bulunduğu kaynaklarda yer almıştır. İmparator Constantinus, taşın üzerine Güneş tanrısı Helios’u anımsatan kendi heykelini koydurmuş, başının etrafına da yedi sembolik çivi yerleştirmiştir. Heykelin sol elinde üzerinde haç bulunan altın bir küre, sağ elinde de bir mızrak tutuyordu. Heykelin Hıristiyanlığı vurgulaması için daha geç devirlerde üzerine bir kitabe konulmuştur:
Constantinus Sütunu (Çemberlitaş), İstanbul
“İsa, sen ki, dünyanın yaratıcısı ve sahibisin, senin olan bu şehre onunla birlikte Roma’nın asasını ve gücünü de sundum. Onu bütün saldırılardan koru ve tehlikelerden kurtar.”Bizans tarihçilerinden Kedrenos, bu heykelin Fidyas’ın Apollon heykeline benzediğini ileri sürmektedir. Th. Reinach ile R. Janin, Hz. İsa’nın heykelinde imparatorun halka hitap ettiği görüşündedir.
İstanbul’u sarsan deprem ve yangınlardan bu dikilitaş büyük ölçüde etkilenmiştir. Örneğin 418’de alttaki parçalardan biri yerinden düşmüş ve yıkılmasını önlemek amacıyla demir çemberler içerisine alınmıştır. Ardından peş peşe gelen yangınlar taşları yakmış, heykelin elindeki mızrak 542 depreminde, diğer parçaları ile kürre 869 depreminde düşmüştür. III. Nikeforos Botaniates döneminde (1078-1081) yıldırım düşmüş, I. Aleksios döneminde de (1081-1118) şiddetli bir fırtına heykel ile birlikte dikilitaşın üst bölümlerini devirmiş ve pek çok kişinin ölümüne neden olmuştur. İmparator I. Manuel Komnenos (1143-1180) anıtı yeniden tamir ettirmiş ve üzerine de korint üslubunda bir başlık ile tunçtan bir haç koydurmuştur. Üzerine de “Zamanın sakatladığı bu kutsal eseri, dindar İmparator Manuel ihya etti.” Kitabesini dikilitaşın çevresine çepeçevre yazdırmıştır. Bizans’ın son dönemlerinde “Haçlı Anıt” olarak tanınan bu anıt ile ilgili olarak Semavi Eyice bir de Bizans inanışından söz etmektedir:
Gurlitt tarafından 1912 yılında yapılmış sütun gravürü
“Halkın inanışına göre, Türkler şehre girdiklerinde gökten bir melek inecek, anıtın dibindeki aciz bir adama bir kılıç vererek ona, bu kılıcı al ve Kurtarıcı’nın halkının intikamını al diyecek. Bizanslılarda bunun üzerine Türkleri yalnız İstanbul önünden değil, tüm Anadolu’dan ta İran içlerine kadar püskürteceklerdi. Bu hurafe halkı o derece inandırmıştı ki, Haçlı Anıt’ın ötesine geçtiklerinde her tehlikeyi atlatmış olduklarını sanıyorlardı.”.Osmanlı döneminde yangın ve depremlerden yine zarar görmüş ve çevresindeki demir çemberler yenilenmiştir. Ayrıca sütunun kaidesi kesme taşlarla örülerek, yüksekliği 11.m.yi bulan bir kılıf içerisine alınmıştır. Sultan II. Mustafa (1695-1703) yeni bir yangın geçiren taşı tamir ettirmişse de taşın kararmasından ötürü de halkın söylediği “Yanık Taş” tabiri kaynaklara geçmiştir. Bu nedenle günümüzde taş kaide üzerinde, silindirik porfir parçalarından yalnızca 6’sı ile korint başlığının bir parçası görülebilmektedir. Yakın tarihlerde kaide içerisinde kutsal eşyaların saklandığı küçük bir odadan söz edilmiş ve Hz.İsa’nın çarmıhının bir parçasının burada olduğu iddia edilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder