Ahmet Mekkî Efendi, çok cömert idi.
Gece-gündüz kapısı sevenlerine, gelenlerine açıktı.
Misafirlerine karşı her zaman ikram edilecek bir şeyler de bulurdu.
Kendisi de çağırılan, davet edilen yere gider ve gittiği yerlerde büyüklerin hallerinden, yaşayışlarından bahsederdi.
Müftülük yaptığı zamanlarda din görevlilerine daima şefkatli davranır, hal ve hatırlarını sorup gönüllerini alırdı.
Maddi durumu iyi olmayanlara elinden geldiği kadar yardımcı olurdu.
Bu sebeple emrinde çalışanlar onu bir müftü olarak değil, şefkatli bir baba gibi görürlerdi.
Bir gün genç bir müezzin askere giderken veda maksadıyla Ahmet Mekki Efendi'nin yanına geldi.
Ahmet Mekki Efendi, ona dua ederek; "Evladım gidince adresini bana bildir" diye tenbih etti.
Müezzin, asker olduktan sonra, Ahmet Mekkî Efendi'ye bir mektup göndererek adresini bildirdi.
Bir ay kadar sonra komutanı kendisini arayarak İstanbul'dan parası geldiğini ve almasını istedi.
Müezzin çok şaşırmıştı.
Çünkü İstanbul'dan kendisine para gönderecek hiç kimsesi yoktu.
Sonra parayı gönderen zatın, Ahmet Mekki Hazretleri olduğunu öğrendi.
* Hak Dostlarından Hatıralar, Mahmut Bıyıklı, Mavi Yayıncılık, 2008, s.121.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder