4 Eylül 2025 Perşembe

Sakın ona eziyet etme, elini öp, duasını al!

Lâdikli Ahmed Ağa'nın torunu Ahmet Elma anlatıyor:

Bir ara dedemi yalan yanlış isnatlarla, ilgili yerlere şikayet ederler. 
İfadesinin alınacağını bildirmek için yanına gelen görevlilere:
-Tamam siz gidin, ben biraz sonra gelirim, der. 

Giyinir kuşanır ve daireye varır.
İfadesini alacak şahıs:
-Ladikli Ahmet Ağa dedikleri siz misiniz? 
Hakkınızda şikayet var, ifadenizi alacağım, der. 
-Evet, benim evladım, der dedem. 
Muhatabı:
-Şimdi mesai bitti öğleden sonra devam ederiz, diyerek evine öğle yemeğine gider.

Yemek yerken bir ara dalıp gider. 
Hanımı:
-Bugün sende bir şey var, dalıp gidiyorsun, dediği zaman kocası:
-Ladikli Ahmet Ağa diye bir adamı şikâyet ettiler. 
Adam çok dikkatimi çekti, bundan olsa gerek...deyince dedemi bilen hanımı:
-Sakın ona eziyet etme, elini öp, duasını al... O evliya bir kişidir, der.

Daireye gelir gelmez dedeme:
-Ben senin ne olduğunu öğrendim. 
Şimdi benim yıllardır içimi kemiren bir mesele var. 
Onu bana aydınlatacaksın. 
Ben annemin ve babamın kabirlerinin nerede olduklarını bilmiyorum. 
Onların yerleri nerededir? diye sorar.

Dedem: 
-Gaç hay oğlum, ben çobanın birisiyim, ben ne bileyim, der.
Adam:
-Hayır hayır, sen bilirmişsin, ben sağlam yerlerden öğrendim, deyince hemen manevi bir haberleşme olur ve adama babasının ve annesinin kabirlerinin yerlerini tarif eder. 
Hatta:
-Evinizde de babanızdan kalma koka bir tesbih varmış. 
Onu da bana verecekmişsiniz, der. 

Adam hemen evine koşar bahsedilen tesbihi alıp getirir ve:
-Bu tesbih sizindir. 
Ancak az müsaade edin, bunu ben biraz çekeyim, sonra size vereyim, der. 

Daha sonra adam, dediği gibi tesbihi dedeme teslim eder.

*Lâdikli Âşık Ahmed Hüdâî, Ahmet Elma, 2011, 5.Baskı, S.105.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder