Efendim, sizler de görüyor, biliyorsunuz.
Şurada burada, özellikle de turistlerin çok bulunduğu yerlerde, adâba muğayir - İnsanlığımız ve İslâmlığımız icabı uyulması gereken kurallara aykırı- durumlar oluyor, biz de müdahale ediyoruz zaman zaman tabiî.
Bir gün Sultanahmed'de, câmi içinde böyle uygunsuz bir durum oldu, müdahale ettim:
Bu ne hal, bir mabed için de yapılacak şey mi bu yaptığınız? dedim.
Özür dileyip kendilerini toparlayacakları yerde:
-Sana ne? diye karşılık verdiler.
-Bana mi ne?
Ben buranın vazifelisiyim!
Cami âsâyişine aykını bir iş sizin bu yaptığınız!
Ben de bu câmiin, bu mabedin âsâãyişinden sorumluyum!
"Sana ne" ne demek?
Bana elbet!.. filân derken, bunlar çıkıp gittilerdi.
Bir süre sonra polis geldi.
Gitmişler karakola beni şikâyet etmişler meğer.
Karakola çağırdılar, gittik:
-Turistleri taciz etmişsiniz, hakkınızda şikâyet var, demezler mi!
Aman ya Rabbi!..
-Ne tâcizi beyefendi, taciz tecâvüz yok!
Biz onları değil, onlar bizi, câmimizi, cemaatimizi taciz ettiler, biz de kendilerini uyardık.
Mesele bundan ibaret.
Şükür ki polis anlayışlı davrandı da bizden taraf oldu, çıktık.
Hale bakınız!
Adam Sultan Ahmed'in Câmii'nde Sultanahmed Camii'nin imamına caka satıyor!
* Gönenli Mehmet Efendi, Mustafa Özdamar, Sh. 100, 101.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder