14 Kasım 2024 Perşembe

Gözüyle Görmediği Hiç Bir Şeye İnanmayan Çocuk

Anneyle babası dindar olan bir üniversite öğrenci sapık supuk konuşmaya başlamış. 
Talebenin bu durumuna yakın akrabaları çok üzülmüşler.
Akrabalarından birisi:
-Bunu Ladik'e, Ahmet Ağaya bir götürelim. 
Bize söylediklerini ona da söylesin. 
Bakalım ne olur, deyip talebeyi Ladik'e dedemin odasına getirmişler. 

Sohbet yapıldıktan sonra talebenin babası:
-Birde benim oğlanı dinleyin, demiş.
-Anlat bakalım evladım, senin meselen nedir? deyince, talebe:
-Ben gözümle görmediğim hiç bir şeye inanmam. 
Meleği görmüyorum, meleğe inanmam.
Kader diye bir şey yok. 
İnsanlar kendi kaderini kendileri yazarlar. 
Bak şimdi cebimde kibrit kutusu var. 
Gözümle görmediğim için ona da inanmıyorum, demiş.
Dedem:
-Evladım şu dışarıda esen nedir? 
Ağaçları sallıyor, yaprakları hareket ettiriyor, bazı sesler çıkartıyor, bunun adı ne?
-Rüzgar, demiş çocuk.

Bunun üzerine dedem:
-Bana o rüzgarı dışarıdan al gel.
- Rüzgar gelmez.
- Rüzgar var mı?
-Var.
-O halde evladım, melek var. 
Bunlar, rüzgar gibi, akıl gibi manevi varlıktır.
Onların gözle görünmemesi onların yokluğuna işaret etmez. 

Tabii ki bir de Cenâb-ı Allah'a dua edince, Biiznillah bu çocuk sonradan tamamen düzelmiş.

*Lâdikli Âşık Ahmed Hüdâî, Ahmet Elma, 2011, 5.Baskı, S.128.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder