Türkiye’nin ilk kimya yüksek mühendisi Hüseyin Hilmi Işık Efendi hatıralarında anlatıyor:
Eskiden Eczacı Mekteplerinde, bitkilerin nelere şifa olduğu ders olarak okutulurdu.
Doktorlar, bitkilerden nasıl ilaç elde edileceğini öğrenirlerdi.
Daha sonra bu derslere ehemmiyet verilmedi.
Doktorlar da ilaç fabrikalarının esiri oldu.
Mesela bende yazma bir kitap var.
Amerikalılar görseler, milyarlar verirler.
O kitapta, ısırgan otunun kansere faydalı olduğu yazıyor.
Eczacı Mektebinde iken bize çiçeklerin hassalarını (hususiyetlerini) öğretirlerdi.
Farmakoloji (nebatat) dersinde Şerefeddin Bey isminde hocamız vardı.
Bu çiçekleri getirir, derste onları sever, şifalarını söylerdi.
Artık öyle hocalar pek kalmadı.
Zira 1933 senesindeki üniversite reformu kanunuyla kıymetli hocaların hepsi tekaüd (emekli) edildi, yerlerine Almanya’dan kaçan yahudi profesörler getirildi.
Yetmeyince genç genç hocaları profesör yaptılar.
Philipp Schwartz adında bir Alman profesör geldi.
“Benden önce kürsüde kim vardı?” diye sordu.
Hamdi Suad” dediler.
Eyvah! Ben şimdi Hamdi Suad’ın yerine mi geldim?
Bilseydim gelmezdim.
Hamdi Suad yeri doldurulamaz bir hocadır” dedi.
Hamdi Suad, 151 üniversite hocasından 1933 reformu ile tasfiye edilen 92 kişi arasındaydı.
Üzüntüsünden verem olarak vefat etti.
Eskiden Eczacı Mekteplerinde, bitkilerin nelere şifa olduğu ders olarak okutulurdu.
Doktorlar, bitkilerden nasıl ilaç elde edileceğini öğrenirlerdi.
Daha sonra bu derslere ehemmiyet verilmedi.
Doktorlar da ilaç fabrikalarının esiri oldu.
Mesela bende yazma bir kitap var.
Amerikalılar görseler, milyarlar verirler.
O kitapta, ısırgan otunun kansere faydalı olduğu yazıyor.
Eczacı Mektebinde iken bize çiçeklerin hassalarını (hususiyetlerini) öğretirlerdi.
Farmakoloji (nebatat) dersinde Şerefeddin Bey isminde hocamız vardı.
Bu çiçekleri getirir, derste onları sever, şifalarını söylerdi.
Artık öyle hocalar pek kalmadı.
Zira 1933 senesindeki üniversite reformu kanunuyla kıymetli hocaların hepsi tekaüd (emekli) edildi, yerlerine Almanya’dan kaçan yahudi profesörler getirildi.
Yetmeyince genç genç hocaları profesör yaptılar.
Philipp Schwartz adında bir Alman profesör geldi.
“Benden önce kürsüde kim vardı?” diye sordu.
Hamdi Suad” dediler.
Eyvah! Ben şimdi Hamdi Suad’ın yerine mi geldim?
Bilseydim gelmezdim.
Hamdi Suad yeri doldurulamaz bir hocadır” dedi.
Hamdi Suad, 151 üniversite hocasından 1933 reformu ile tasfiye edilen 92 kişi arasındaydı.
Üzüntüsünden verem olarak vefat etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder