Yaşadığımız zaman diliminde edilen yeminler vicdanlarda hakikati göstermediği ehline malumdur. Zira insan her şeyiyle inandığı şey üzerine yemin etmelidir.
Müslüman inandığı Rabbi üzerine yemin etmeli.
Başka inanç sahipleri ya da inançsızlar da kendi kutsal ve kıymet atfettikleri şeyler üzerine.
Böylece insanları bağlayıcı noktalar ön plana çıkar.
Metinde ikinci paragrafta, Müslüman Allah haricinde bir şey üzerine yemin ettiğinde, o şeyi Allah'tan daha aziz bilirse, öyle inanır ve o inanç doğrultusunda yemin ederse şirk hâli içine düşer buyrulmaktadır.
Ancak bu yeminler devletlerin ya da içinde bulunduğu yapının gereği ise, inanmadığı halde söylese gafil ve fasık olur ama imanını kaybetmez.
İmanını tazelemesi gerekir.
Müslüman inandığı Rabbi üzerine yemin etmeli.
Başka inanç sahipleri ya da inançsızlar da kendi kutsal ve kıymet atfettikleri şeyler üzerine.
Böylece insanları bağlayıcı noktalar ön plana çıkar.
Metinde ikinci paragrafta, Müslüman Allah haricinde bir şey üzerine yemin ettiğinde, o şeyi Allah'tan daha aziz bilirse, öyle inanır ve o inanç doğrultusunda yemin ederse şirk hâli içine düşer buyrulmaktadır.
Ancak bu yeminler devletlerin ya da içinde bulunduğu yapının gereği ise, inanmadığı halde söylese gafil ve fasık olur ama imanını kaybetmez.
İmanını tazelemesi gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder