Hasan Hüseyin Varol Hoca, Hacı Veyiszâde'yi anlatıyor :
Hacı Veyiszâde Hoca Efendi'nin Evliyaullah'a karşı saygısı sonsuzdu.
Konya'nın vaizlerinden bir zat vardı.
Şimdi vefat etti, ismi mevzubahis değil.
Bu zatın tasavvufa karşı bir hali vardı.
Onun bir konuşması Hoca Efendi'ye intikal etmiş, Evliyaullah'ın aleyhinde konuştu diye.
Bir hafız merasiminde, Kapı Camii'nde o zat da vardı.
Hoca Efendi mihrapta bir konuşma yaptı.
Yarım saat kadar bir konuşma...
Ve orada Ricâlullahın, Evliyaullah'ın hallerinden bahsederken cemaat eridi adeta.
Akşam bir yere gideceğiz.
Hoca Efendiyle fayton arabasında beraber gidiyoruz.
Giderken sordum.
Hoca Efendi şöyle iki eliyle bastonunun başından tutmuş, çenisini de ellerinin üstüne koymuş, gidiyoruz.
Ben de karşısında oturuyorum.
Konuşma olsun diye:
-Hocam, Abdülaziz Debbağ Hazretlerinden bahseder misiniz?
-Bunu gittiğimiz yirde gonuşalım, olur mu? dedi.
-Olur Efendim! dedik, kestik biz de tabi.
Sonra gittiğimiz yerde baktık ki, sofrada o Evliyaullah'ın aleyhinde atan Vaiz Efendi de var.
Yemek yedik, ondan sonra sohbet başladı.
Hoca Efendi hemen mevzua girdi.
Dedi ki:
-Gelirken Hafiz Hasan, bana bir soru sordu.
Onun cevabını vereceğim, müsâde ederseniz? dedi.
Başladı, uzun uzun Abdülaziz Debbağ Hazretlerini anlattı.
Ben sonra anladım ki, karşıdaki vaizin bu mevzudaki dakıntılarını temizleyip ona merhamet için, onu yetiştirmek için uğraşıyor ve nitekim de sonra o zat hakikatan da o halini değiştirdi ve öyle gitti, Allah rahmet eylesin.
Hata denilen şeye Hoca Efendi'nin bakışı, değerlendirişi, hatalılara karşı tavrı bir başkaydı.
Dışlamazdı böylesi insanları yani.
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.334, 335.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder