27 Eylül 2010 Pazartesi

Anaia


Anaia günümüzde Söke, Davutlar yolunun üzerindeki yazlık siteler içerisinde kalmıştır.

Bilge Umar Anaia adının Luwi dilindeki “Yamaç” anlamına gelen Anawa sözcüğünün Hellenler tarafından Anaia’ya dönüştüğünü ileri sürer. Kuşadasına bağlı Anya köyünün de Anaia’dan geldiğini ileri sürer. Batı Anadolu’da Samos (Sisam) adası karşısındaki bu kentin ismine Thoukydides de değinmiştir. Atina-Sparta savaşlarında (M.Ö. 431-400) Atina’dan kaçanlar buraya yerleşmişlerdir.

Thoukydides kitabında bu olaydan şöyle bahseder:

Atina’lılar muhasara için paraya muhtaç oldukları ve ilk defa varlık vergisi (eisphorai) olarak bizzat kendilerine ikiyüz talanton ödemiş bulundukları için,müttefiklerden de para tahsil etmek üzere,oniki gemi ve komutan olarak da,diğer dört kişi yanında ,Lysikles’i yolladılar. Bu adam ise önce başka yerlerden para topladı ve şurada burada dolaştı. Sonra da Karia’daki Myus’tan kalkarak Maindros ovası içinden tâ Sandios tepelerine kadar çıktı. Fakat burada Kar’ların ve Anaia’lıların taarruzuna uğrayarak ordusunun büyük bir kısmı ile birlikte imha edildi.”
Thoukydides’in bahsettiği varlık vergisi sadece vatandaşlardan alınıyordu. Atinalılar ise vergi vermezlerdi. Devlet mali sıkıntıya düştüğü için Atinalılardan vergi talep etmişti.  Yine Thoukydides’den öğrendiğimize göre küçük bir liman şehri olan Anaia, Samos adasının tam karşısında olduğu için konumu bakımından iltica yeri olarak ün yapmıştı.
Romalılar döneminde (MÖ. l.yüzyıl - MS. IV.yüzyıl ) önemli ticaret merkezlerinden biri olan Kuşadası'nda Ortaçağ'da önemli iki liman bulunuyordu. Bunlardan biri Phygela, diğeri de ve Anaia'dır.

Anaia günümüzde  "Kadı Kalesi" olarak anılan bir kale ile denizden gelecek tehlikelere karşı korunmaktaydı. Anaia, Phygela'nın güneyinde bir yerleşim yeri, liman ve Bizans çağında piskoposluk merkezi idi. Kent, XVIII.yüzyılda bir antlaşma ile Bizanslılar tarafından Cenevizlilere koloni olarak verildi. Bugünkü Kuşadası'nın olduğu yerde ise Scalanova adlı bir ortaçağ kenti yer almaktaydı. Kente "Yeni İskele" anlamını taşıyan bu adın verilmesi, Efes limanının yerini almasından dolayı idi.

Stratejik konumu ve verimli toprakları nedeniyle Bizanslılar, Selçuklular ve Aydınoğulları Beyliği arasında çekişmelere neden olan Kuşadası, 1413-1414 yıllarında Osmanlıların eline geçmiş ve önemli bir askeri üs olmuştur.

Kültür Bakanlığı, Ege Üniversitesi ve Kuşadası Belediyesi arasında 2001 yılında yapılan protokolle Kuşadası Kadıkalesi'nde başlayan kazı çalışmaları Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeynep Mercangöz başkanlığındaki 25 kişilik akademik bir ekiple devam etmektedir. Bugüne kadar yapılan kazı çalışmaları sonucunda höyük ve üzerindeki kalenin kendini göstermeye başladığını açıklayan yetkililer, kazılarda Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait çıkarılan seramik parçalar, sikkeler, heykelcikler ve birçok tarihi eser ele geçirilmiştir.

Anaia'daki kazılar sonunda ele geçen buluntu ve kalıntılar arasında  Rodos şövalyelerine ait bir gümüş sikke, Kadı Kalesi'nin kapısı olduğu sanılan kalıntılar bulunmaktadır. Ayrıca Bizans döneminde limanı koruyan Kadı Kalesi'nin Ege ve Mısırla olan ticareti sağladığı da sanılmaktadır.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder