1 Ekim 2010 Cuma

Prokonnesos (Marmara Adası)















Marmara Denizi’nin (Propontis) güneybatısında yer alan Prokonnesos, İmroz’dan (Gökçeada) sonra Marmara’nın en büyük ikinci adasıdır.
Prof.Bilge Umar’a göre Prokennesos’un ismi Hellen dilinde ceylan anlamına gelen “prox” ile ada anlamındaki “nesos” un birleşmesinden meydana gelmiştir.W.M.Ramsay’da M.Ö.2000’de Luwi dilinden gelen bu ismin Hellen dilinde değiştirildiğini ileri sürmüştür.
Prokonnesos’da Eski çağdan günümüze ulaşan kalıntılarla karşılaşılmamıştır.Tarihi kaynaklara göre M.Ö.1200’lerdeki İon göçünden sonra yerleşim başlamıştır.Antik çağlarda Miletoslular burasını deniz üssü olarak kullanmışlardır. Konumundan dolayı tarih boyunca saldırıları uğramış ve yağmalanmıştır. Bu nedenle de adanın çeşitli yerlerinde kale kalıntıları ile karşılaşılmıştır.Roma döneminde buradaki mermer ocakları işletilmiş ve önemli bir mermer yapım yeri olmuştur. Antik çağlardan günümüze kadar yararlanılan bu mermer ocaklarının %95’inin saf oluşu kalitelerinin bir işaretidir. Kalıntıları, çoğu kez 2 m.ye ulaşan mermerlerin yanı sıra Çınarlı köyündeki Bedalan Körfezi (Pîrî Reis bu limandan Petalan Limanı diye bahseder) çevresinde de kristalleri daha küçük boyutlarda olan dolamitli mermerler çıkarılmıştır.
İlk çağdan günümüze ulaşan yapı kalıntısı olmamasına karşılık, Viranköy’ün güneyindeki tepede kale kalıntısı, Kesikçiler mevkiindeki limanda da horasan duvarlarla karşılaşılmıştır. Prokennesos küçük bir kent görünümünde olmasına karşılık, Fenike donanmasınca yakılıp yıkılmıştır. M.Ö.410’da Alkibiades komutasındaki Atina donanması Kyzikos yakınlarındaki savaş öncesi burada konaklamıştır.M.Ö.408’’e Atina donanması Khalkedon ‘a (Kadıköy) kuşatmaya giderken yine burada bir süre kalmıştır.



















Prokonnesosda yüzey araştırması ve kazı çalışmalarına uzun süre başlanamamıştır. İlk kez İstanbul Arkeoloji Müzeleri adına Dr.Nuşin Asgari’nin 1971’de burada başlattığı kazılar 1978 yılına kadar sürmüştür. İlk dönem çalışmalarında Roma dönemi lahitleri ile karşılaşılmıştır. Araştırmalar ilerleyince oldukça geniş bir alana yayılmış Roma nekropolü ile karşılaşılmıştır. Burada ortaya çıkarılan lahit , mezar stelleri ve mermer parçaları düzenlenen açık hava müzesinde koruma altına alınmıştır.
Daha sonraki kazı çalışmalarında da yine çok sayıda birbirine benzer Roma lahitleri ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca lahitler içerisinde Roma altın sikkeleri ile karşılaşılmıştır. Pagan inancına göre ölünün ağzına konan para, ihtiyar kayıkçı Şaron’un onu Striks ırmağından geçirmesi içindir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder