İlçe halkı, Cumhuriyet döneminin başlangıcındaki Kurtuluş savaşında kahramanlıklar göstermiş ilçeye düşmanın girmesine izin vermemiştir. Oluşturulan sivil kuvvetlere evlatlarını veren atalarımızı saygı ile anıyorum.
4 Haziran 1919 Çarşamba günü İstiklal savaşı gazetesi şöyle yazıyordu. " Denizli'den Müftü Hulusi Efendi Denizlinin açacağı silahlı mücadeleye DİNAR halkının da iştiraki için oraya girmiştir." Genelde Dinar'da oluşturulan sivil kuvvetler Demirci Mehmet Efe'nin komutasındaydılar. Ancak diyor Şevket Süreyya Aydemir ve yazıyor. " Demirci Mehmet Efeyle düşmana sığınan Çerkez Ethem arasında bir takım Muhabereler ele geçirildi. Denizli cephesine hakim olan Demirci Efe kuvvetleri 15-20 Ekim 1920 tarihlerinde Refet Paşa komutasındaki kuvvetlerce Dinar yakınlarında İğdecikte yapılan baskınla dağıtıldı. ( Tek adam 4. bası )
Yine 5 Haziran 1919 günü İstiklal savaşı gazetesinde şunları okuyoruz. " 57'nci Tümen Komutanı Şefik bey Menderes nehri bölgesindeki kuvvetlerine Yunan'ın Denizli'ye doğru ilerlemesine mani olmak için köprülerin atılmasını emretmiş ve savaşa hazırlanılmasını istemiştir. Diğer taraftan Dinar'da bulunan mızraklı süvari bölüğü nünde Denizli'ye hareket ettiği öğrenilmiştir." ( Not: Denizliye hareket eden bölüğün başındaki komutan Binbaşı İsmail Hakkı Bey olabilir.)
Kıvanç duyarak söylüyorum ki bölüğün karargah olarak kullanıldığı ev atalarımdan kalan ve çocukluk ile gençlik yıllarımı geçirdiğim iki katlı mütevazı evimizin ilk katıdır. Şu anda Karayollarınca kamulaştırılmıştır.
Yıllar önceki bir anımı unutamıyorum.Evde benden başka kimsenin bulunmadığı bir gün evimizin önünde forsu açılmış askeri araba durdu.Belleğimde kaldığı kadarı ile Genaral Rütbesinde olan bir komutan ile hanımı olduğunu sandığım bir bayan indiler.Bahçe kapısından içeriye girdiler Komutan yanındaki bayana önce kaldıkları odayı gösterdi. Daha sonra bahçe içinden geçmekte olan arkı gösterdi.Daha sonra üst katta oturan atalarımı sormaya başladı.Sıtmaya yakalanmış bir çocuktan bahis etti.Bu kişi babammış meğer. Bir gözü kör olan bir kızdan söz etti ki bu kişi halamdı. Birde okuyan ve keman çalan bir gençten söz etti ki bu insanda müzik öğretmeni olan amcamdır.
İşte böyle anılar… Kimler gelmiş kimler geçmiş… Bu vatan için ölmüş insanları, yurdu için çarpışan gazileri şükranla anmamak mümkünmüdür ?
İlçemiz nice Devlet Büyüklerini misafir etmiş şanslı ilçelerden biridir. Büyük Önderimiz Atatürk 16 Mart 1936 tarihinde İlçemize gelerek İlçemiz ve halkını onurlandırmışlardır. Bu günün, yani 16 Mart'ın Büyük Atatürk'ün Dinar'a geliş günü olarak kutlanmasını istemek ve görmek en büyük özlemimdir. Büyük Önder Dinar'a geldiğinde şimdiki Ulu Caminin bahçesinde bulunan Türk Ocağında karşılanıp konuk edilmiştir.
Atatürk'ümüzün Dinar'a gelişleri ile ilgili fotoğrafın sadece tarafımda bulunmasından da ayrıca mutluluk duyuyorum.
İlçemize gelen 2. Devlet Büyüyümüz İsmet İNÖNÜ'DÜR. Birkaç kez Dinar'a gelmiş olan İSMET Paşa 27 Kasım 1958'de son kez ilçemize gelmiş, Gürcanlar Ailesinin deprem nedeni ile bugün yıkılmış bulunan eski evlerinde konuk edilmiştir.27 Kasım 1958'i 28 Kasıma bağlayan gece kendisine neden Demokrasiye geçtiniz sorusu üzerine şu tarihi konuşmasını yapmıştır.
" Ben ne kadar yaşayacağım. Biliyor muydum ? ve tek parti nizamı içinde bu milletin idaresini eline geçirmesi muhtelif zevatın neler yapabileceğini kim temin ederdi.Kaldı ki millet kendisinin idare hakkını ve murakebe imkanını elinde bulundurursa benden sonraki idareciler için keyfi idare ihtimali ortadan kalkacaktır. Milletin umulmadık felaketlere sürüklenmesi ihtimali ortadan kalkacaktır.Bu sebeple Milletin idaresi Halkını Milletin kendisine verdik durum budur."
İsmet Paşa, dönüşünde, kendisini konuk eden Gürcanlar Ailesi adına Sayın Ozanımız Nedret GÜRCAN'a yazdığı mektup örneğini Sayın Ağabeyim Nedret GÜRCAN özel arşivinden çıkartılarak tarafıma vermiştir.Bu nedenle kendisine teşekkürlerimi sunuyorum.
Sayın Necdet UĞUR, İsmet Paşanın bu tarihi konuşmasını 5 Aralık 1958 olarak belirtmişse de Sayın GÜRCAN bu tarihin canlı tanığı olarak tarihin 27 Kasım 1958'i 28 Kasıma bağlayan gece olduğunu belirttiler.
Cumhuriyet Dönemi Ülkemiz için aydınlanma çağı olduğundan bu ışıktan ilçemizde yararlanmıştır.Sosyal etkinlikler kendisini her alanda göstermiştir.
İlçemizin çok modern bir kütüphanesi vardır. İlk zamanlar halk evinde toplanan kitaplar halk evlerinin kapatılması ile kütüphaneye devir edilmiştir.Çocuk Kütüphanesi ilk zamanlar ayrı çatı altındayken modern kütüphanenin yapılması ile aynı çatı altında halk kütüphanesinde birleşmiştir.Kütüphanede televizyon ,video ve bant kayıt cihazları ile fotokopi makin ası bulunduğu gibi konferans salonu ve 0-5 yaş arası çocuklar için oyun odası da bulunmaktadır. Kitap sayısı hayli fazladır.Günlük gazetelerin tümü alınmaktadır.Geniş bir okuyucu kitlesi vardır.
Spor alanında kıvanç duyulacak isim Dinar'lı Mehmet Pehlivandır. Yunanlı Cimlandos gibi ender yetişen güreşçilerle karşılaştığı gibi Polanyalı, Habeşistanlı,Tekirdağlı ile birçok kez karşılaşma yapmıştır.Aslen Bulgaristan Doğumlu olan Dinar'lı Bursa İlinde Spordan sorumlu Bölge Ajanlığını yapmıştır.Yaşamı uzun süre Bursa Hakimiyet Gazetesinde anlatılmıştır.
İlçemizin en tanınmış türküsü " Cevizin yaprağı dal arasında" ise de Devlet Konservatuarında TRT tarafından repertuara alınmış Onsekiz türküsü vardır. Radyo ve Televizyon kanallarında söylenen " Dinar'da yolu gide gele aşındı" türküsü her ne kadar Antalya türküsü olarak yorumlanıyorsa bu türkününde büyük bir olasılıkla Dinar'a ait olması gerekir. Her ne ise Antalya'da bizim ilimiz değilmi ? Önemli olan çalınıp söylenmesidir. Ve Dinar isminin geçmesidir….
Türkü denilince ister istemez insan aklına oyunlarda gelmektedir. Dinar bölgelerin kesiştiği yerde olmasına karşın Folklorik yörelerinde kesiştiği noktadadır. Batı yöresinde zeybek oyunları oynanmasına karşın Güney yörelerinde de Teke halk oyunları oynanır. Hareketli ve kıvrak teke oyunları ile birlikte Acıpayam ve Tavas yörelerinin zeybekleri ağır basar. Zeybeklerin en tanınmışı ALYAZMA zeybeği dir. Diğer yayğın zeybek ise BASBAS zeybeğidir. Zeybeklerin diğeri Kırmızı gülden dal kestim zeybeği ile türkü eşliğinde oynanan Nazilli'nin Hanları zeybeğidir.
Çöl ovası taraflarında Kerem Havaları söylenir. Teke tek söylendiği gibi guruplar halinde de söylenir. Kerem Havaları genelde sevda konularını, yakınma ve ilenmeleri, mizahı, yaşamı yorumlayan veya öğüt veren dörtlükler halindedir. Sayın Saffet Uysal Kerem Havalarını Anayasa olarak niteler. Bununla kerem havalarının " Türkülerin Anası" olduğunu söyler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder