Trabzon’a bağlı bulunan Giresun ve çevresi de Moğol nüfusu altına girmiştir. İşte bu sırada, Oğuzların Üçok koluna mensup boylardan bîri olan Çepniler; Ordu, Giresun ve Trabzon illeri sınırlarına yerleşmeye başlamışlardır.
Giresun’un Türkleşmesi Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde daha da artarak devam etmiştir. Türkmenler, Sinop ve Samsun bölgesine hâkim olduktan sonra 1297′de Ünye yöresini ele geçiren Çepniler, Trabzon’a kadar akınlarda bulunmuşlardır. İbn-Bibi, EI Evamir Ul-Alaiyye adlı eserinde Türkmenlerin Çepni boyundan önemli bir kümenin 1277 yılında Sinop yöresinde yaşadığını yazmaktadır. İbn-Bibi’ye göre yine 1277′de Çepni Türkleri Sinop Şehrine denizden hücum eden Trabzon Rum İmparatoru’nu yenilgiye uğratmış, bu tarihten itibaren Canik (Canit) denilen Samsun’un doğusundan Giresun yöresine kadar uzanan sık ormanlık bölgeye giderek orayı yavaş yavaş fethetmişlerdir. İşte, Giresun’un Türkleşmesini gerçekleştiren Hacı Emir ve Oğullarının Türkmenlerin bu Çepni boyundan geldiği kesinlik kazanmıştır.
XIV. yüzyılın başlarında Çepni Türkmenlerinin akınları sırasında kalenin zapt edildiği tahmin edilmektedir. Nitekim tarihçi Panaretos’un kısa yıllığına göre 1301 ‘de İmparator II. Alezios, Kerasus’a “Koustougans” adlı Türkmen beyini yenilgiye uğratmış, surları yeniden yaptırıp kaleyi tahkim etmiştir. Panaretos’un zikrettiği bu Türkmen beyinin Küçük Ağa veya Küçdoğan olduğu belirtilmektedir. Bu Beyin bölgede etkili olan Bayram Beyle irtibatı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.
Bayram Bey Ordu ve çevresini kontrol altına alan Çepni Türkmenlerinin Beyidir. XV. – XVII. yüzyıllar arasında ve daha da sonraları Bayram Beyin Oğlu Hacı Emir Beyin döneminde Ordu Bölgesine Bayramlu Beyliği deniliyordu. Bayram Bey aynı zamanda Ordu bölgesi ile Giresun bölgesinin bir kısmının fatihi ve adı geçen bölgelerde kurulmuş olan Hacı Emirli Beyliğinin kurucusu idi.
Tarihçi Panaretos’un Chronique De Trebisonde adlı tarih günlüğünde Hacı Emir’in 1358′de Trabzon’un güneyinde ki Maçka yöresine geldiği daha sonra ülkesine döndüğü ve ayrıca 1361′de Giresun’a bir hücumda bulunduğu da kaydedilmektedir.
Hacı Emir 1364′te hastalanınca beyliğin yönetimine oğlu Süleyman geçti. Daha sonra iyileşip yönetimi yeniden ele almak istediyse de oğlu Süleyman buna karşı çıktı. Baba ile oğul arasındaki bu iktidar mücadelesinden yararlanmak isteyen Canik Beyi Tacüddin Caniti Hacı Emir’in topraklarına saldırınca, Hacı Emir’in oğlu Süleyman Bey dönemin etkin kişilerinden Sivas ve Kayseri Hükümdarı Kadı Burhaneddin Ahmed’in yardımına sığındı. İkisi arasında arabuluculuk yapmayı kabul eden Kadı Burhaneddin, Tacüddin’e elçi ve mektuplar göndererek ilişkilerin düzelmesine çalıştı. Tacüddin Caniti Kadı Burhaneddin’in elçisi Şeyh Yar Ali’ye, Süleyman Bey’e dokunmayacağına söz verdiyse de elçi daha Sivas’a dönmeden Süleyman Bey’in ülkesine yeniden saldırdı. Çatışma sırasında Tacüddin Süleyman Bey’e yenilip öldürülünce, Niksar yöresi Kadı Burhaneddin’in egemenliği altına girdi. Süleyman Bey de Kadı Burhaneddin’e bağlanıp, içişlerinde bağımsız olarak yönetimini sürdürdü.
Beylik içi birliği sağlayan Süleyman Bey 1397′de Giresun şehrini ele geçirdi ve böylece Giresun ve çevresinin Türkleşmesi süreci noktalanmış oldu. Bilindiği gibi Trabzon Şehri de 1461′de Fatih Sultan Mehmet taralından fethedilmek suretiyle, Kuzey Karadeniz Bölgesinde iki yüz elli yıldan fazla egemen olan Rum İmparatorluğu’na son verilmiştir.
Giresun’un Türkleşmesi yanlış bir kanaat olarak Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon’u fethiyle beraber gösterilmiştir. Giresun’un Osmanlı Devleti’ne bu devirde katıldığı doğrudur. Oysa Giresun’un Türkleşmesi 1397′de Bayramlu Çepni Türkmen Beyi Emir Süleyman Bey’in Giresun’u fethetmesiyle gerçekleşmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder