Yaşayanın dilinden bizzat anlatım:
Yaklaşık 20 sene evveldi.
Namaz kılmak için genellikle mahallemizdeki camiye giderdik.
Yaklaşık 20 sene evveldi.
Namaz kılmak için genellikle mahallemizdeki camiye giderdik.
Camimizin imamı da Şeyh Hadi isimli, mahalleli tarafından sayılıp sevilen,güvenilen bir zattı.
Günlerden bir gün akşam namazı kılmak üzere camiye biraz erken gitmiştim. Abdest almak için aşağı kattaki abdesthaneye indim.
Tuvaletlerin boşalmasını beklerken kapılardan biri açıldı.
İmam Şeyh Sadi dışarı çıktı.
Selamlaşıp hal hatır sorduktan sonra hocaefendinin abdest almadan yukarı çıktığını fark ettim.
Çok şaşırmıştım.
Başka da abdest alacak yer olmadığına göre hoca nerede abdest alacak diye merak ederek peşini takip ettim.
Hayretle hocanın abdest almadan direk camiye girip mihraba yöneldiğini gördüm.
Ezan ve kameti okuyup namaz kıldırmaya başladı.
Arkasında saf tutanlar da ona uyarak tekbir getirip saf bağladılar.
Ben ise yerimde donup kalmıştım.
Hemen koşup, senelerdir ahbaplığımız olan Hacı Ali Efendinin yanına gidip, bir bir şahid olduklarımı anlattım.
Bana tam güveni olan Hacı Ali de şaşkınlık içinde:
"Madem hoca abdestsiz namaz kıldırıyor o halde biz de münferit kılarız" dedi.
Derken bu olay mahalledeki müslümanlar arasında yayıldı.
Ben ve arkadaşlarım Şeyh Hadi'nin abdestsiz namaz kıldırdığını herkese anlattık.
Böylece cemaat dağıldı.
Artık kimse onun arkasında namaz kılmıyordu.
Bu olay onun itibarını sarstı.
Ailesiyle de arası açıldı.
Karısı onu terk etti.
Çocukları da onu dışladılar.
O da imamlığı bırakarak şehri terk etmek mecburiyetinde kaldı.
Hatta bazıları, onun hakkında; aslında müslüman olmadığı, casusluk yaptığı, ecnebi olduğu, ... vs konuşmaya başladılar.
Ve bir daha ondan haber almadık.
Ta ki, iki sene sonra Umreye gitmek nasib oldu.
Orada hava şartlarından dolayı bir hayli hastalandım.
Memleketime döndükten sonra doktora gittim.
Hap ve iğne yazdı.
Ertesi günü abdest alıp namaz kılmak üzere camiye giderken, yol üzerindeki kliniğe uğrayıp, o günkü iğnemi yaptırdım.
Henüz ezan okunmamıştı.
Tuvalete gidip iğne yeri kanamış mı diye bakmayı düşündüm.
Tam tuvaletten çıkıyordum ki, aklıma Şeyh Hadi geldi.
Birden gözlerim karardı.
Dünya sanki başıma yıkılır gibi olmuştu.
Yoksa Şeyh Hadi de benim gibi iğne yerini yıkamak için mi tuvalete girmişti.
Yani adamcağız abdestli miydi???
Aklım durmuştu.
Sabaha kadar uyuyamadım o gece.
Cahil ben ve benden daha cahil dindar arkadaşlarım nasıl olmuştu da, bilmeden anlamadan araştırmadan ve yüzleşmeden, güya Allah rızası için...
Şeyh Hadi'nin haysiyetiyle oynamış, itibarını beş paralık etmiş, evini yıkmış, eşinin çocuklarının bile onu terk edip dışlamasına yol açmıştık!
Ertesi sabah onu aramaya başladım.
Çarşıda Hacı Ahmed isminde ıtırcı bir zat onu biliyor dediler.
Hemen gittim.
Nur yüzlü simasıyla beni karşıladı.
Sordugumda da şöyle cevap verdi:
"İki sene önce idi.
Hadi Efendi bana gelerek çok üzgün ve dertli bir vaziyette oturdu.
Ne oldu deyince de şöyle dedi:
"YAPTIRDIĞIM İĞNENİN YERİNİ YIKAMAK İÇİN TUVALETE GİRMİŞTİM.
ABDEST BOZMAMIŞTIM.
AMA BİRİLERİ BANA HİÇ SORMADAN, ABDESTSİZ NAMAZ KILDIRIYOR DİYE İFTİRA ETTİLER.
CEMAAT DE BUNA KANIP BENİ DIŞLADILAR.
BANA NELER YAPILDIĞINA ŞAHİD OL DİYE BUNLARI ANLATIYORUM.
BU ŞEHRİ TERK EDİYORUM.
IRAK NECEF TARAFINA GİDECEGİM, dedi ve gitti.
Bir daha da görmedim Onu..."
Allahım ben ne halt işlemişim böyle!!!
Hüngür hüngür ağladım..
Tam 20 senedir her Necef'e gidip gelene O'nu soruyorum.
Ama mazlum Şeyh Hadi'den hiç bir haber yok.
Ve artık yerimden kımıldayamayacak kadar hastayım.
Gidip bulabilecek helalleşebilecek halde değilim.
Evet dostlar!...
Duyduklarımız ya da gördüklerimiz gerçek olsa dahi, aslı bambaşka olabilir.
Bir kişi ya da olay hakkında gerçeği tümüyle bilmeden bir kanaate varmak, yorum yapmak zulümdür.
Hakikati bilmek için bırakın bize bir başkası tarafından söyleneni, kendi gözümüzle gördüğümüz, kulağımızla duyduğumuzu dahi bizzat o şahısla konuşup tahkik etmek mecburiyetindeyiz.
İşte vebali bu kadar ağırdır....
VESSELAM...
Çok acı...
Bir saat önceden abdestli de olabilir...
Aman bu hataya düşmeyelim...
Unutmayalım ki, fitne de Şeytandandır....
İbret alalım bu hikayeden.
Günlerden bir gün akşam namazı kılmak üzere camiye biraz erken gitmiştim. Abdest almak için aşağı kattaki abdesthaneye indim.
Tuvaletlerin boşalmasını beklerken kapılardan biri açıldı.
İmam Şeyh Sadi dışarı çıktı.
Selamlaşıp hal hatır sorduktan sonra hocaefendinin abdest almadan yukarı çıktığını fark ettim.
Çok şaşırmıştım.
Başka da abdest alacak yer olmadığına göre hoca nerede abdest alacak diye merak ederek peşini takip ettim.
Hayretle hocanın abdest almadan direk camiye girip mihraba yöneldiğini gördüm.
Ezan ve kameti okuyup namaz kıldırmaya başladı.
Arkasında saf tutanlar da ona uyarak tekbir getirip saf bağladılar.
Ben ise yerimde donup kalmıştım.
Hemen koşup, senelerdir ahbaplığımız olan Hacı Ali Efendinin yanına gidip, bir bir şahid olduklarımı anlattım.
Bana tam güveni olan Hacı Ali de şaşkınlık içinde:
"Madem hoca abdestsiz namaz kıldırıyor o halde biz de münferit kılarız" dedi.
Derken bu olay mahalledeki müslümanlar arasında yayıldı.
Ben ve arkadaşlarım Şeyh Hadi'nin abdestsiz namaz kıldırdığını herkese anlattık.
Böylece cemaat dağıldı.
Artık kimse onun arkasında namaz kılmıyordu.
Bu olay onun itibarını sarstı.
Ailesiyle de arası açıldı.
Karısı onu terk etti.
Çocukları da onu dışladılar.
O da imamlığı bırakarak şehri terk etmek mecburiyetinde kaldı.
Hatta bazıları, onun hakkında; aslında müslüman olmadığı, casusluk yaptığı, ecnebi olduğu, ... vs konuşmaya başladılar.
Ve bir daha ondan haber almadık.
Ta ki, iki sene sonra Umreye gitmek nasib oldu.
Orada hava şartlarından dolayı bir hayli hastalandım.
Memleketime döndükten sonra doktora gittim.
Hap ve iğne yazdı.
Ertesi günü abdest alıp namaz kılmak üzere camiye giderken, yol üzerindeki kliniğe uğrayıp, o günkü iğnemi yaptırdım.
Henüz ezan okunmamıştı.
Tuvalete gidip iğne yeri kanamış mı diye bakmayı düşündüm.
Tam tuvaletten çıkıyordum ki, aklıma Şeyh Hadi geldi.
Birden gözlerim karardı.
Dünya sanki başıma yıkılır gibi olmuştu.
Yoksa Şeyh Hadi de benim gibi iğne yerini yıkamak için mi tuvalete girmişti.
Yani adamcağız abdestli miydi???
Aklım durmuştu.
Sabaha kadar uyuyamadım o gece.
Cahil ben ve benden daha cahil dindar arkadaşlarım nasıl olmuştu da, bilmeden anlamadan araştırmadan ve yüzleşmeden, güya Allah rızası için...
Şeyh Hadi'nin haysiyetiyle oynamış, itibarını beş paralık etmiş, evini yıkmış, eşinin çocuklarının bile onu terk edip dışlamasına yol açmıştık!
Ertesi sabah onu aramaya başladım.
Çarşıda Hacı Ahmed isminde ıtırcı bir zat onu biliyor dediler.
Hemen gittim.
Nur yüzlü simasıyla beni karşıladı.
Sordugumda da şöyle cevap verdi:
"İki sene önce idi.
Hadi Efendi bana gelerek çok üzgün ve dertli bir vaziyette oturdu.
Ne oldu deyince de şöyle dedi:
"YAPTIRDIĞIM İĞNENİN YERİNİ YIKAMAK İÇİN TUVALETE GİRMİŞTİM.
ABDEST BOZMAMIŞTIM.
AMA BİRİLERİ BANA HİÇ SORMADAN, ABDESTSİZ NAMAZ KILDIRIYOR DİYE İFTİRA ETTİLER.
CEMAAT DE BUNA KANIP BENİ DIŞLADILAR.
BANA NELER YAPILDIĞINA ŞAHİD OL DİYE BUNLARI ANLATIYORUM.
BU ŞEHRİ TERK EDİYORUM.
IRAK NECEF TARAFINA GİDECEGİM, dedi ve gitti.
Bir daha da görmedim Onu..."
Allahım ben ne halt işlemişim böyle!!!
Hüngür hüngür ağladım..
Tam 20 senedir her Necef'e gidip gelene O'nu soruyorum.
Ama mazlum Şeyh Hadi'den hiç bir haber yok.
Ve artık yerimden kımıldayamayacak kadar hastayım.
Gidip bulabilecek helalleşebilecek halde değilim.
Evet dostlar!...
Duyduklarımız ya da gördüklerimiz gerçek olsa dahi, aslı bambaşka olabilir.
Bir kişi ya da olay hakkında gerçeği tümüyle bilmeden bir kanaate varmak, yorum yapmak zulümdür.
Hakikati bilmek için bırakın bize bir başkası tarafından söyleneni, kendi gözümüzle gördüğümüz, kulağımızla duyduğumuzu dahi bizzat o şahısla konuşup tahkik etmek mecburiyetindeyiz.
İşte vebali bu kadar ağırdır....
VESSELAM...
Çok acı...
Bir saat önceden abdestli de olabilir...
Aman bu hataya düşmeyelim...
Unutmayalım ki, fitne de Şeytandandır....
İbret alalım bu hikayeden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder