Köfteci Cin Ali...
Asıl adı, İbrahim Edhem Baldan.
Cin Ali lakabı, babasından kalmış.
Tatlı, tombul, konuşkan bir insan olan Köfteci Cin Ali, Hacı Veyiszâde Hoca Efendi'yi anlatıyor:
Cihanbeyli'den bir Kürt vardı.
Hocayı çok seven bir adam.
Ahditmiş bu Hocaya bir yemek yedireyim diye.
Bir gün bana geldi:
-Yaav arkadaş, böğle böğle böğle!
Senin buraya çok gelirmiş Hoca.
Bana bir yardımcı ol da, Hocaya bir yemek yedireyim ben! dedi.
Ben de:
-Peki arkadaş, sana yardımcı olmaya çalışayım amma...
Hocanın tembihatı var bana: "Benim yemek paramı vermeye kalkan olursa alma!
Bazı insan ar arşınla ölçer, bazı insan var okkayla tartar!
Onun için sakın kimseden para alma benim için!" diye sıkı sıkı tembih etti bana.
Onun için, bir gün sen akşam namazından sonra gel!
Burada otur bekle!
Hoca yemeğini yedikten sonra; "İbrahim Ağa, böğün Hoca benim misafirim olsun!" de bana.
Gerisini ben hallederim, dedim.
Adam da:
-Olur! dedi, sevindi.
Neyse bir akşam, adam geldi, oturdu.
Biraz sonra Hoca da geldi.
Ellerini bastonunun üstüne, çenesini de ellerinin üstüne koydu şööyle oturuyor.
Asıl yiyeceği yemek neyse onu getirmeden ekmek, su, salata gibi şeyler koymayız Hocanın önüne, hiç.
Yiyivirir! Ne koyarsanız, yemeğin gelmesini beklemeden yiyivirir, içivirir...
Bir gün sebebini merak ettim, soracam.
Daha ben sormadan o kendisi söğleyiverdi:
-İbrahim Efendi, önümüze konulanları yemez de yemek beklersek, önümüze konularlar gücenirler.
Bizi beğenmiyor, diye güceniller.
Vallaha böğle!.. Böğleydi... Kalbinizden geçen şe- yin cevabını veriveriydi temam!
Onun için, biz, yemeğini getirinceye kadar önüne ekmek, su, salata gibi şeyler koymazdık Hocanın.
Neyse Hocanın sofrasını kurduk, yemeğini yedi gidecek.
Hocaya ikramda bulunmak isteyen adam yerinden kalkamadı.
Ben Hocayı biraz daha bekletmek için:
-Hocam, bir de kahve için! dedim.
Hoca sade kahveyi çok severdi:
-Olur! dedi.
Kahvesini söğledik.
Hoca kahvesini içti, kalktı gidiyor, adam gine kalkamadı.
Adama bir hal oldu sanki..
Derken Hoca kalktı.
Vallaha aynen böğle, ben daha gine bişiy dimeden:
-Bu gün bu adamın misafiri olmuş olalım, Es-Selamü Aleyküm! dedi, çıktı.
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.404, 405, 406, 407.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder