14 Ekim 2025 Salı

Hz.Hızır'la ile Lâdikli Ahmed Ağa'nın İlk Tanışması

Hacı Veyiszâde'nin yeğeni Ali Ulvi Kurucu anlatıyor:

Ben Lâdikli'nin Hızır'la konuştuğunu, öyle bir tecelliye mazhar olduğunu işitmiştim.
Kendisi, o işin nasıl başladığını şöyle anlatırdı:

Arkadaş, ben câhilim. 
Azizim kardeşim, ben cahilim, 
Ümmi bir insanım. 
Askerde, Çanakkale savaşında bulundum. 
Bir sırtta yaralandım. 
Tedavi ettiler. 
Çok zayıf düşmüştüm. 
Memleketime gideyim diye tebdil-i hava için izin verdiler. 
Fakat ben Çanakkale'den Lâdik'e nasıl giderim? diye düşünüp, dertli dertli oturuyordum.
Bir zat geldi, bana sordu:
-Nereye gitmek istiyorsun?
-Tebdil-i hava verdiler. 
Fakat çok kan kaybetmişim. 
Hiç halim yok. 
Nasıl gideceğime şaşıyorum. 
Annem var. 
Annemi çok özledim. 
O da beni bekler... diye hâlimi anlattım.

Vakit gece vaktiydi. 
O zatın yanında bir at vardı. 
Bana:
-Bin ata! dedi. 

Bindirdi... 
Köye geldik:
-Bildin mi köyünü? diye sordu.
-Evet bildim, burası bizim Lâdik, dedim.
-İşte evin orda, evini bul, diye beni bıraktı.

İşte o zamandan beri, öyle bir hâli Allah'ım bana verdi.
Yoksa ben cahilim, ümmiyim, ilmim yok.

Ahmed Ağa'nın böyle çok mütevazı bir hâli vardı. 
Başı sıkıldığı, bir müşkili olduğu zaman Hızır'a müracaat edebiliyormuş. 
Bu kendisine, Cenab-ı Hakk'ın ilm-i ledünden verdiği bir hal olacak... 
Konya'da çok meşhurdur ve Konyalılar çok hallerini bilirler...

*Lâdikli Âşık Ahmed Hüdâî, Ahmet Elma, 2011, 5.Baskı, S.34, 35.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder