15 Mayıs 2025 Perşembe

Bir ekmek kadayıfını 1 Mecid'e yedirirsen, bir daha gelmeyiz!

Hacı Veyiszâde'nin Talebesi Şükrü Bağrıaçık Hoca anlatıyor:

Çok titizdi, çok pratik bir insandı Hacı Veyiszâde Hoca Efendi. 
Gevşekliğe yer yoktu hayatında.
Gecesi gündüzü dolu bir insandı.
Hoca Efendi'nin insaniyetini ve İslâmiyetini aşan bir başkasına rastlamadım ben.

Hacı Veyiszâde Hocamızın ağzından Şükrü Hoca anlatıyor bunu:

Bir gün, bizi çok seven, Topraklık'ta bir ahbabımız varıdı. 
Onu ziyarete gittik, bizim birâderle...
(Bizim birader dediği, kardeşi İbrahim Efendi; Ali Ulvi Kurucu'nun babası)
Çok memnun oldu, O Topraklık'daki ahbab.
Ziyaretimizi yaptık, kalktık, çıkacağımızda, dış kapıda bizi uğurlarken, bizim birâdere: 
Hocam, siz hani falana kefil olduydunuz ya? 
Bir mecid? 
Onu o arkadaş ödemedi! dedi.

"Öyle mi?" dedim, hemen çıkardım bir mecidini verdim. 
Neyse adam memnun oldu filan:
-Gine beklerim Hocam! İşte şöğle de böğle de dirken, arkadaşına kefil olan bizim biråder: 
-Yok, bi daha gelmeyiz. 
Bir yanık ekmek kadayıfını bize böğle bir mecide yedirirsen, bir daha gelmeyiz! demesin mi?

Olayın bu bölümünde hepimiz epey güldük. 

Kefil olduğu arkadaşı yüzünden zor durumda kalan İbrahim Efendi öyle söyleyince Hacı Veyiszâde Hocamız: 

-Hay bizim oğlan neye böyle söğledin bunu? deyince, kardeşi İbrahim Efendi: 
-Ama âbi, olur mu gaari? 
Şuraya ziyârete geldiydik... 
Benim birine bir kefilliğim vardı.
Adam borcunu ödememiş. 
Şimdi onu hatırlatmanın alemi var mıydı? demiş. 

Burada da hep birlikte epey gülüştük. 

* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.435, 436.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder