5 Mayıs 2025 Pazartesi

Hacı Veyiszâde'ye Verilen Emanet Paranın Akıbeti

Hacı Veyiszâde'nin oğlu Mehmet Kurucu Hoca, babasını anlatıyor:

Babam, purostat oldu. 
Onun bunun karışmasıyla Ankara'ya götürdük. 
Said Yücesoy vardı işte, o da orada, doktor...
Kırkbeş gün kaldı orada hastahanede, Tıb Fakültesinde.
Sonra, ameliyat oldu, geldi, iyileşti.
Fakat bu sefer enfarktüs geçirmeye başlayınca, hasta babama çok düşkün olduğum için moralim bozuk. 
Hatta o gün Kemal Edib Kürkcüoğlu vardı.
O da burdaydı. 
Hatta Fevzigili de o gün akşam topladık. 
O gün akşam babam çok ağırlaştı.
Cuma yaklaştı filan... 
Her neyse, ne olacağısa... 
Babamın rahatsızlığıyla çok meşgulüm.

Çarşıdan giderken, birisi didi ki: 
-Dur hele sana bişiy diyecem! dedi. 
-O sıra değil, babam çok hasta filân, dedim.
-Dur yaav, bu mühim, çarşı yıkılıyor, dedi.

Datlıguyulu Hacı Siyit diye bir adam vardı. 
Adam ölmüş, yiğenleri miras derdine düşmüşler.
Adam bilâ veled (çocuksuz) olunca, yiğenleri de hayırsız çıkınca, daha sağlığındayken nesi var nesi yoksa, hayra hasenata dağıtmış geçmişti. 
İşte o dağıtma esnasında elli sarı lira da babama getirmişti: "Medine'ye gidecek, fakirlere verilecek!" diyerek.
İşte o sarı liralar, bir kaç gün benim kasada durmuştu, bozdurularak Medine'ye gönderilmeden evvel.
Adamlar -yiğenleri- bu paranın peşindeymişler meğer.
Halbukise o para çoktaaan gitmişti yerine. 
Fakat bunlar vesveseye düşmüşler. 
O sarı liraların hâlâ bizde durduğunu düşünmüşler: 
Bu para olsa olsa, Hocanın oğlunun kasasında, demişler. 
Hocayı dava idelim, yemin verdirelim! 
İşte şöğle böğle dirken, babamın ömrü tükenmiş.

Şimdi bunlar da taziyeye geldiler.
Tığlı Mehmed Efendi varıdı, kokuculuk filân yapmıştı, o mu?
Onun da eniştesi olur, onun yiğenleri.
Tığlı Memed Efendi de gelince beraber: 
Şimdi, ömrümde panga görmedim, ondan sonra da senet vermedim, elimden geldiği kadar haram yememeye, yedirmemeye çalıştım, çabaladım. 
Hep helâl kazanmak için uğraştım. 
Bununla beraber, dükkanımın yanında ikinci bir dükkan aldığım için babam benim yanıma bir daha gelmedi gardaş: "Ben Memetten dine hizmet beklerim, o külfeti artırıp gider!" diyerek.

Bir gün İmam Hatib'den geldi. 
Arada benim de gögnümü alır: 
-Senin yeni dükkana gelmedik amma, dedi.

Geldi, şöğle acı acı bir baktı amma... 
O bakış içimi hâlâ deliyor yani...
-Bu kadar dikkat ettiğim halde benim dükkana gelmeyen adam, oğlunun kasasına ilin parasını koyacak üstüne yatacağımış öğle mi?
Düşünün bir, didim Tığlı'ya...

-Yoo, Hocam, öğle değil de, filan...
-Öğlesi böğlesi mi var yaav, Allah'ı severseniz... 
Babam dünyaya, dünyalığa bir göz kırpımı kadar bile meyil vermemiş bir insanken, siz onu nerdeyse hırsız tutacaksınız yahu! dedim, saydım döktüm gari...

* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.377, 178, 379.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder