5 Mayıs 2025 Pazartesi

Ezber Sınav

Meslek derslerinden alındığımız imtihanlar büyük ölçüde tamamlandı. 
Sınav sonuçları açıklanan tüm imtihanlardan 9-10 almışım. 
Tamam artık, Kur'an okumadan da dokuz veya on alabilirsem il kadrosuna giderim diye düşünüyorum. 
En son Kur'an-ı Kerim sınavına gireceğim. 
Aldılar beni içeriye.
Karşımda imtihan heyeti var. 
Heyet başkanı sordu:
-Hafız mısın delikanlı?
-Değilim, dedim.
-Peki ezberin nasıl?
-Fena değildir efendim, pek çok sûreyi ezberden okuyabiliyorum.
-Kaç sûre?
-Yirmiye yakın.
-Nebe Sûresi'nin ikinci sayfası ezberinde mi?
-Ezberimde efendim.
-Oku dinleyelim.


Besmele çektim ve okumaya başladım. 
İlk iki ayeti okudum sonrasını unuttum. 
Aklıma gelmiyor gerisi. 
"Eyvah!" dedim içimden.
"Hatırlayamazsam ilçeye ya da köye gideceğim; puanım düşecek çünkü!" düşüncesi şimşek gibi dönüp dururken aklıma ilginç bir çözüm yolu geldi. 
Ayetleri başka bir veçheyle daha okuyabilir ve o arada hatırlamaya çalışabilirdim. 

O zamanlar Abdüssamed'i çok dinlerdik. 
Meşhur Mısırlı kâri. 
Sesiyle ve okuyuşuyla milyonları kendisine hayran bırakmış, sesiyle İslam'ı tebliğ etmiş, büyük kâri Abdüssamed'in kasetleri eljmizde dolaşırdı, dolaplarımızdan eksik olmazdı. 
Timurtaş Uçar Hoca'nın da kasetleri aynı şekilde. 
Abdüssamed'den Nebe Sûresini çokça dinlemiştim. 
Her ayeti üst üste birkaç veçheyle okuduğunu hatırlayınca onu taklit edeyim, dedim. 
Farklı ama İslam'ın ruhuna, Kur'an'a ters düşmeyecek şekilde öyle güzel bir kıraattir ki o okuyuş; mest olursunuz. 
Kasetler aklıma gelince çözümü bulduğumu düşündüm. 
Aynı ayetleri bir de öbür türlü okumaya çalışacak ve sonrasını hatırlayacaktım. 
Umudum bu idi. 
Bir daha besmele çektim, yeniden başladım ve iki ayeti farklı vurgularla okudum.
Fakat sonrası yine aklıma gelmedi. 
Bayılacak gibi hissettim kendimi. 
Abdüsamed bir başka şekilde daha okuyordu; şurayı şöyle uzatıyordu diye düşünüp besmele çekerek aynı yeri tekrar okudum. 
Artık sonuna gelmiştim. 
Okuyabileceğim bir başka şekil kalmamıştı.
"Hocam, bundan sonrasını hatırlayamıyorum," diyecektim ki heyet başkanı hafif tebessüm ederek 
-Yeter, kesebilirsin delikanlı, dedi. 
-Tamam efendim, dedim. 

Diğerlerine dönerek ve yine tebessüm ederek:
-Biz her ayeti üç veçhe dinlersek sınavı bitiremeyiz. Çıkabilirsin, 10, dedi. 

İnanamadım ama öyle idi. 
Devamını unuttuğum bir sûreden on almıştım. 
Dışarıya çıktım ve kendi kendime dedim ki:
"Allah'ım, sen her şeyin sahibisin ve her şeye kadirsin. Vazgeçseydim, hatırlayamadım deseydim,
muhtemelen 3 veya 5 puan alıp çıkacaktım. 
Elimden geleni yaptım, çare aradım ve başardım."

Ömrüm genellikle sıkıntılarıma çare aramakla geçti. 
Her defasında şunu öğrendim: 
Bir hayale, bir hedefe doğru gidiyorsan asla pes etmeyeceksin. 
Engel çıktığında vazgeçmek yok, devam edeceksin. 
Bütün kapıları zorlayacaksın. 
Bütün kapıları zorladın, açılmadı mı? "Benden bu kadar Rabbim," diyeceksin ve yakarışta bulunacaksın. 
"Gideceğim başka kapı yok; senin ikramın ve lütfun tek kapımdır benim. 
Çünkü ben, verdiğin irade ile vazifemi yaptım. 
İrademin dışında kalanlar sana ait. 
Hayrı da şerri de sen bilirsin. 
Hayırlı olanı ver Rabbim."

Allah bir kapı açarsa hedefine doğru gidersin, açmazsa başka hedeflere yönelirsin. 
Ama asla vazgeçmek yok. 
O gün orada yeniden müşahede ettim bunu. 
Yıllar sonra pek çok defa karşıma çıktı bu durum. 
Ama değişen bir şey yok. 
Çalışırsın, nasipte varsa ulaşırsın.

  • Omuzlarımda Dünya, Nurullah GENÇ, Timaş Yayınları, 2022, 5.Baskı, S.145, 146, 147.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder