2 Eylül 2010 Perşembe

İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı

Tarihçesi ve Amacı
DARÜ’L ELHAN
Osmanlı döneminde İstanbul’da kurulmuş ilk resmi musiki okulu. Darü’l Elhân’ın hazırlayıcısı olan kurum, 1914’te kurulmuş olan Darülbedayi’nin musiki koludur. İstanbul Şehremaneti’ne bağlı olarak kurulan Darülbedayi, tiyatro, sahne musikisi, Türk ve Batı musikisi türlerinin tümünü bir arada ele almayı amaçlayan ulusal bir konservatuvardı. Namık Kemal’ın oğlu Ali Ekrem Bey’in ( Bolayır ) önerdiği Darü’l Elhân adı da anlamca “ Konservatuvar ” terimini karşılamaktadır.
Darülbedayi biri tiyatro, öbürü musiki olmak üzere iki bölüme, musiki bölümü de Şark ve Garp musikisi olmak üzere iki şubeye ayrılmış, tiyatro bölümü müdürlüğüne Reşad Rıdvan Bey, Musiki bölümü müdürlüğüne de Ali Rıfat Bey ( Çağatay ) getirilmiştir. Çalışmalar değişiklik ve onarımdan sonra Şehzadebaşı’ndaki Letafet Apartmanı’nda başlatılmış, ancak okulun resmen açılış töreninin hazırlandığı sırada 1. Dünya Savaşı patlak verince müdür Andre Anine geri dönmüş, okuldaki eğitim öğretim ( Ağustos 1914 ) ertelenmiştir. Bununla birlikte okulun öğretmen ve öğrencilerinden bir kısmı Ferah Tiyatrosunda zaman zaman temsiller vererek sürdürmüşlerdir.
Batı musikisi bölümü bir süre sonra kapanmış, Türk Musikisini çöküşten koruma, klasik eserleri notaya alarak tespit etme, musiki zevkini toplamak yayın amacını güden Türk Musikisi bölümü icra çalışmalarına devam etmiş ve bazı musikili temsillere katkıda bulunmuştur. Savaş şartlarının güçlüğü ile baş gösteren mali sıkıntılar 14 Mart 1916’da bu bölümün de tamamıyla kapanmasına yol açmıştır.
Darülbedayi’nin kapanmasından sonra yeni bir musiki okulu açılması için maarif nezaretinde bir rapor sunmuş olan Abdülkadir Bey’in ( Töre ) raporu görüşülerek Bakanlıkta dönemin ünlü sanat musikisi üstatları ile düzenlenen toplantı sonunda bir “ Musiki Encümeni ” oluşturulmasına karar verilmiştir. Eski Evkaf nazırı ve Washington büyükelçisi besteci Yusuf Ziya Paşa Başkanlığındaki musiki encümenine hazırlanan talimatname gereğince musiki hocası yetiştirecek ve daha çok Türk Musikisine ağırlık verecek bir okul olan Darü’l – Elhan’ın kurulduğu bildirilmiştir. Okulun adı Ziya Paşa’nın teklifi ile konulmuş olup, “ Nağmeler Evi ” anlamındadır. “ Musiki encümen ve Darü’l-Elhan talimatnamesi ” V. Mehmet’in ( Reşad ) “ İrade-i Saniyesi ” ( 9 Aralık 1916 ) ve Meclis-i Vükela kararı ( 1 Ocak 1917 ) ile kabul edilmiştir. Bu talimatname ile kadınların ve erkeklerin ayrı öğrenim görmesi ve halka musiki icrası ile görevli fasıl heyetleri kurulması öngörülmüştür.

14 Eylül 1925 te Darü’l-Elhan İstanbul Valisi Haydar Bey’in ( Yuluğ ) ilgisi ile ve Musa Süreyya Beyin yönetiminde Belediyeye bağlı olarak tekrar açılmış ve yönetmeliği değiştirilmiştir. Musiki Encümeni kaldırılmış kuruma “ Batı Musikisi Bölümü ” eklenmiş, alınacak öğrencilerin hazırlık sınıfından sonra bölümlere ve bu bölümlerde yer alan ihtisas sınıflarına ayrılmasına karar verilmiştir. Hazırlık sınıfından sonra üç yıl süreli Batı Musikisi bölümünde, Şan, Piyano, Keman, Alto, Viyolonsel ve öteki saz sınıfları yer almış ve bu bölüme dönemin şu tanınmış musikicileri öğretmen olarak atanmıştır. Zeki bey, Ekrem bey ( Keman ) ; Hegei, Sadri bey, Nezihe Hanım, Radeglia ( Piyano ) ; Muhittin Sadak ( Viyolonsel ) ; Kadri Bey ( Flüt ) ; Veli Bey, Adil Bey ( Orkestra âlâtı ) ; Asuman Hanım, Şerafettin Bey ( Teganni ) ; Musa Süreyya Bey ( Tarih-i Musiki ve Kompozisyon ) ; Edgar Manas ( Koro ve Kompozisyon ) ; Ali Ekrem Bey ( Edebiyat ve Musiki Estetiği ). Darü’l- Elhan’ın en verimli olduğu dönem bu yıllara rastlar. Öğretimde olduğu kadar sanat faaliyetlerinde ve yayınlarında kurum başarılı sonuçlara ulaşmıştır. Şark ve Garp musikisi şubelerinin ortak olarak düzenlediği, Galatasaray Lisesi Salonu, Tepebaşı Kışlık Tiyatrosu, Union Française gibi yerlerde verilen konserler oldukça ilgi toplamıştır. Batı musikisi bölümü öğretmenlerinden Cemal Reşit, Muhittin Sadak, Mesud Cemil, Ekrem Besim Beyler, Seyfettin ve Seza Asaf kardeşler, Hegei ve Nimed Vahid, çeşitli gruplar halinde ve bazı konuk sanatçılarında katılımıyla Union Française sahnesinde sürekli konserler vermişlerdir. O dönemin konser programları incelendiğinde hem klasik, hem de yeni bestelenmiş eserleri içeren zengin bir repertuarın icra edilmiş olduğu görülür. Bu konserlerde öğretmen ve öğrencilerin katılımıyla kurulan orkestra ve icra heyetlerinin Batı Musikisinde Musa Süreyya Bey ile Zeki Bey ( Üngör ), Türk Musikisinde ise İsmail Hakkı Bey, muallim Sedat ( Öztoprak ) ve muallim Ziya Bey yönetmişlerdir.
BELEDİYE KONSERVATUVARI
İstanbul Belediyesi’ne bağlı olarak musiki eğitimi veren okul, daha önce “ Darü’l – Elhan ” adını taşıyordu. 1986’da İstanbul Üniversitesi’ne devredilerek İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı adını almış ve bu kuruma farklı bir statü getirilmiştir.
Cumhuriyet öncesi dönemde kurulmuş, yalnızca Türk musikisi eğitimi veren Darü’l - Elhan, Belediye konservatuvarına dönüştürüldükten sonra batı türü bir konservatuvar olarak örgütlenmiş, bu ad ve kişilikle uzun yıllar İstanbul’un sanat hayatına katkıda bulunmuştur. Cumhuriyet döneminin ilk resmi musiki kurumu olan bu konservatuvardan, birçok sanatçı, teorisyen ve eğitimci yetişmiş, uzun yıllar ilgiyle izlenilen düzenli konserlerle İstanbul halkına musiki kültürü verilmiştir.
1926’da İstanbul Şehremaneti’ne bağlanmış olan konservatuvarda Maarif Vekaleti’nin 9 Aralık 1926 tarih ve 176 no’lu tebligatıyla Türk musikisi eğitimi yasaklanmış, yönetim ve öğretim programı tamamıyla değiştirilmiştir. Darü’l - Elhan’dan ayrıldıktan sonra “İstanbul Konservatuvarı” adıyla faaliyet gösteren kurumun İstanbul Belediye Konservatuvarı adını kesin olarak kazanması 5 şubat 1944 tarihli bir yönetmelikle mümkün olmuştur.
İstanbul Konservatuvarı 1927’den itibaren teorik ve uygulamalı olarak çeşitli derecelerde, Batı müziği eğitimi verilen bir kurum olmuştur. Konservatuvar müdürlüğünü Yusuf Ziya Bey ( Demircioğlu ) devralmış, yeni bir yönetmelik ve gitgide genişleyen öğretim kadrosuyla coşkulu konserler verilerek kurumun bu alandaki başarıları oldukça artmıştır. Şehir meclisi kararı ile fikirlerinden yararlanmak ve konservatuvarı Avrupai bir disiplin getirmek amacıyla İstanbul’a davet edilen Viyana Müzik Akademisi profesörlerinden Joseph Marx çeşitli öneriler içeren raporlar hazırlamıştır.
Konservatuvarda başlıca şu dersler verilmiştir: Solfej ve musiki nazariyatı, armoni, kontrpuan, füg, Kompozisyon, enstrümantasyon - orkestrasyon, koro, şan, genel musiki tarihi ve enstrüman dersleri ( Piyano, Arp, Nefesli, Yaylı ve Vurmalı Sazlar gibi ). Şehzadebaşı’ndaki ahşap konakta sürdürülen derslerle birlikte, bir dizi oda müziği konseri de verilmeye başlanmıştır. Cemal Reşit (Rey), Muhittin Sadak ve Ekrem Besim’den ( Tektaş ) oluşan bir üçlü ile başlayan bu konserler büyük ilgi görmüştür. Daha sonra bu gurubun, Ali Sezin, Seyfettin Asal ve Mesut Cemil’in de katılımıyla oda konserleri; Ali Sezin, Orhan Borar, İzzet Nezih ve Mesut Cemil’den oluşan dörtlüyle verilen konserler; Seyfettin Asal ve Cemal Reşit Rey yönetiminde konservatuvar öğretmen ve öğrencilerinden kurulu orkestranın verdiği konserler, İstanbul halkına sunulan çoksesli müzik kültürü aşılayan önemli etkinlikleridir.
Öte yandan, 1927’de Darülacezede oluşturulan ve 1930-1931’den itibaren Belediye Meclis kararı ile “ Nefesli Sazlar Bölümü ” olarak konservatuvara bağlı yatılı kısım, 60 kişilik bir öğrenci kadrosu ile yoğun bir çalışma temposu göstermiş ve zamanla Şehir Bandosu da buradan yetişmeye başlamıştır. Gülhane, Beşiktaş, Fatih, Üsküdar parkları ile Taksim ve Beyazıt Meydanı gibi açık yerlerde düzenli konser vermeye başlayan bandonun şefliğine Hulisi Öktem’den sonra Klarnetist Kamil Bey getirilmiştir. Ayrıca Klarnetist Saffet Bey’in ve Joseph Marx’ın önerileriyle Viyana’dan getirilen altı saz sanatçının eğitim verdiği bu bölümden 1930’dan itibaren çok önemli müzisyenler yetişmiştir. Yetişen sanatçılar aynı zamanda İstanbul Şehir Orkestrası ve Devlet Senfoni Orkestrası’nın çekirdek kadrolarını oluşturmuşlardır. 1927’den itibaren değişen konservatuvar yönetmeliklerinde Şehir Bandosu’nun, konservatuvardan yetişen sanatçılardan oluşturulması, hatta yatılı okuyanların mecburi görevlerini bandoda yerine getirmeleriyle ilgili hükümler vardır. 1955’ten itibaren de Şehir Bandosu, konservatuvara bağlı kadrolu sanat kuruluşları arasında “ Şehir Armoni Orkestrası ” adıyla yer almış ve şehrin çeşitli yerlerinde düzenli olarak, geçit resmi, mili spor karşılaşmaları, açılış törenleri gibi nedenlerle konserler vermiştir. Şehir Armoni Orkestrası 1955 - 1972 arasında Mustafa Asım Güzey ve 1972’den sonra Önder Bali’nin yönetiminde çalışmıştır. Beşiktaş’ta yatılı ve Tepebaşı’nda gündüzlü devam eden Batı müziği eğitimi, Ferdi Statzer, Ömer Refik Bey, Adnan Saygun, Licco Amar, Matmazel Rozantel ve Madam Ren ( Gelenbevi ) gibi müzikçilerin katılımı ile gitgide daha verimli olmuştur.
Başlangıçta, toplam 200 öğrenci, alabilen okulun 60 kişilik öğrenci orkestrası ve 80 kişilik korosu, Galatasaray lisesi salonunda ve Union Française’de konserler vermiştir. Joseph Marx’ın önerileri doğrultusunda, okulun sınıfları “ başlangıç ” ve “ yüksek ” devreler olarak ayrılmış, buradan yetişen ve kurumun bünyesinde oluşturulmuş çeşitli oda toplulukları, senfonik orkestra, yaylı sazlar orkestrası, armoni topluluğu gibi sanat topluluklarında çalışan pek çok müzisyen, Türk çoksesli hayatında yadsınamayacak başarılar kazanmıştır. Cemal Reşit Rey ile Demirhan Altuğ’un yönettiği konservatuvar orkestrası, Şehir Orkestrası’na dönüşmüş ve Taksim Belediye Gazinosu ile Şan Sineması’nda verdiği konserlerle, çeşitli solistlerinde katıldığı önemli müzik faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Bu orkestra daha sonra Devlet Senfoni Orkestrası ve Opera Orkestrası’nın ana kadrolarını oluşturmuşlardır. Muhittin Sadak’ın kurduğu ve Şehir Tiyatrosunda “ eşliksiz ” yada “ orkestra eşliksiz ” düzenli konserler veren koro ise Şehir Operası ve Devlet Operası için kaynak olmuştur.
Konservatuvarın Batı Müziği Bölümü kapsamlı ve verimli faaliyetlerini, öğretim kadrosunda yer almış olan Ferdi Statzer, Rana Erksan, Verda Ün, Feyha Talay, Ergican Saydam, İhsan Balkır, Erdoğan Saydam, Orhan Borar, Özen Veziroğlu gibi müzisyenlerle sürdürmüş ve bu bölümden çeşitli dönemlerde yetişen Necil Kazım Akses, İlhan Usmanbaş, Ayhan Turan, Haluk Tarcan, Seher Tanrıyar ve daha pek çok ünlü sanatçı kurumun başarısını ulusal ve uluslararası alana taşımıştır.
1950’lerin başlarında İstanbul Şehir Meclisi’nde konservatuvarda birde tiyatro sınıfı açılması fikri tartışılmış, Joseph Marx’ın tavsiyesi ve Muhittin Üstündağ’ın onayı ile bu dersler müfredata konmuştur. Yeni dersler ahenk jimnastikleri, sahne dersleri ( tiyatro ve şan olarak ) belirlenmiş ve Azade Selim Hanım ile Ertuğrul Muhsin Bey hoca olarak getirilmiştir. Ekim1933’ten itibaren konservatuvar bu dersler için öğrenci kabul etmeye başlamıştır. Başlangıçta öğrenim süresi üç yıl olan bu bölüm, zamanla değişen yönetmeliklerle geliştirilmiş ve bu bölümden bir çok öğrenci mezun edilmiştir. Yine okulda bir bale bölümü ve Cem Ertekin yönetiminde çalışan “ Çağdaş Bale Topluluğu ” da yer almıştır.
Konservatuvara 1943’te Saadettin Arel’in şehir meclisi kararı ile ve geniş yetkilerle, beş yıllık bir sözleşme ile müdür olarak atanması, okulda her türlü faaliyeti düzenli ve verimli kılmıştır.
İstanbul Belediye Konservatuvarı, Süreyya Bey’den başlayarak Yusuf Ziya Demircioğlu, Sadettin Aral, Eşref Antikacı, Hikmet Nuri Toptan, Nedim Otyam gibi müdürlerin yönetiminde ve Muhittin Üstündağ, Fahrettin Kerim Gökay, Haşim İşcan gibi sanata değer veren belediye başkanlarının dönemlerinde İstanbul için önemli hizmetler vermiştir. Etkinlikleriyle, yayınlar ve yetiştirdiği müzisyenlerle bütün Türkiye’de önemle anılacak duruma gelmiş olan konservatuvar 1986’da Bedrettin Dalan’ın belediye başkanlığı döneminde İstanbul Üniversitesi’ne bağlanmıştır.
AMACI
Uzun bir geçmişi olan konservatuvar, İstanbul Devlet Senfoni, Devlet Opera ve Balesinin temelini oluşturmuş, tiyatro dünyasına değerli sanatçılar yetiştirmiştir. Leyla GENCER, Ayşegül SARICA, Verda ERMAN, Mükerrem BERK ve Güher - Süher PEKİNEL, Meral GUNEYMAN gibi birçok sanatçının öğrenim görmüş olduğu okulumuzda başta Cemal Reşit REY, Ekrem Zeki ÜN ve Adnan SAYGUN olmak üzere her kuşaktan pek çok sanatçı eğitimci olarak görev almıştır.
Ülkenin çağdaşlık yolunda temel taşlarından biri olan İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, değerli sanatçı öğretim elemanları ve geçmişinin birikimi ile genç kuşakları sanat dünyasına kazandırmaya devam etmektedir.
İŞLEVİ
İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türkiye’nin sanat yaşamının oluşmasında çok önemli bir yere sahip en köklü konservatuvardır. Türkiye’nin sanat yaşamına damgasını vuran, sanatın gelişmesi için her türlü şartlar altında yılmadan çalışan, bizi ulusal ve uluslararası alanda başarı ile temsil eden mezunlar yetiştirmektedir.
İlgili Kişi :
Adres1 :Rıhtım Caddesi No : 1
Adres2 :Kadıköy/İstanbul
Posta Kodu :81300
Telefon :+ 90 216 418 12 30 - 418 76 39
Faks :+ 90 216 345 16 79
Elektronik Posta

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder