3 Ağustos 2011 Çarşamba

Ayia Euphemia Martyrionu, Sultanahmet, İstanbul

Sultanahmet'de Hipodrom'da, Adliye Sarayı'nın destek duvarının altında bu kiliseden kalma kalıntılar mevcuttur. Burada, İmparator II. Theodosios (408-450) zamanında sarayın Baş Mabeynicisi olan Pers asıllı Prapositus Sacri Cubiculi Antiochos 'un dört ayrı yapı topluluğundan meydana gelen sarayı vardı. Daha sonra gözden düşen Antiochos'un mallarına el konulur ve sarayının kabul salonu da İmparator'un kız kardeşi dindar Pulcheria tarafından kiliseye çevrilir.

615'de Khalkedonya (Kadıköy) metropolitanlığı, 16 Eylül 307'de Khalkedon'da Romalılar tarafından büyük işkenceler gördükten sonra öldürülen, ilk hırıstiyanlardan olup sonradan azize kabul edilen Euphemia'nın röliklerini kendi adına inşa edilen ve muhtemelen Yeldeğirmeni'nin sırtlarında olduğu tahmin edilen kilisesinden buraya getirtir. Rölikler bu kilisenin apsisinin önüne yapılan bir lahide yerleştirilir ve bu tarihten sonra da burası Euphemia Martyrionu adını alır. 796'da İmparatoriçe Eirene bu Martyrionu restore ettirir ve içerisine Azize'nin hayatını ve gördüğü işkenceleri anlatan fresklerle süsler. 20 Ağustos 1203'deki Mese (Divanyolu) yangınında büyük zarar gören Martyrion kısa sürede tamir edilir ve içerisindeki freskler yenilenir.


Fetihten sonra azizenin rölikleri Patriklik kilisesi olan Pammakaristos'a taşınmıştır. Bir iddiaya göre de; buradan da Roma'ya götürülmüştür. Martyrion ve saray zamanla tahrip olmuş ve 1522'de İbrahim paşa sarayı yapılırken sarayın büyük bir bölümü bu inşaatın içinde kalmıştır. Nur-u Osmaniye camii yapılırken temellerinden çıkarılan toprak artık yıkılmış olan bu kilisenin arazisi üzerine boşaltılmış, taş ve mermer inşaat malzemesi de yakınındaki Server Dede türbesinin inşaatında kullanılmıştır. 1939'da Hipodromun kuzey-batısına Adliye Sarayı yapılırken bu Martyrionun duvarları ve fresklerinden bazı parçalar ortaya çıkmıştır.1964'de İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsünün ortak kazı çalışmalarında bu binanın kuzey-doğu köşesinde 12 köşeli plâna sahip iki mausoleum bulunmuştur.

Bu bina altıgen bir plana sahip olup her duvara yarım yuvarlak bir niş açılmıştır. Üzerinin kubbe ile örtülü olduğu çıkan parçalardan dolayı ileri sürülür. Duvarlar son derece kalın olup alt kısımları masif taş bloklardan inşa edilmiştir. Azizenin hayatını anlatan fresklerden kalan 14 parça günümüze ulaşmıştır. Son derece bozuluş olmalarına rağmen azizenin doğumu, yargılanması işkence sahneleri ve öldürüldükten sonra bedenin testere ile kesilmesi ile azizenin "kan" mucizesini gösteren sahneler duvarlara işlenmiştir.

Günümüzde burası kapalı olup İstanbul Arkeoloji Müzelerine bağlıdır. Türk-İslâm Eserleri Müzesi ile Adliye Sarayı arasındaki parkın içinde bu kilisenin rahiplerin dini toplantılarda, oturdukları yuvarlak apsisin içindeki synthronom basamakları ve bazı duvar parçaları bulunmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder