19 Mayıs 2013 Pazar

Aynı Aile Beş Soyisimi Taşıyor

İstiklal Mahkemeleri’nin açtığı yaraların izini taşıyan bir başka yer, Rize’nin Güneysu ilçesi.
1925 Aralık’ta Şapka İnkılabı’na karşı Güneysu’da protestolar yapılır.
80-100 kişinin yürüyüşünde kırma dökme olmaz.
Fakat “Rize’de isyan var” gerekçesiyle seyyar İstiklal Mahkemesi buraya gelir.
10 Aralık 1925’te başlayan yargılama dört gün devam eder.
143 kişinin yargılandığı mahkemede 8 idam kararı çıkar, 55 kişi de Sinop ve Adana’daki cezaevlerine gönderilir.
Cenazeler deniz kenarına kuma defnedilir ve başına da bekçi dikilir.
3-4 ay sonra bir Ramazan günü iftar vaktinde sessizce aileler cenazelerini alır, köye defneder.
Aradan geçen 88 yıl idam edilenlerin ailesindeki yarayı kapatmaya yetmemiş.
Ailelerden bazıları korkudan soyisimlerini değiştirmiş, farklı illere göç etmiş.
Dedelerinin mezarını 2000’li yıllara kadar yaptırmaktan çekinen ailelerin devletle ilişkisi de 1990’lı yıllarda başlamış.
Sicillerine işlenen mahkeme kayıtları, resmi ortamlarda hep karşılarına çıkmış.
İdam edilenlerden köy bekçisi Kadir Koliva’nın torunlarında farklı beş soyismi var:
Akan, Yıldız, Koray, Demirci, Kohar... 
Fakat resmi olmayan yerlerde Koliva soyismini söylüyorlar.
Kadir Kalın, Güneysu’da asılanların yedi büyük ailenin önde gelenleri olduğunu söylüyor.
Dedesinin Balkan Savaşı’ndan Güneysu’ya geri dönen tek insan olduğunu belirtiyor.
“Bu insanlar ülke ve din elden gitmesin diye kendi imkânlarıyla Kurtuluş Savaşı’nda mücadele ettiler. Fakat gelmişler, uğruna savaştığı değerlei ellerinden almak istemişler.
Şapka giymediği için arananlar aylarca eşkıya gibi dağlarda saklanmış.
Doğal olarak dedelerimiz de tepki göstermiş.” diyor.
Birkaç avukatla Koliva soyismini almak için görüşmüş Kadir Bey.
Fakat davayı almak istememişler.
“Benim oğlum hukuk okumak istiyor. 
İlk işi soyismimizi geri almak olacak.” diyor.
Ailenin Demokrat Parti sonrası devletle ilişkilerinin arttığını ifade ediyor ve 1990’lı yıllara kadar devlet dairelerinde çalışmadıklarını dile getiriyor.
Amcalarından birisinin ise “Babamı şapka yüzünden astınız. 
O madde hâlâ duruyor ama niye uygulanmıyor.” diye parlementoyu dava etmek istediğini söylüyor.
İdam edilenlerden köy muhtarı Yakup Peçe’nin torunu Yakup Atasoy ise 1984’te vefat eden babasının ölene kadar dedesi için ağladığını ifade ediyor.
Atasoy, “Babaannem günlerce hapishaneye yemek taşımış. 
Bir duymuş ki dedem 8 kişiyle birlikte idam edilmiş. 
Babam korkudan soyismimizi değiştirmiş. 
Keşke değiştirmeseymiş. 
Dedemin hatırası diye yıllarca kimse muhtar adayı olmadı. 
Dedemin ardından babam 20 yıl muhtarlık yaptı.” diyor.
Dedesinin yargılanmadan önceki gece gördüğü rüyayı ise şöyle aktarıyor:
“Rüyasında üstü kapalı bir su arkından su içerken başına göçtüğünü görmüş.
Ertesi gün Rize’ye yürüyüş başlayınca rüyası aklına gelmiş, ‘Bu bir isyan sayılacak, başımız derde girecek.’ demiş.

Sadece 3 hâkim gelmiş.
Bunlar kimin suçlu, kimin suçsuz olduğunu nasıl anlar?
Babam listelerin önceden hazırlandığını söylerdi.”
Sözlerini şöyle bitiriyor Atasoy:
“Milletini, bayrağını, dinini korumak için savaşan bu insanlar ne cam kırmış ne birini öldürmüş. 
Şapka giymedi diye idam edilmiş.”


Bu yazı http://www.zaman.com.tr/pazar_anadolunun-unutulan-mazlumlari_2060221.html linkinden alınmıştır. (Zaman Gazetesinin Tarihli 3 Mart 2013 Pazar Eki)

BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE ATATÜRK ANA SAYFA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder