Nitekim muhaddis İbn-i Salâh -Allah ona rahmet etsin-, 'İbn-i Salâh Mukaddimesi' adıyla bilinen Hadis terminolojisi kitabının 25.türünde:
"Hadisin yazılması, kitabın nasıl zabıt edilip kaydedileceği bölümü"nde şöyle demiştir:
"Dokuzuncusu: Adını andığı zaman Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât ve selâmda bulunmaya devam etmelidir.
Adının tekrarlanması halinde bundan usanmamalıdır.
Çünkü bu, Hadis talep edenlerin ve hadis yazanların acele ettikleri en büyük faydalardan birisidir.
Bunu yazmayı terkeden kimse, büyük bir nasipten (sevaptan) mahrum olur.
Nitekim "sallallahu aleyhi ve sellem" cümlesini yazan kimselerin salih rüyâlar gördüklerine şâhit olduk.
Çünkü yazmakta olduğu o cümle, rivâyet ettiği bir söz değildir, aksine sâbit kıldığı bir duâdır.
Bunun içindir ki onu yazarken rivâyete bağlı kalmaz ve sadece metinde olanla iktifâ etmez.
Aynı şekilde Allah Teâlâ'nın adını anarken de durum böyledir.
Örneğin: Allah -azze ve celle- veya Allah Tebâreke ve Teâlâ gibi..."
İbn-i Salâh -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"... Sonra "sallallahu aleyhi ve sellem" cümlesini yazarken iki şekilde noksan yazmaktan uzak durulmalıdır:
Birincisi: İki veya daha fazla harften oluşan sembolle yazmak sûretiyle bu cümleyi noksan yazmaktan uzak durulmalıdır.
İkincisi: "ve sellem" kısmını yazmayıp sadece "sallallahu aleyhi" diye yazmak sûretiyle bu cümleyi mana cihetinden noksan yazmaktan uzak durulmalıdır.
Hamza el-Kinânî'den -Allah ona rahmet etsin- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle derdi:
"Ben, Hadis yazarken, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in adını zikrederken "sallallahu aleyhi" diye yazıyor, "ve sellem" kısmını ise yazmıyordum.
Bunun üzerine ben, rüyamda Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i gördüm.
Bana şöyle dedi:
- Sana ne oluyor?
Niçin bana tam salâtta bulunmuyorsun?
Hamza el-Kinânî dedi ki:
-Bu rüyadan sonra artık 'sallallahu aleyhi' cümlesini; 've sellem' cümlesi olmadan hiç yazmadım."
İbn-i Salâh -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Dedim ki: Sadece 'aleyhisselâm' diye yazmak da mekruhtur.
Allah Teâlâ en iyisini bilir."
(İbn-i Salâh'ın -Allah ona rahmet etsin- kelâmından kastedilen, kısaca böyledir).
Büyük âlim Sehâvî -Allah ona rahmet etsin-, 'Fethu'l-Muğîs Şerhu Elfiyyeti'l-Hadis Lil-Irâkî' adlı kitabında şöyle demiştir:
"Ey hadis yazan!
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e 'salât ve selâm' lafzını yazarken sadece iki harfle veya buna benzer sembolle yazmaktan uzak durmalısın!
Böyle yazarsan şekil olarak noksan olur.
Nitekim el-Kettânî (diyor ki):
Acemlerin evlâtları ve talebelerin çoğu böyle yapmaktadırlar.
Zirâ onlar, 'sallallahu aleyhi ve sellem' şeklinde yazacakları yerde (s) veya (s.v) veyahut da (s.a.v) şeklinde kısaltarak yazmaktadırlar.
Evlâ olanın aksine noksan yazıldığından dolayı ecri noksan olmaktadır."
Suyûtî -Allah ona rahmet etsin-, 'Tedrîbu'r-Râvî fî Şerhi Takrîbu'n-Nevâvî' adlı kitabında şöyle demiştir:
"Bu kitapta veya Şerhi Müslim ve diğer kitaplarda olduğu gibi, salâtın meşrû kılındığı her yerde sadece salât veya (sadece) selâm yazmak, mekruhtur.
Çünkü Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
((إِنَّ اللهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً )) [ سورة الأحزاب الآية: 56 ]
"Hiç şüphesiz ki Allah ve O'nun melekleri, Peygamber'e salavât getirirler.
Ey îmân edenler! Siz de ona salavât getirin ve ona (İslâm'ın selâmı ile) selâm verin." (Ahzâb Sûresi: 56 )"
Suyûtî -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Salât ve selâmı, (s.a.v) şeklinde yazan kimse gibi, bir veya iki harfli sembolle yazmak mekruhtur. Aksine bu iki lafzı tam olarak (sallallahu aleyhi ve sellem şeklinde) yazmalıdır."
(Suyûtî'nin -Allah ona rahmet etsin- kelâmından kastedilen, kısaca böyledir)..!."
Hanefi Maturidi
"Hadisin yazılması, kitabın nasıl zabıt edilip kaydedileceği bölümü"nde şöyle demiştir:
"Dokuzuncusu: Adını andığı zaman Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e salât ve selâmda bulunmaya devam etmelidir.
Adının tekrarlanması halinde bundan usanmamalıdır.
Çünkü bu, Hadis talep edenlerin ve hadis yazanların acele ettikleri en büyük faydalardan birisidir.
Bunu yazmayı terkeden kimse, büyük bir nasipten (sevaptan) mahrum olur.
Nitekim "sallallahu aleyhi ve sellem" cümlesini yazan kimselerin salih rüyâlar gördüklerine şâhit olduk.
Çünkü yazmakta olduğu o cümle, rivâyet ettiği bir söz değildir, aksine sâbit kıldığı bir duâdır.
Bunun içindir ki onu yazarken rivâyete bağlı kalmaz ve sadece metinde olanla iktifâ etmez.
Aynı şekilde Allah Teâlâ'nın adını anarken de durum böyledir.
Örneğin: Allah -azze ve celle- veya Allah Tebâreke ve Teâlâ gibi..."
İbn-i Salâh -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"... Sonra "sallallahu aleyhi ve sellem" cümlesini yazarken iki şekilde noksan yazmaktan uzak durulmalıdır:
Birincisi: İki veya daha fazla harften oluşan sembolle yazmak sûretiyle bu cümleyi noksan yazmaktan uzak durulmalıdır.
İkincisi: "ve sellem" kısmını yazmayıp sadece "sallallahu aleyhi" diye yazmak sûretiyle bu cümleyi mana cihetinden noksan yazmaktan uzak durulmalıdır.
Hamza el-Kinânî'den -Allah ona rahmet etsin- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle derdi:
"Ben, Hadis yazarken, Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in adını zikrederken "sallallahu aleyhi" diye yazıyor, "ve sellem" kısmını ise yazmıyordum.
Bunun üzerine ben, rüyamda Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i gördüm.
Bana şöyle dedi:
- Sana ne oluyor?
Niçin bana tam salâtta bulunmuyorsun?
Hamza el-Kinânî dedi ki:
-Bu rüyadan sonra artık 'sallallahu aleyhi' cümlesini; 've sellem' cümlesi olmadan hiç yazmadım."
İbn-i Salâh -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Dedim ki: Sadece 'aleyhisselâm' diye yazmak da mekruhtur.
Allah Teâlâ en iyisini bilir."
(İbn-i Salâh'ın -Allah ona rahmet etsin- kelâmından kastedilen, kısaca böyledir).
Büyük âlim Sehâvî -Allah ona rahmet etsin-, 'Fethu'l-Muğîs Şerhu Elfiyyeti'l-Hadis Lil-Irâkî' adlı kitabında şöyle demiştir:
"Ey hadis yazan!
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e 'salât ve selâm' lafzını yazarken sadece iki harfle veya buna benzer sembolle yazmaktan uzak durmalısın!
Böyle yazarsan şekil olarak noksan olur.
Nitekim el-Kettânî (diyor ki):
Acemlerin evlâtları ve talebelerin çoğu böyle yapmaktadırlar.
Zirâ onlar, 'sallallahu aleyhi ve sellem' şeklinde yazacakları yerde (s) veya (s.v) veyahut da (s.a.v) şeklinde kısaltarak yazmaktadırlar.
Evlâ olanın aksine noksan yazıldığından dolayı ecri noksan olmaktadır."
Suyûtî -Allah ona rahmet etsin-, 'Tedrîbu'r-Râvî fî Şerhi Takrîbu'n-Nevâvî' adlı kitabında şöyle demiştir:
"Bu kitapta veya Şerhi Müslim ve diğer kitaplarda olduğu gibi, salâtın meşrû kılındığı her yerde sadece salât veya (sadece) selâm yazmak, mekruhtur.
Çünkü Allah Teâlâ bu konuda şöyle buyurmuştur:
((إِنَّ اللهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً )) [ سورة الأحزاب الآية: 56 ]
"Hiç şüphesiz ki Allah ve O'nun melekleri, Peygamber'e salavât getirirler.
Ey îmân edenler! Siz de ona salavât getirin ve ona (İslâm'ın selâmı ile) selâm verin." (Ahzâb Sûresi: 56 )"
Suyûtî -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Salât ve selâmı, (s.a.v) şeklinde yazan kimse gibi, bir veya iki harfli sembolle yazmak mekruhtur. Aksine bu iki lafzı tam olarak (sallallahu aleyhi ve sellem şeklinde) yazmalıdır."
(Suyûtî'nin -Allah ona rahmet etsin- kelâmından kastedilen, kısaca böyledir)..!."
Hanefi Maturidi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder