Abdülkadir Geylani Hazretlerine birisi bir köle hediye eder ve der ki:
"Bu köleyi alın, zâtınıza hizmetçi olsun."
Köle, hiçbir hakkı olmayan, efendisinin arzusuna tabi insan demektir.
Daha doğrusu beşeri haklarının yarısı efendisinin elinde olan kimsedir.
Abdülkadir Geylani Hazretleri köleyi alıyor ve evine getiriyor:
-Evladım, bak!
Şu odalar yatma yeridir.
Şu elbiseler de giyilebilir.
Yemek istiyorsan işte şu yemekler var.
Ondan sonra soruyor:
-"Şimdi gördün bunları.
Nerede yatmak istersin?"
Kölenin cevabı:
-"Nereyi münasip görürseniz."
-"Peki hangi elbiseyi giymek istersin?"
-"Hangisini uygun görürseniz."
-"Hangi yemeği seversin?"
-"Hangisini verirseniz."
Köle böyle cevaplar verince, Abdülkadir Geylani Hazretleri gözyaşı dökmeye başlıyor.
Köle bu sefer tereddüt ediyor, üzülüyor, acaba hatalı bir cevap mı verdim diye.
Geylani Hazretlerinin gözyaşları sürekli akınca köle yaklaşıyor:
-"Efendi Hazretleri, kusur ettiysem, özür dilerim, hata mı ettim acaba?"
-"Yok evladım yok, hata etmedin, tam isabet ettin" diyor.
-"Niye ağlıyorsunuz öyleyse?" deyince:
-"Söylediklerini dinledim de ondan."
-"Ben yanlış birşey mi söyledim?"
-"Yok, doğru söyledin.
Keşke senin bana bu yaptığın itaat gibi, ben de Rabbime böyle bir itaatte, kullukta bulunsam da ömrümde bir defa olsun, "Ya Rabbi, Senden hiçbir şey istemiyorum.
"Bu köleyi alın, zâtınıza hizmetçi olsun."
Köle, hiçbir hakkı olmayan, efendisinin arzusuna tabi insan demektir.
Daha doğrusu beşeri haklarının yarısı efendisinin elinde olan kimsedir.
Abdülkadir Geylani Hazretleri köleyi alıyor ve evine getiriyor:
-Evladım, bak!
Şu odalar yatma yeridir.
Şu elbiseler de giyilebilir.
Yemek istiyorsan işte şu yemekler var.
Ondan sonra soruyor:
-"Şimdi gördün bunları.
Nerede yatmak istersin?"
Kölenin cevabı:
-"Nereyi münasip görürseniz."
-"Peki hangi elbiseyi giymek istersin?"
-"Hangisini uygun görürseniz."
-"Hangi yemeği seversin?"
-"Hangisini verirseniz."
Köle böyle cevaplar verince, Abdülkadir Geylani Hazretleri gözyaşı dökmeye başlıyor.
Köle bu sefer tereddüt ediyor, üzülüyor, acaba hatalı bir cevap mı verdim diye.
Geylani Hazretlerinin gözyaşları sürekli akınca köle yaklaşıyor:
-"Efendi Hazretleri, kusur ettiysem, özür dilerim, hata mı ettim acaba?"
-"Yok evladım yok, hata etmedin, tam isabet ettin" diyor.
-"Niye ağlıyorsunuz öyleyse?" deyince:
-"Söylediklerini dinledim de ondan."
-"Ben yanlış birşey mi söyledim?"
-"Yok, doğru söyledin.
Keşke senin bana bu yaptığın itaat gibi, ben de Rabbime böyle bir itaatte, kullukta bulunsam da ömrümde bir defa olsun, "Ya Rabbi, Senden hiçbir şey istemiyorum.
Nereyi münasip bulursan o evde yatarım, hangi elbiseyi münasip görürsen onu giyerim, hangi rızkı verirsen onu yerim.
Başka bir talebim yok Senden" diyebilseydim.
Onun için ağlıyorum" diyor.
Evet, söyleyenden ziyade dinleyen arif olmak gerektir.
Köle böyle söylemiş, ama dinleyen ne anlamış, ne mânâ çıkarmış oradan ve hakikat nasıl yerine oturmuş?
Biz de Abdülkadir Geylani gibi diyebiliyor muyuz?
Sait Davran
Başka bir talebim yok Senden" diyebilseydim.
Onun için ağlıyorum" diyor.
Evet, söyleyenden ziyade dinleyen arif olmak gerektir.
Köle böyle söylemiş, ama dinleyen ne anlamış, ne mânâ çıkarmış oradan ve hakikat nasıl yerine oturmuş?
Biz de Abdülkadir Geylani gibi diyebiliyor muyuz?
Sait Davran
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder