Almanya’da papazın birisi Ramazan-ı Şerîf ayında, bir fabrikada çalışan Türk işçilerini evine iftar yemeğine davet eder.
Bazıları mazeret belirtip davete katılmazlar, bazıları da papazı kırmamak adına davete icabet ederler ve iftar saatinde papazın evine misafir olurlar.
Papaz efendi elinde bir Kur'ân-ı Kerîm olduğu halde işçilerin yanına gelir ve onlara:
- Ben Kur'ân okunurken dinlemekten büyük zevk alırım.
Biriniz okusa da ben mutfakta uğraşırken bir yandan da Kur'ân-ı Kerîm dinlesem, der.
Kur'ân-ı Kerîm’i masanın üzerine bırakıp mutfağa geçer.
Bu arada odada sanki buz gibi bir hava esmektedir.
Herkes bir ümit diğerinin gözünün içine bakar ama nafile.
Kimse Kur'ân-ı Kerîm okumayı bilmemektedir.
İçlerinden birisi:
- Yahu içinizde Fâtiha okumasını bilen yok mu?
Açsın Kur'an'ı, Fatiha’yı okusun.
Papaz nerden anlayacak ki!
Bir tanesi:
-Ver, ben biliyorum, der ve rastgele bir sahife açıp başlar Fâtiha okumaya.
Bu esnada papaz odaya gelmiştir.
Bakar Kur'ân-ı Kerîm okunuyor fakat ortada bir sayfa ve hemen müdahale eder:
- Bir dakika sen Kur'ân okumuyorsun.
Çünkü okumakta olduğun sûre Fâtiha’dır ve o da Kur'ân'da baştadır" der ve devam eder:
-Aslında ben sizleri buraya denemek için çağırdım.
Nasıl oldu da altı asır adaletle dünyaya hükmeden Osmanlı’nın torunları bu gün bize hizmet eder hale geldiler diyerek merak ediyordum.
Sizler benim sorumun cevabı oldunuz.
Sizin ecdadınız Osmanlı dinine sımsıkı bağlı olduğu için dünyaya hükmetti.
Sizler ise Kur'an'dan uzaklaştınız ve bu gün hizmet eder hale geldiniz, der.
Bu tespiti yapan hristiyan bir din adamıdır.
Müslüman bir din alimi aynı şeyi söylese eminim bir çok insan hatta kahir ekseriyet o din alimini gericilikle suçlar ve linç kampanyaları başlatırlar.
Halbuki bu tespit o linç ehlinin kendisine hep misal aldığı batı medeniyetinin inandığı dinin din adamına aittir.
Bu noktada merhum OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ nin;
- Ey Avrupa! Ne olur artık İslam'a geç de bizler de seni taklit edelim" feryadı aklıma geldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder