Osmanlı'nın son Şeyh'ul İslam'ı Mustafa Sabri Efendi'nin Laik Devlet hakkındaki Fetvası
Şayet devlet İslam çizgisinden çıkarak ‘dinin emirlerine itaat etmek hükümetin işi değildir.
Bu ancak ümmetin işidir’ denilirse bu durum dini devletten ayırmaktır.
Böyle bir durumda devlet İslam’dan irtidat etmiştir.
Şayet ümmet böyle bir hükümetten razı olursa veya hükümet parlamentodan oluşacaksa ve toplumun vekaletini alarak kanun yapacaksa yani ümmet hükümetten razı olma durumunda ise ümmet de mürted olur.
Bu durumda hem o hükümetin hem de o ümmetin üzerine şu ayet tatbik edilir.
“Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler. İşte onlar kafirlerin ta kendileridir.”
Laiklik ilkesini kabul eden bir siyasi rejim İslam hükümlerine başkaldırmış demektir.
Dolayısı ile öncelikle bu hükümet irtidad etmiş, sonra da bu idareye itaat edenler tek tek mürtedleşmişlerdir.
Siyasi idarede görev alanlar tek tek mürted hükmünü aldıkları (İslam dininden çıktıkları) gibi bu hükümete itaat eden kitlelerde irtidada düşmüş olurlar.
Bu kestirmeden toplu küfre giriş kadar daha korkunç bir olay tasavvur edilemez.
Birimiz fert olarak İslam’ın her hangi bir hükmünü kabul etmediğimiz, dinin sultasını reddettiğimiz, helal ve haramdan,
emir ve nehiyden birini inkar ettiğimiz takdirde küfre girmiş
oluruz.
Peki toptan Allah’ın sultasını, emir ve nehiylerini, helal ve harama ilişkin ölçülerini reddeden ve dolayısı ile kafir olduğu şüphe götürmeyen bir idarenin üyeleri hakkındaki hükmünüz ne olacaktır? Cevap.. Yalnızca mürted ve kafir olmak değil midir?
Mustafa Sabri Efendi, Mevkıf’ül Akıl.... 4/280
Şayet devlet İslam çizgisinden çıkarak ‘dinin emirlerine itaat etmek hükümetin işi değildir.
Bu ancak ümmetin işidir’ denilirse bu durum dini devletten ayırmaktır.
Böyle bir durumda devlet İslam’dan irtidat etmiştir.
Şayet ümmet böyle bir hükümetten razı olursa veya hükümet parlamentodan oluşacaksa ve toplumun vekaletini alarak kanun yapacaksa yani ümmet hükümetten razı olma durumunda ise ümmet de mürted olur.
Bu durumda hem o hükümetin hem de o ümmetin üzerine şu ayet tatbik edilir.
“Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler. İşte onlar kafirlerin ta kendileridir.”
Laiklik ilkesini kabul eden bir siyasi rejim İslam hükümlerine başkaldırmış demektir.
Dolayısı ile öncelikle bu hükümet irtidad etmiş, sonra da bu idareye itaat edenler tek tek mürtedleşmişlerdir.
Siyasi idarede görev alanlar tek tek mürted hükmünü aldıkları (İslam dininden çıktıkları) gibi bu hükümete itaat eden kitlelerde irtidada düşmüş olurlar.
Bu kestirmeden toplu küfre giriş kadar daha korkunç bir olay tasavvur edilemez.
Birimiz fert olarak İslam’ın her hangi bir hükmünü kabul etmediğimiz, dinin sultasını reddettiğimiz, helal ve haramdan,
emir ve nehiyden birini inkar ettiğimiz takdirde küfre girmiş
oluruz.
Peki toptan Allah’ın sultasını, emir ve nehiylerini, helal ve harama ilişkin ölçülerini reddeden ve dolayısı ile kafir olduğu şüphe götürmeyen bir idarenin üyeleri hakkındaki hükmünüz ne olacaktır? Cevap.. Yalnızca mürted ve kafir olmak değil midir?
Mustafa Sabri Efendi, Mevkıf’ül Akıl.... 4/280
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder