8 Mart 2010 Pazartesi

İstanbul'un 5 Asırlık Geçmişi Bu Haritalarda Saklı

Kitapta yer alan haritalar, baskı tekniklerinin gelişimini de gözler önüne seriyor.
İstanbul'un 1422'den 1922'ye kadar beş asırlık hikâyesini gözler önüne seren 100 nadide harita 'İstanbul Haritaları' adlı bir kitapta toplandı.
Geniş bir koleksiyondan seçilen bu haritalarda İstanbul'un, Bizans'tan Osman-lı'nın son günlerine kadar yaşadığı değişiklikleri görmek mümkün.
Evliya Çelebi'nin naklince İstanbul'un ilk banii Süleyman Peygamber'dir. Okyanus denizinin Ferenduz adasındaki Sidon adlı gururlu padişaha haddini bildirdikten sonra kızı Aline'yi esir eder. Aline'nin isteği üzerine Atina'da Temâşâlık adında bir köşk yaptırır ve kızı orada bırakır. Kendisi de İstanbul'a gelir. Hünkâr bahçesinde (ki Sarayburnu denilen yerdir) çadırını kurdurur. Burasını çok beğenen Süleyman Aleyhisselâm, Sarayburnu'nda bir de saray inşa ettirir ve İslâmbol toprağı için 'Dünya var oldukça mamur ve şenlik ola' diye dua eder. Bir müddet sonra da Arz-ı Mukaddes'e gider. Tarihçilere göre ise milattan önce üçüncü binin başlarından itibaren bu bölgede yerleşimler mevcuttur. Bu konudaki en sağlam bilgi, milattan altı yüz küsur yıl öncesine dayanır. Bu tarihte Orta Yunanistan'daki Megara kentinden gelen Yunanlılar, Sarayburnu'nda bir koloni kurmuşlardır. Yeni kurulan şehrin adı Byzantion'dur. Yaklaşık bin yıl sonra İmparator I. Konstantin, Roma tahtını ele geçirir ve ileride kendi adıyla anılacak olan Byzantion'u payitaht olarak seçer. Fatih'in 'İslâmbol'u almasıyla şehir el değiştirir, ama Osmanlı'nın tarih sahnesinden çekilmesine kadar payitaht olma konumunda değişiklik meydana gelmez. Günümüzün milyonlarca insanı sokaklarında barındıran 'metropol'ünün 'hayat hikâyesi' kısaca böyle.
İstanbul'un 1422 yılında çizilen haritasında şehrin oldukça boş olduğu dikkat çekiyor.
Peki eski İstanbullular, İstanbul'un nerelerini mekan tutmuşlardı? Şehrin yerleşimi zaman içinde nasıl değişime/gelişime uğradı? Tarihlerde/hatıralarda okuduğumuz binaların yerleri neresiydi, görüntüleri nasıldı? Çok gerilere gidemesek de 1400'lerden itibaren bu şehri görünür kılan önemli görsel kaynaklar var elimizde: Haritalar. Ağaoğlu Şirketler Grubu'nun sponsorluğunda Denizler Kitabevi tarafından yayımlanan devasa boyutlu 'İstanbul Haritaları 1422-1922' adlı kitap, çeşitli tarihlerde hazırlanmış yüz haritalık bir koleksiyonu araştırmacıların, İstanbul sevdalılarının hizmetine sunuyor. Ayşe Yetişkin Kubilay'ın imzasını taşıyan kitapta haritalara özenle kaleme alınmış Türkçe ve İngilizce metinler eşlik ediyor. Her haritanın üzerinde bizzat haritayı hazırlayan kişinin ya da o dönemin gezginlerinden birinin hatıratından kısa alıntılar yer alıyor. 'İstanbul Haritaları' kitabı, gravür tekniğiyle hazırlanmış İstanbul'un nadide haritalarını bir araya getirirken, tahta baskıdan taş baskıya kadar basım tekniklerinin gelişimini de gözler önüne seriyor.
Haritaları hazırlayanların kimi İstanbul'u bizzat görerek çizmiş, kimisi başka haritalardan ve hatıralardan yararlanmış. Bazı haritalar yalnızca harita olarak hazırlanmış, bazıları bir sanat eseri olarak düşünülmüş. İçinde sadece coğrafi konumu veren de var, binalarıyla, insanlarıyla bir şehri resmeden de. Haritaların son birkaç örneği hariç hemen hepsi, yabancıların imzasını taşıyor.
Kitaptaki ilk harita 1422 tarihli. Bilinen en eski İstanbul planı. Chiristoforo Buondelmonte tarafından hazırlanmış. Bizzat İstanbul'a gelerek hazırlamış haritasını Buondelmonte. İstanbul'un fetihten kısa bir süre öncesini gösteren harita, harap bir şehrin görüntüsünü aksettiriyor. Buondelmonte da zaten Latin istilası görmüş İstanbul'u 'çok talihsiz bir kent' olarak tarif ediyor. Ayasofya'nın sadece kendisinin ayakta kaldığını, kiliseye ait diğer yapıların yıkıldığını, sarnıçların bir kısmının kuruyup kullanılamaz hale geldiğini anlatıyor. Haritada dikkat çeken bir görüntü de o zamanlar Suriçi'ni bir baştan bir başa bölen ama günümüze bir damlası ulaşmayan Lykos deresi.
Braun ve Hogenberg'in Constantinopolis haritasında ise ilk kez bir Osmanlı şehrini izliyoruz. Topkapı Sarayı ilk binalarıyla Sarayburnu'na kurulmuş, Ayasofya'ya minareler eklenmiş, Beyazıt'ta Eski Saray yapılmış, Fatih Külliyesi inşa edilmiş. Hipodrom yarı yıkılmış olarak ayakta. Bizans İmparatorları'nın son mekanı Edirnekapı'daki Tekfur Sarayı da o yıllarda tam anlamıyla mamur. Haritanın farklı baskılarında etrafına padişahların portreleri sıralanmış. Prokopius, haritasını İstanbul ve civarını adım adım ölçerek hazırlamış. İşin ilginci, bu çizimler günümüzün modern teknikleriyle hazırlanan haritalara çok yakın. Şehrin ilk bilimsel ölçekli haritası ise 1786 tarihini taşıyor.
1782'de Tomas Lopez, İstanbul'un yangınlarını çizmiş, Bertrand Bareilles yangın sigorta planlarını. Necip Bey'in 1914-1918 arasında hazırladığı 15 paftalık haritalar şehri sokak sokak gösterirken Mühendishane-i Berri-i Hümayun öğrencilerinin ortak imzasını taşıyan harita İstanbul'da o denimde mevcut 824 camiyi tek tek gösteriyor. 'İstanbul Haritaları kitabı, ulaşılması zor pek çok kaynakta yer alan bu önemli belgeleri iki kapak arasında toplayarak İstanbul sevdalılarına büyük hizmette bulunuyor. ZAMAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder