Antik Çağ’da Anadolu’nun batısında yer alan, güneyi Karia, kuzeyi Mysia, doğusu Frigya batısı Ionia ve Aiolia bölgeleriyle çevrili alana Lidya denmektedir.
Tarihçi Heredot’a göre üç sülalenin yönettiği Lidya’nın son sülalesi Mermnad’lar 141 yıl egemen olmuş, Lidya’nın bölgede siyasi ve ekonomik yönden önemli bir ülke olmasını sağlamışlardır.
Saray entrikalaryıla ikinci sülale Mermnadlar kral Gyges ile başlar. Ardys, Sadyattes, Alyattes ile devam edip Kroisos yani Karun ile son bulur. M.Ö. 7. yy’ın ilk yarısında Gyges ile başlayan Lidya İmparataroluğu parayı icat ederek insanlık tarihinde önemli buluşlardan birini gerçekleştirmişlerdir. Bu buluş, İlkçağ dünyasının ekonomik gelişimini hızlandıran bir olay olmuştur.
Lidya’nın İlkçağ dünyasının en zengin ülkesi olmasının nedeni, Tmolos Dağları’ndan çıkan ve Hermos nehrine karışan başkent Sardes’ten geçen Paktalos deresinin alüvyonları içindeki altındır. Buradan çıkarılan altın Lidya’nın kaderini belirlemiştir. Üçüncü sülalenin son kralı Kroisos babası Alyattes’in ölümünden sınra M.Ö. 560 da tahta geçmis ve akıl almaz zenginliği sayesinde “Karun kadar zengin” deyimiyle ününü günümüze kadar taşımıştır.
M.Ö. 560-546 yılları arasında ülkesini yöneten bu kralın dönemine ait, Uşak’ın 25 km batısında ve İzmir Karayolu üzerinde bulunan Güre Köyü yakınlarındaki Lidya tümülüslerinden çıkarılarak kaçırılan ve 1993 yılında geri alınan eserlere KARUN HAZINELERI denmektedir.
Lidya döneminin en görkemli eserleri olarak bilinen bu hazine 1965-66-68 yıllarında kaçırılmıştır. İlk soygun 1965 yılında Toptepe tümülüsünde gerçekleşmiştir. 5 kişilik grup tünel kazarak mezar odasına ulaşmışlardır. Buradaki eserleri 65,000 TL’ye satılmıstır. Daha sonra, 1966′da, İkiztepe tümülüsü 11 kişi tarafindan soyulmuş ve oda içesindeki 150 parça önce saklanıp daha sonra 160,000 TL’ye satılmıştır. Güre’deki üçüncü soygun 1968 yılında Aktepe tümülüsünde yapılır. Bulunan resim ve kabartmalar 40,000 TL’ye satılmıştır. Hazinenin tamamı New Yorkdaki Metropolitan Müzesi’nde 1985 yılında bir sergi ile gün yüzüne çıkmıştır.
Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Karun Hazineleri’ni son beş yılda 769 yabancı turistin ziyaret ettiği ortaya çıktı. Yaklaşık olarak 2500 yıllık bir geçmişi olduğu varsayılan hazine.
Uşak Toptepe Tümülüsünden kaçak kazıyla 1965 yılında bulundu. Metropolitan Müzesinde sergilenirken gazeteci Özgen Acar tarafından izi bulundu. Dönemin Kültür bakanlığının uyarılması sonucu yaklaşık 40 milyon dolarlık masrafa yol açan hukuki süreçler sonunda Türkiye’ye 1993′de geri getirildi.
En değerli parçası olarak kanatlı denizatı broşun bilinmektedir.
Kaçak olarak kazı yapanlar da, satanlar da hep talihsizlikler yaşadıkları için halk arasında da hazinenin laneti var olarak kabul edilir.
Dünyada eşi bulunmayan hazineye olan ilgisizliğin tanıtım eksikliğinden kaynaklandığı belirtiliyor. Uşak İl Kültür ve Turizm Müdürü Şerif Arıtürk, “Son beş yılda otellerimizde 16 bin 762 yabancı konaklamış. Bunlardan sadece 769’u müzeyi ziyaret etmiş.” diyor. Çoğunluğu M.Ö. 7. yüzyılda kullanılan, yüzlerce altın sikkeden oluşan Karun Hazineleri, parayı icat eden Lidyalılara ait. Uşak’a 25 kilometre uzaklıktaki Güre köyünde 1966, 1967 ve 1968 yılında yapılan 3 kaçak kazıyla gün yüzüne çıkarılan hazine, o dönemde kaçakçılar tarafından Amerika’ya satılmıştı. 1985 yılında eserlerin 55 tanesi ABD’de Metropolitan Müzesi’nde sergilenince Türkiye Karun Hazineleri’yle ilgili çalışma başlattı. Müzenin depolarında saklanan eserleri almak için 1987’de dava açıldı. Müze yetkilileri 6 yıl süren davayı kaybedeceğini anlayınca 1993’te ‘Karun Hazineleri’ni Türkiye’ye iade etti. Eserler, 1996’dan beri Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Yer sıkıntısından dolayı onlarca eserin üst üste istiflendiği müzede, 35 bin 573 tarihî eser bulunuyor. Bu eserlerin yüzde 10’u sergileniyor. Müzede Karun Hazineleri’ne ait 450 adet eserden 300’ü sergileniyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder