Asıl adı "Mehmet Şevki" olup 1828'de Ali Ağa'nın oğlu olarak Kastamonu'da dünyaya gelen hattat Şevki Efendi, iki yaşında İstanbul'a getirilmiştir. Aksaray Yusuf Paşa'da Sıbyan Mektebi'nde okumuş, ilk bilgileri de Ragıp Paşa Kütüphanesi hâfız-ı kütübü olarak yukarıda tanıttığımız dayısı Hulusi Efendi'den ve onun damadı İshak Efendi'den tahsil etmiştir.
Hat sanatına gönül vererek ilk meşkini dayısı hattat Hulusi Efendi'den almış, onun en seçkin öğrencilerinden biri olarak, on dört yaşında icazet sahibi olmuştur. Rivayete göre Hulusi Efendi icazet verdikten sonra: "Yazıyı ben bu kadar öğretebilirim. Bundan ilerisini Mustafa İzzet Efendi'den ve diğer hattatlardan öğren" deyince Şevki Efendi "Ben sizden başka hocaya gitmem" cevabını vermiş, Hoca Efendi bu cevaptan müteessir olup ağlamış, bütün samimiyetiyle ona hayır dua etmiş"tir.
İbnülemin Mahmut Kemal İNAL, Son Hattatlar'da, Şevki Efendi hakkında yukarıya aldığımız bilgileri verdikten sonra şunları kaydetmektedir:
"Reisülhattâtîn Kâmil Efendi, üstadı Sami Efendi'den naklen dedi ki:
"Şevki Efendi'nin ebeveyni Kastamonu'da vefat ettiğinden dayısı Hulusi Efendi, heybesinin bir gözüne Şevki'yi, diğer gözüne kız kardeşini koyarak İstanbul'a getirdi, yetiştirdi, yazıyı da talim etti. Bir müddet sonra Mustafa İzzet Efendi'ye götürüp temeşşuk ve tekemmül ettirmek için ısrar ettiyse de -hatırı kalır korkusuyla- Şevki kabul etmedi. Fakat Efendinin ve şakirdlerinden bir attarın meşklerine bakarak yazıyı ilerletmeğe çalıştı."
Kâmil Efendi şu sözleri de ilave etti:
"Şevki Efendi, "Yazıyı bana âlem-i rü'yada talim ettiler" derdi. En güzel yazıları
1873'den sonra yazdıklarıdır. Ondan evvelki yazılarında kusurlar vardır."
Hat sanatına gönül vererek ilk meşkini dayısı hattat Hulusi Efendi'den almış, onun en seçkin öğrencilerinden biri olarak, on dört yaşında icazet sahibi olmuştur. Rivayete göre Hulusi Efendi icazet verdikten sonra: "Yazıyı ben bu kadar öğretebilirim. Bundan ilerisini Mustafa İzzet Efendi'den ve diğer hattatlardan öğren" deyince Şevki Efendi "Ben sizden başka hocaya gitmem" cevabını vermiş, Hoca Efendi bu cevaptan müteessir olup ağlamış, bütün samimiyetiyle ona hayır dua etmiş"tir.
İbnülemin Mahmut Kemal İNAL, Son Hattatlar'da, Şevki Efendi hakkında yukarıya aldığımız bilgileri verdikten sonra şunları kaydetmektedir:
"Reisülhattâtîn Kâmil Efendi, üstadı Sami Efendi'den naklen dedi ki:
"Şevki Efendi'nin ebeveyni Kastamonu'da vefat ettiğinden dayısı Hulusi Efendi, heybesinin bir gözüne Şevki'yi, diğer gözüne kız kardeşini koyarak İstanbul'a getirdi, yetiştirdi, yazıyı da talim etti. Bir müddet sonra Mustafa İzzet Efendi'ye götürüp temeşşuk ve tekemmül ettirmek için ısrar ettiyse de -hatırı kalır korkusuyla- Şevki kabul etmedi. Fakat Efendinin ve şakirdlerinden bir attarın meşklerine bakarak yazıyı ilerletmeğe çalıştı."
Kâmil Efendi şu sözleri de ilave etti:
"Şevki Efendi, "Yazıyı bana âlem-i rü'yada talim ettiler" derdi. En güzel yazıları
1873'den sonra yazdıklarıdır. Ondan evvelki yazılarında kusurlar vardır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder