19 Haziran 2011 Pazar

Artova’da Kız İsteme, Nişan ve Düğün


Artova ve çevresinde evlenmeler daha çok görücü usulüyle yapılmaktadır. Evlenme çağına gelen erkekler onbeş-yirmi yıl kadar öncesine kadar evlenme isteklerini ailelerine sözlü olarak iletmekte hicap duydukları için; pilava kaşık dikme, babanın ayakkabısını kapı eşiğine çivileme gibi davranışlarla bunu hissettirmeye çalışırlarmış. Ancak günümüzde her yerde olduğu gibi Artova’da da televizyonlar sayesinde bu tür adetler yok olduğu gibi erkekler babasıyla olmasa bile anneleriyle evlenme isteğini değil, evlenmek istediği kız hakkında bile rahatlıkla sohbet edebilmektedirler. Böylece görücü usulüyle evlenme de yavaş yavaş yerini birbirlerini daha önceden görüp beğenerek evlenmeye karar veren gençlere bırakmaya başlamış durumdadır.

Oğlunu evlendirmeye karar veren aileler karar kıldıkları gelin adayının evine kız istemeye giderler. Bu ilk gidiş genellikle oğlan anne ve babası tarafından gerçekleştirilir. Her iki aile birbirlerine taltifte bulunurlar. Eğer aile kızlarını vermek istemiyorlarsa naz yaparlar. Kızımız küçük, önünde ağbisi var, ağbisinin askerliği var gibi bahaneler üreterek kızlarını vermek istemediklerini hissettirmeye çalışırlar. Eğer kızlarını vermeye razı iseler ufak tefek nazlar sonunda “Allah yazdıysa olur.” derler. Böylece kızlarını verme isteklerini erkek tarafına belli ederler, yani yeşil ışık yakmış olurlar. Dünürlük işi ilk gitmede sonuca bağlanmaz. Çevredeki hatırı sayılır, nüfuzlu kişilerin aralıklı olarak birkaç akşam dünür gelmesi beklenir. Birkaç gün sonra bu şekilde gidildiğinde önce değişik konularda yapılan sohbetlerden sonra konuya girilir. Bu arada evin kızı çay, kahve gibi ikramlarda bulunur.
Erkek tarafı söze”Allah’ın emri, Peygamber Efendimizin kavliyle kızınız……..yı oğlumuz……….ya istiyoruz.” diyerek söze başlar. Kız tarafı kabul edecekse “Allah yazdıysa biz ne diyelim” veya “Allah hayırlı eder inşallah” gibi kabul ifadeleri beyan etmesi sonucunda iş tatlıya bağlanmış olur ve bu olaya söz kesme denir. Böylece iki aile arasında dünürlük ilişkisi başlamış olur. Söz kesme akşamı kızın çeyiz ve takı eşyaları da tesbit edilir. Bir hafta kadar sonra şerbet içilir. Şerbet içilmesinden maksat iki aile arasında başlayan dünürlüğün çevreye duyurulmasıdır. Artova ilçe merkezinde şerbet içileceği gün ve saatin ilanı, üzerine takılan hoporlörden anons yapılan bir otomobilin mahalle mahalle, sokak sokak gezmesiyle gerçekleştirilir. Şerbet içme bittikten sonra kız tarafı damat adayına, erkek tarafı gelin adayına yüzük takar. Böylece akrabalık perçinleştirilmiş olur, yani rahmet halkası parmaklara geçirilir. Dini bayramlarda erkek tarafı el öptürmek için kız evine giderler. Gelin adayı erkek tarafından gelenlerin elini öper ve erkek tarafı da gelin adayına el öpme parası verirler. Ortaya bir tepsi gelir ve erkek tarafını temsilen gelenler hazırladıkları paraları tepsiye bırakırlar. Bu para ile gelin adayı çeşitli ihtiyaçlarını karşılar. Kurban bayramında erkek tarafı kız evine süslenmiş bir koçu kurbanlık olarak götürür. Nişan töreni genellikle kız evinde yapılır. Kız evinin fiziki ortamı nişan için müsait değilse okul veya düğün salonu kullanılır. Hem kız tarafı, hem erkek tarafı nişana yakınlarını davet ederler. Nişan kadınların katılımıyla yapılmakta olup genellikle oyun havası kasetleri eşliğinde genç kızlar ve kadınlar oynarlar. Nişana davet edilenler getirdikleri çeşitli hediye ve takıları takarlar. Kız tarafı nişanda biriken parayla kızlarının ihtiyaçlarını giderirler. Kız tarafı ile erkek tarafı arasında düğün tarihi kararlaştırılır.

Düğün hazırlıklarına önceden başlanır. Düğünden bir yada iki hafta öncesinden “ağırlık” verilir. Ağırlıkta erkek evi tarafından evlenecek olan çifte alınan eşyalar kız evine gönderilir. Bu törene tüm tanıdık ve dostlar davet edilir. Bir araç ile imam ve davetliler kız evine giderler. Kız evinde misafirlere kolonya, şeker, lokum ve sigara ikram edilir. Komşu köylerden düğün için gelecek olan misafirleri ağırlayacak ev ve aileler tesbit edilir ve amin denilip eller kaldırıldıktan sonra imam efendi dua eder. Böylece ağırlık verme işi tamamlanmış olur. Bundan sonra erkek tarafı düğün hazırlıklarını hızlandırır. Çalgıcı yada davul ve zurnacılar ayarlanır, davetiyeler bastırılır. Komşu köylerden yada çevreden gelecek akrabalara davetiyeler gönderilir. Kız evi yakınlarını düğüne erkek evinden gelen terlikleri göndererek davet ederler, buna okuyuntu denir. Okuyuntu yakın akraba olmayanlara şeker verilmek suretiyle gerçekleştirilir. Nişanda olduğu gibi düğüne davette Artova içerisinde mahalle mahalle, sokak sokak gezen bir otomobilden yükselen anons sesiyle de gerçekleştirilmektedir. Erkek tarafı genellikle kart dağıtma olarak adlandırılan davetiye dağıtımını kullanmaktadır. Daha sonra düğün yemeğini pişirecek olan aşçı temin edilir.

Hazırlıklar tamamlandıktan sonra genellikle Perşembe günü düğün başlatılır. Düğün erkek evinde yapılır. Düğünde görev alacak kişiler seçilir. Düğün kahyası, davul kahyası (Yiğit başı), kahveci gibi. Görevler paylaştırılır. Düğün başladıktan sonra düğün sahibine “Göz aydın” demeye gelinir. Gelen misafirlere kolonya, şeker, sigara ve kahve ikramında bulunulur.

Gençler davul-zurna eşliğinde halay çekerler, oynarlar. Kadınlar kendi aralarında oynarlar. Kurulan davulcu odasında gençler kendi aralarında çeşitli geleneksel ve şakaya dayalı oyunlar oynarlar. Örneğin; beş keçili oyunu, değirmen taşı oyunu, kütük kesme, sınır davası, öküz nallama ve fincan oyunu gibi. Gece yarısına kadar bu oyunlar devam eder. Düğün sahibi ve damadın yakınları bütün bu oyunlarda yapılan eziyetlere katılmak zorundadırlar. Aynı oyun ve olaylar Cuma günü de devam eder. Düğün sahibi Cuma günü yemek hazırlıklarına başlar. Cumartesi günü düğüne davet edilenlere yemek verilir. Yemek sonunda düğün sahibine yardım mahiyetinde gelen misafir ve davetliler tarafından üzerine isimlerini yazdıkları zarf içerisindeki para bu iş için görevlendirilen kişiye teslim edilir veya bu amaç için hazırlanan sandığın içine atılır. Gelen misafirler davul ve zurna ile karşılanır. Bu karşılamadan yiğitbaşı sorumludur. Bu konuda bir aksaklık olursa gelen misafirler tarafından yiğitbaşı cezalandırılır.

Yemek işi tamamen sona erdikten sonra davul zurna eşliğinde törenle damat tıraşı yapılır ve damatlık elbiseleri giydirilir. Damat tıraşı yapılırken damada ve sağdıçlarına toplu iğne batırma, damadın eşyalarından bir şeyler saklama gibi şakalar yapılır. Eğer damadın eşyalarından mendil, tarak, ayakkabı gibileri saklanabilirse sahip çıkamadıkları gerekçesiyle sağdıçlar cezalandırılır. Tıraştan sonra damat davul zurna eşliğinde gezdirilir. Bu esnada gençler damadın önünde oyunlar oynayarak ilerlerler. Damat gezdirildikten sonra düğün evine salavat ve dualarla getirilir.

Damat gezdirme işi tamamlandıktan sonra düğün sahibi yakın akrabaları ve imamla birlikte davul ve zurna eşliğinde kız evine çeyiz dualamaya giderler. Çeyiz dualanıp kıymet tespiti yapıldıktan sonra listelenir. Bundan maksat Allah göstermesin her hangi bir ayrılık (boşanma) durumunda çeyizi geline iade etmek veya tespit edilen bedeli ödemek içindir. Bu iş tamamlandıktan sonra çeyiz toplanır.

Cumartesi akşamı erkekler ve kadınlar düğün evinde ayrı ayrı odalarda toplanır. Davul zurna eşliğinde kadınlar kız evine kınacı olarak giderler. Kız evi kapıyı kilitli tutar. Erkek tarafı bir miktar bahşiş verdikten sonra kapı açılır ve kınacılar içeri girer. Davul zurna tekrar erkek evine döner. Kadınlar kız evinde çeşitli oyunlar oynayıp maniler söyleyerek gelinin eline kına yakarlar. Kına yakılması esnasında gelini ağlatmak usuldendir. Bunun için gelinin ağlamasını hızlandıracak he kadar duygusal mani ve türkü varsa ağıt şeklinde dokunaklı olarak söylenir.

“Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler

Annesinin bir tanesini hor görmesinler

Uçan da kuşlara malum olsun, ben annemi özledim

Hem annemi, hem babamı, ben köyümü özledim.”


“Kınayı getir anne

Parmağım batır anne

Bu gece misafirim

Koynunda yatır anne.”

Bu türküler ve ağıtlar eşliğinde gelin hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Zaten gelinin ağlamaması ayıp karşılanır. Gelinin kız arkadaşları o geceyi gelinle birlikte geçirirler.

Erkek evinde de damadın kınası yakılır. Toplanan gençler çeşitli oyunlar oynayarak kınanın hazırlıklarını yaparlar. Damada kınayı kendine güvenen bir arkadaşına veya düğüne gelen misafirlerden birine yaktırılır. Mum yakılmasıyla kına yakma töreni başlatılır. Mum yakılırken kasıtlı olarak birkaç kez söndürülür. Kınayı yakacak kişi “Mum yanmıyor!”diye damadın yakınlarını uyarır. Damadın sağdıçları ve akrabaları kına tepsisine para bırakırlar ve mum yanar. Kına karma işleminde de benzer şakalar yapılır. Kınayı kararken kınayı yakacak kişi yine “Kına buz tutmuş, karılmıyor, kına ezilmiyor” gibi şeyler söylerler ve damadın yakınları yine tepsiye bahşiş olarak para bırakırlar. Kına karıştırılır ve damadın eline “Peygambere candan salavat sallallahü Muhammed” diye getirilen salavat üç defa tekrarlanır ve davulcunun “Köroğlu” havasını vurmaya başlamasıyla damadın sağ eline kına yakılır. Kına yakılırken orada bulunanlara sigara, leblebi ve şeker dağıtılır. Dağıtılan bu ikramlardan kına yakılırken damat ve sağdıçların üzerine de atılır. Kına yakma işlemi tamamlandıktan sonra gençler halay çekerek oynarlar. Damat da oynatılır. Damat biraz oynadıktan sonra sağdıçlar odada bulunanlardan müsaade alırlar ve dinlenmeye gidilir.

Gençlerin oyun ve eğlenceleri ise geç saatlere kadar devam eder.

Pazar günü sabah gelin alma hazırlıklarının telaşı dikkati çeker. Sabah davulların çalmaya başlamasıyla halk toplanır. Gelin arabası süslenmiş olarak hazır bekler. Diğer arabalar arka arkaya dizilir. Davul zurna eşliğinde gelin evine varılır. Gelin evinden önce geline ait eşyalar çıkarılıp gelen arabaya yüklenir. Dışarıda çalan davul zurna kız evini hüzne boğar ve gelinin yakınlarının hıçkırıkları duyulur. Gelin tüm ev halkıyla vedalaşır. Ağıtlar yakılır. Babası yada kardeşi tarafından gelinin beline kuşak bağlanır. Bu kuşak kırmızı renkli bir kurdele olup gelinin bekaretini temsil eder. Gelin dualarla evden çıkarılır. Süslenmiş vaziyette hazır duran gelin arabasına bindirilir. Cadde ve sokaklarda yapılan kornalar eşliğindeki kısa bir gezintiden sonra damadın evine getirilir. Gelin kapıya geldiğinde damadın anne ve babası tarafından hediyeler verilir. Gelin salavatlar eşliğinde arabadan indirilir. Damat kolundan tutarak eve getirirken içeri ilk adımı attığında çanak kırılır. Çevrede bulunan kadın ve genç kızlar gelini görmeye gelirler ve burada çeşitli oyunlar oynarlar.

Akşam damat yatsı namazına gider ve namaz sonrası cemaatle birlikte eve gelir. Burada dua edildikten sonra damat gerdek odasına alınır. Damat odaya girdiğinde geline önceden hazırladığı hediyeyi verir. Bu hediyeye “Yüz görümlüğü” adı verilir. Damadın kılacağı iki rekatlık “damat namazı” denilen nafile namazla düğün tamamlanmış olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder