Beth - İsrael Sinagogu, İzmir
İzmir il merkezinde, Mithat Paşa Caddesi’nde, Göztepe ile Karantina arasındaki Karataş Mevkii’nde bulunan bu sinagog, Sultan II. Abdülhamit’in izni ile İzmir Valisi eski sadrazam Kamil Paşa tarafından yaptırılmıştır. XIX. yüzyıl sonunda Karataş semtinde yaşayan Musevilerin dini gereksinimlerini sağlamak amacı ile yapılan bu sinagog İzmir’in en önemli sinagoglarındandır. Sinagog 1950'li yıllarda Gizbar Avraam Rubi tarafından yeniden onarılmış ve bugünkü haline getirilmiştir. Beth - İsrael Sinagogu'nun İçinden Bir Kare, İzmir
Sinagogun yapımında maddi katkısı olan Nesim Levi aynı zamanda Karataş’ta Bet Levi ve Bet Ester isimli iki küçük sinagog ile Asansör’ün yapımında da yardımları olmuştur. Karataş’taki Bet Levi ve Bet Ester isimli iki küçük sinagogun Yahudi cemaatinin ihtiyacını yeterince karşılayamamasından ötürü yeni bir sinagog yaptırılması için vilayet makamına başvurulmuş ve Nesim Levi’nin bu başvurusu üzerine 14 Şubat 1904’te Sultan II. Abdülhamit’in izni ile yeni sinagogun yapımına başlanmıştır. Yahudi cemaatinin de yardımı ile sinagog 920 m2’lik bir alanda 717 m2’lik sinagogun yapımına 1905 yılında başlanmış ve 1907 yılında da ibadete açılmıştır. Beth - İsrael Sinagogu, İzmir
Sinagogun yapımında İtalya’dan getirilen mimari malzeme kullanılmıştır. İç mekândaki bezemelerin tamamlanması için uzun bir süre daha çalışmalar sürmüştür. Dikdörtgen planlı, kesme taş ve tuğladan yapılmış olan sinagogun içerisine masif maundan iki adet Tevah (Bimah) ile Ehal Akodeş blokları dönemin yabancı ustaları tarafından yapılmıştır. El yazması Tevratların saklandığı Ehal Akodeş blokunun sürme kapıları üzerine Tevrat’ta ismi geçen ve Tubişvat günü yenmesi gelenekselleşmiş meyve kabartmalarına yer verilmiştir. Sinagogun alt kısmı erkeklere, üst kısmı da kadınlara ayrılmıştır. Bunlardan erkekler kısmı dört yüz kişiyi alacak kapasitede olup, ara boşluklar ve giriş holünün sandalyelerle doldurulması ile de bu sayı altı yüze çıkmaktadır.
Sinagog'un Arka Taraftan Çekilmiş Resmi
Sinagogun yapı üslubu ve oturma düzeni Türk-Musevi üslubundan farklıdır. Örneğin Ehal Akodeş doğu yönüne değil güneye yerleştirilmiştir. Sinagogun üzeri merkezi bir kubbe ile örtülmesi düşünülmüş ancak, maddi olanaksızlıklar nedeni ile küçük bir kubbe ile örtülmüştür. Sinagogun doğusuna Tevrat üzerinde çalışma yapacak öğrencilere yönelik bir oda yapılmıştır. Sinagogun mermer kaidelerinde yapıya teberruda bulunan kişilerin isimleri yazılmıştır.On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında İzmir şehrinin gelişmeye başlaması ile birlikte Museviler de bazı sosyal değişiklikler görülmüştür. O tarihe kadar Musevi cemaatinde görülen sosyo - ekonomik çöküş batılı Musevi Kuruluşların da desteği ile durdurulmuştu. Cemaat üyelerinin şehrin ticari potansiyelinden tekrar önemli paylar alması ile de İzmir de Musevi Burjuva sınıfı oluşmuştu. Bu yeni sınıfın büyük kısmı şehir merkezindeki geleneksel Musevi mahallesinden taşınmıştı. Pek azı zamanın önemli kısmı Frenk mahallesine göçmüş, önemli kısmı şehrin batısındaki Karataş Karantina, Göztepe yönünde yerleşmişlerdi.
On dokuzuncu y.y sonunda İzmir'in Toplam nüfusu 250.000 Musevi nüfusu 25000 idi. 15 adet sinagog ile 50 civarında midraşim faaliyet gösteriyordu.
Karataş Sinagogu'nun Asansörden Çekilmiş Fotoğrafı
Zamanın büyük hayır severi Nisim Levi Bayraklı Karataş 'ta Bet Levi ve Yukarı Karataş'ta Bet Ester adındaki iki küçük sinagog inşaa ettirdi Bu zat aynı zamanda Karataş Musevi Hastanesi ile semtte adını veren "Asansör"ü inşaa ettirmiştir.Bu iki sinagog ihtiyaca cevap vermeyince, yeni bir sinagog inşası yer ve tahsisi için Vilayet Makamına müraacat edildi. Osmanlı yasalarınca gereğince bir sinagogun bir sinagogun tamiri ve inşası için ilgili makama başvuruda bulunmak ve izin almak gerek idi. Başvuruya 14 Şubat 1320 (1904) 'de olumlu cevap verilmiş ve ruhsat niteliği taşıyan Sultan II. Abdülhamit 'in fermanı ile tahsis edilen devlet arazisinin cemaat zenginliklerinden temin edilecek para ile satın alınacağı , binanın 35 santranç uzunluk 20,5 santranç genişlik ve 12 arşın yükseklikte kagir olarak yapılacağı (920 m2 arsa üzerinde 717.5 m2 bina ) 1200 altın lira'ya malolacağı ve bu maliyetin tümünün Cemaat ve üyelerinden tahsil edilecek para ile karşılanacağı hükme bağlanmıştır.
İnşaata 1905 yılında başlanmış ve 5668 - 1907 'den itibaren Sinagog kullanımına açılmıştır. Gerek Osmanlı İmparatorluğunun genel ekonomik krizleri gerekse İtalya'dan getirilen zanaatkar ve malzeme maliyetindeki artışlar nedeni ile kullanıma açılmasına rağmen inşaat ve iç tenziyatların uzun yıllar devam ettiği anlaşılmaktadır. Sinagog 1950'ler ortalarında Gizbar Avraam Ribi zamanında bugünkü haline getirilmiştir.
Sinagogun en güzel tarafı ahşap süslemelerdir. Masif Maun 'dan İnşa edilmiş olan iki adet Tevah (Bimah) ile Ehal Akodeş bloku o devrin en meşhur ustaları tarafından yapılmıştır. El yazması Tevratların saklandığı Ehal Akodeş 'in sürme kapıları üzerinde Tevratta bahsi geçen ve Tu Bişvat gününde yenmesi gelenek olan meyvelerin kabartmaları dikkat çekicidir.
Sinanogun alt kısımları erkeklere üst kısmı hanımlara tahsis edilmiştir. Erkekler kısmı 400 kişi için tasarlanmış olup aradaki boşluklar ile giriş holüne sandalyeler konarak 600 kişiye hizmet verecek şekilde hizmet verecek şekilde düzenlenmiştir. Yapı sitili ve oturma planı ile geleneksel Türk Musevi tarzı dışına çıkılmıştır. Özellikle Ehal Akodeş'in doğuda değil de güneyde olması dışarıdan gelenleri şaşırtır. Sinagog tavanın başlangıçta tüm kubbeli planlandığı ancak maddi imkansızlıklar nedeniyle merkezde mevcut küçük kubbesi ile yapıldığı eskiler tarafından aktarılmaktadır. Sinagog içinde doğu yönünde kalan oda daha sonra "Yeşiva" olarak düzenlenmiş ve hahamlar burada düzenledikleri oturumlarda Tevrat - Talmut ve içtihatları üzerinde önemli fikri çalışmalar yaparak öğrenciler yetiştirmişlerdir.
Burası aynı zamanda Yahidler için alternatif sinagog olarak düzenlenmiş ve özellikle Cumartesi ve kutsal gün sabahları Şahritte İkinci Aftara imkanı Yeşiva da sağlanmıştır.
Sinagog ön girişinde sağ üstte açılış yılı olan 5668 rakamı ve sol üstte Şaday (Tanrı) yazıları dikkat çeker Alt taraftaki mermer kaidelerde ise 1925 yılında oluşturulan iç tüzük uyarınca teberuruda bulunmuş kişilerin adları yazılıdır. Bu kişilerin isimleri aynı zamanda Sinagog Anı Defterinde de mevcuttur.
Onları Erev Kipur Kal Nidre sonrası Arvit öncesi yaşayanları Mişeberah ile, vefat edenleri ise Aşkava ile anmak gelenek idi. Bu gelenek yakın zamanlara kadar sürmüştür.
Bu sinagog'un ilginç bir yönü de normalde doğu yönüne bakması gereken ve içinde Tevratların (Sefer Tora) bulunduğu Ehal'in, sinagogun doğu cephesinde değil, güney cephesinde bulunmasıdır. Bu bakımdan duanın bir bölümünde cemaat 90 derece sola dönerek istikametlerini doğuya çevirirler.
Sinagog'un bu biçimde yapılma sebebi, giriş kapısının kuzeyde olması ve içeriye girildiğinde Ehal'in hemen karşıya gelmesini sağlamaktır.
Bu özellik İzmir'deki 7 sinagogda sadece bunda vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder